Merhaba,
Ocakta 13 kitap okumuşum hiç lafı uzatmadan anlatmaya geçeyim fakat önce şunu söyleyeyim yazıyı okunmadan yapılan yorumlar, yazıyla alakasız yorumlar (reklam vs) vb yorumlarını yayınlamıyorum birbirimizi yormayalım :)
Çok tembel olduğum için kitapları raflardan toparlayıp fotoğraf çekmeye üşendim o sebeple Google'dan bir kitap okuma köşesi bıraktım renk oluversin diyerek :)
Amok Koşucusu/ Stefan ZWEIG: Zweig ne yazsa okuyacağım yazarlardan biri. Harika psikolojik tahlilleri var ve kısacık kitaplarda bunları o kadar güzel işliyor ki etkisinden kurtulamıyorsunuz. Bu kitapta, zengin bir kadın bir doktordan yardım ister ancak doktor ilk etapta kadının tavırlarını beğenmediği için bu talebi reddeder fakat daha sonra pişman olup kadına yardım etmeye karar verir ve... Devamını da yazmayayım çünkü ben özet geçilmiş yorumlardan hiç hoşlanmıyorum hatta okuyağım kitapların konularını mümkünse kitabı okurken keşfetmeye çalışırım. Amok Koşucusu, Zweig'in tüm diğer kitapları gibi, tavsiye listemdeki kitaplardan biri oldu. Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları'ndan çıkan kitap 64 sayfa.
Ölü Ozanlar Derneği/ N.H KLEINBAUM: Gelenekçi ve katı bir eğitim anlayışına sahip bir okul olan Welton Akademisi öğrencileri yeni bir öğretmen olan John Keating'in hayatlarına girmesiyle hayata bambaşka bir pencereden bakmaya başlarlar. Okulun katı ve kasvetli ortamından kurtulmak için eski bir kulüp olan Ölü Ozanlar Derneği'ni yeniden kurarlar. Kitap benim adıma sabit bir şekilde ilerlerken sonuyla o kadar vurucuydu ki... Zengin ailelerin sırf kendileri istiyor diye çocuklarına zorla bu düzeni dayatmaları ve onları anlamak istememeleri ve çocukların kendi hayatlarına dair isteklerini gözardı etmeleri... Sadece sonuyla tavsiye listeme girdi kendisi. Bilge Kültür Sanat'tan çıkan kitap 136 sayfa.
Kitap Hırsızı/ Markus ZUSAK: 2. Dünya Savaşı esnasında yaşanan hikayenin başkahramanı Liset Menninger isimli küçük bir kızdır. Liset bir aile tarafından bakılıp büyütülen bir kızdır ve annesi ve kardeşi ile çıktıkları bir yolculukta ilk kez bir kitap çalar ancak okuma bilmiyordur. Çaldığı kitaplar ve okumayı öğrenme serüvenine eşlik ederken bir yandan da Liset ile birlikte savaşın yıkıcı atmosferine eşlik ediyorsunuz. Kitabın anlatıcısı ise çok ilginç. Kitabı , ölümün ağzından okuyorsunuz... Popüler kitaplardan hep korkmuşumdur çünkü geneli bana asla hitap etmemiştir. Maalesef bu kitap belki bu kadar çok anlatılmamış ve bu kadar beklentimi arşa çıkarmamış olsaydı daha çok sevebilirdim ancak yer yer sıkıldığımı bile söyleyebilirim. Sadece sonunda bir vurucu dalga yaşadım ama yine de "çok sevdim" dedirtmedi bana. Tabii ki çok seveni de var. Martı Yayınları'ndan çıkan kitap 574 sayfa.
Dolaptan Temaşa/ Ahmet Mithat Efendi: Kitabımızın kahramanı Behram Çavuş bir aksam İstanbul'un sokaklarında eve gitmeye çalışırken bir kadın tarafından bir eve davet edilir ve bu daveti bir nevi kabul etmek zorunda kalır ve sonrasında gelişen bir dizi olay içinde bulur kendini. Behram Çavuşun başına gelenler eminim pişmiş tavuğun başına gelmemiştir :) Yer yer gerildim okurken "lütfen artık her şey normale dönsün de çavuş evine gitsin yahu" demişliğim var :) İş Bankası'nın bu Türk Klasikleri serisine hayranım 72 sayfalık bu kısacık kitap da sevdiklerim arasına girdi.
Tilki Leman/ Server Bedi: Tilki Leman, Cingöz Recai serisinin de yazarı olan Peyami Safa nam-ı diğer Server Bedi'nin kahramanlarından biri. Güzel ve zeki bir kadın olan Leman, İstanbul'un acar dedektiflerinden Ahmet Fatin'in asla yakalayamadığı bir dolandırıcır. Leman aynı zamanda dünya polisiyes literatürünün de ilk kadın kahramanlarından biri :) Normalde kızacağım işleri yapsa da yazarı yüzünden Leman'a kızamıyorum :) Bu kitapta 5 ayrı hikaye var ve Erol Üyepazarcı gibi bir duayenin notlarıyla yeniden basılmış. Geçmiş aylarda Ebusüreyya Sami'nin Abdi'sini de yine Üyepazarcı'nın notlarıyla okumuştum ve onu okurken aldığım tadı bu kitabı okurken de aldım ancak muazzam edebiyatlı bir kitap değil onu da hemen söyleyeyim. Ben bu tarz kitapları okumayı çok seviyorum özellikle de Safa'nın hayranı oluşum bu polisiye serileri benim gözümde çok daha yukarılara taşıyor. Tilki Leman, Çekirge Zehra ve Kartal Necmi olarak 3 ayrı karakteri var Safa'nın ve tabii ki bir çoğumuzun bildiği Cingöz Recai :) Çekirge Zehra ve Cingöz Recai'nin 25 kitaplık serisinin siparişini verdim bile :) Zaten polisiye hayranı biri olarak Türk Edebiyatı'nda ayrı bir yeri olan bu kitapları sevmesem şaşırtırdı sanırım :) Ötüken Neşriyat'tan çıkan kitap 95 sayfa .
Fırtına / SHAKESPEARE: Tüm zamanların açık ara en sevdiğim kalemlerinden biri olan Shakespeare ocakta da bana eşlik etti :) Fırtına'yı okuma sebebim aslında Fowles'in "Büyücü"süne hazırlık yapmaktı zira "Büyücü"de sıklıkla bu kitaba atıf yapılmıştı. Yine aynı yazarın "Koleksiyoncu" isimli kitabında da Fırtına'ya atıf yapılmış . Fırtına, yazarın yazdığı son oyun olma ünvanını da taşıyormuş aynı zamanda. Yazdığı son kitap olması da beni ayrıca etkilemişti. Fırtına'nın başkahramanı ,ihanete uğrayıp Milano'yu terkeden dük Prospero'nun intikam hikayesidir. Ben sevdim bu kitabı özellikle de şu cümlesini "biz düşlerin mayasından yaratılmışız ve uykuyla çevrelenmiştir kısacık hayatlarımız". Ancak bu cümlenin efsane bir çevirisi var ki onu da buraya eklemeden geçemedim "Rüyaların yapıldığı maddeden yapılmayız biz ve uykuyla çevrilidir küçücük hayatlarımız"... Çevirinin önemine ne kadar güzel bir örnek değil mi? İlk çeviri benim okuduğum kitaptan İşbankası Yayınları'ndan Özdemir Nutku çevirisi ikinci cümlenin çevirisini internette okumuş ve aşık olmuştum ancak şu an çevirmeni bulamıyorum :( Bilen varsa eklerse sevinirim :)
Dr. Jekyll ve Mr Hyde ve Diğer Fantastik Öyküler/ R. L. STEVENSON: Yazarın Dr Jekyll ve Mr Hyde, Olalla ve Ceset Hırsızları isimli 3 öyküsünün yer aldığı bu kitabın ilk öyküsü olan Dr Jekyll ve Mr Hyde'ı zaten daha önce birkaç kez okumuşluğum vardı diğer 2 öyküyü de onun kadar olmasa da sevdim :) Fantastik okumaları sevenlere tavsiye olarak buraya bırakıyorum. Can Yayınları'ndan çıkan kitap 176 sayfa.
Cebelavi Sokağı Çocukları / Necip MAHFUZ: Uzun zamandır takip edenler Mahfuz hayranlığımı çok iyi bilir. Dilimden düşüremediğim yazarların başında gelir kendisi ancaaaak... Maalesef bazen yazarı ne kadar seversem seveyim bazı kitaplarla anlaşamıyorum bu da onlardan biriydi. Bay Cebalavi'nin 5 oğlu vardır ve kendisi artık iyice yaşlandığı için çocuklarından birini seçip yetkiyi ona devretmek ister. Oğullarından Edhem'i seçmesiyse diğer kardeşler arasında bir kıskançlığa ve intikam isteğine dönüşecektir ancak bir süre sonra Edhem'in babasına ihaneti ve konaktan kovulmasıyla işler farklı bir yöne evrilecektir. Bu hikaye senelere yayılıp ileriki kuşaklarda da can bulacaktır. Cebelavi'nin birbirinden sonraki kuşaktan torunları olan Cebel, Rıfat ve Kasım'ın da dahil olduğu hikayede Mahfuz 'un ,150 hadi 200 sayfada kesse tadından yenmeyecek olan bir kurguyu sürekli kendini tekrarlayarak uzatması beni inanılmaz şaşırttı ve kitaptan hiç tat alamadım. Yine de elbette Mahfuz severlerin bir şans vermesi gerektiğini düşünüyorum :) Kırmızı Kedi Yayınları'ndan çıkan kitap 454 sayfa.
Hollow Malikanesi Cinayeti/ Agatha CHRISTIE: Kitabın başkahramanlarından olan Lady Lucy Angkatell ünlü dedektif Hercule Poirot'u evine öğle yemeğine davet eder ancak yemeğe giden dedektifi bir ceset karşılar ve Poirot bir anda kendini bir cinayet davasının içinde bulur. Christie'nin 2 dedektif karakterinden biri olan Dedektif Poirot'nun dahil olduğu hikayeler benim adıma Bayan Marple'dan çok daha güzel hikaye kurgularına sahip. Poirot'un içinde olduğu her dava okuması gerçekten zevkli davalardı :) Bu kitapta da yine Poirot cinayeti çözerken ben de tahmin yürütmeye çalıştım ancak tabii ki bulamadım :) Polisiye hayranı olarak eski dönemde yazılmış ama günümüzde hala heyecan veren bu kitaplara aşığım ben :) Altın Kitaplar'dan çıkan kitap 336 sayfa ama bir solukta okunup bitiyor :)
Saklı Bahçeler Haritası/ Nermin YILDIRIM: Yıldırım'la bu kadar geç tanıştığıma o kadar pişmanım ki :( Ben 2017'de sevgili Kitap Sevinci'nin armağanı olan "Dokunmadan" isimli kitabıyla tanıştım kendisiyle. Dokunmadan beni o kadar etkilemişti ki kitabı bitirip kapağını kapatırken ağlamıştım...Yazarın 6 kitabı vardı hepsini topladım ve 3 kitabını okudum ancak diğer 3 kitaba hala dokunamıyorum ve en tatsız zamanlarıma saklıyorum. Yani Yıldırım'ı işte tam da bu kadar sevdim :) Artık kitaba geçeyim :) Yazar aslında bu kitabı Unutmabeni Apartmanı, Rüyalar Anlatılmaz ve Saklıbahçeler Haritası olarak bir üçleme şeklinde planlamış ancak sonra vazgeçmiş. Kitabın hikayesi şöyle, Rıdvan bir yayınevini yönetmektedir ve masasında sürekli isimsiz mektuplar bulmaktadır. Mektuplar yıllar yıllar öncesinden gelir ve biri Almanya diğeri İstanbul'da yaşayan Behiye ve Suad isimli 2 kız kardeşe aittir. Kitabın sonu fıstık gibi bir ters köşeyle bitse de ben öyle bitmemesini isterdim :) Buarada ben Suad'ın mektuplarına bayıldığımı da ekleyeyim :) O kadar nefis bir kitaptı ki tadı damağımda kaldı...Yıldırım'ın kalemine bir kez daha hayran kaldığım bu kitap da kesinlikle tavsiye listemde. Hep Kitap'tan çıkan kitap 348 sayfa.
Bütün Çocuklar İyidir/ Nihan KAYA: Uzun zamandır okumak istediğim yazarlardan biriydi Kaya. Kısmet bu kitapla başlamakmış :) Bu aslında bir çocuk kitabı. Çocukların duygularına vurulan yaftaların asılsız olduğunu ve ne hissediyorsa onun doğru olduğunu anlatıyor hem yetişkinlere hem çocuklara. Zaman zaman çocuklara "o öyle değil böyle" şeklinde yaklaşımlarda bulunuyoruz ama aslında onun ne hissettiğini pek de anlamıyoruz birçoğumuz. Çok güzel bir yazım tarzı vardı Kaya'nın. Yetişkinlerin de kesinlikle okumasından yanayım özellikle de anne babaların. İthaki Yayınevi'nden çıkan kitap 72 sayfa.
Karanlık Kız/ Elena FERRANTE: Ferrante'nin Napoli Serisini gözümü karartıp almak üzereydim ki önce bir kitabını okuyup sonra seriyi almaya karar verdim :) Bunu Karl Ove Knausgaar'ın kitaplarında yapmıştım. Hiçbir fikrim olmadan tüm kitaplarını alıp "Sonbahar"ı okuyarak yazara bir başlangıç yapmıştım. Cidden büyük riskti ama neyse ki ben Knausgaard'ı sevmiştim :) Ferrante'ye de Karanlık Kız ile bir başlangıç yaptım. İngiliz Dili ve Edebiyatı öğretmeni olan Leda, kızları büyüyüp babalarının yanına taşınınca kendisini boşlukta hisseder ve artık kendine vakit ayırmak üzere bir tatil planı yapar ve bu tatilde içe dönüp geçmişi düşünür. Sessiz sakin bir hayata birkaç günlüğüne eşlik etmek benim adıma keyifliydi :) Leda'yı da Ferrante'nin kalemini de sevdim ve Napoli Serisi'ni de almaya karar verdim :) Bu kitap yazarın seriden önce yazdığı ve kaleminin henüz serideki kadar gelişkin olmadığı bir esermiş bakalım sanırım seriyi daha fazla seveceğim. Yani umarım öyle olur zira beklentimi ne vakit yüksek tutsam bir düş kırıklığıyla yoldaş oluyorum :) Everest Yayınları'ndan çıkan kitap 150 sayfa .
Deve Gözü / Cengiz AYTMATOV: Sürekli kurduğum bir cümle vardır "usul usul anlatıp kendini okutan kitapları seviyorum" diye. İşte Aytmatov tam da öyle kitaplar yazıyor. Bu kitapta Anarkay Bozkırında bir tarlada işçi olarak çalışan Kemal, Abakir ve Sorokin'in hikayesi anlatılıyor. Kemal tahsilli olduğu için diğer işçiler arasında bir nevi küçümseme ifadesi olarak "üniversiteli" diye çağırılır ve aralarında daimi bir çatışma vardır. Bu hikayede Aytmatov tahsilli kesim ve tahsiline devam etmemiş olan kesim arasındaki çatışmaları, uçurumları anlatmış. Güzeldi ama bir Cemile değildi :) Ötüken Neşriyat'tan çıkan kitap 55 sayfa.
Ölü Ozanlar Derneği'ni okumuştum, ayrıca filmini de izlemiştim.
YanıtlaSilÇok güzeldi. Maşallah bolbol kitap okumuşsun. Ne güzel.
Tanıtım için de eline sağlık.
Sana özel not: Karpuz Apt. yeni bölümün çizimlerine başladım bugün, inşallah bir, iki güne bitirir ve yayımlarım. :)
Yaaa Müjde çabuk bitir lütfennn. Bir de o kapıcının başına bir hal gelsin ya ne fırsatçı adam nasıl antipatik. Karakterlerin ne kadar başarılı baksana sinir oluyorum adama :D
SilBitti bile:))))
SilÇok teşekkür ediyorum, sağolasın.:)
Bir iki işim var bitirip hemen geliyorum Karpuz Apartmanı'na :)
SilHarika kitaplar bitirmişsin, muhteşem hepside :)
YanıtlaSilFavorin hangisi?
SilAralarında okuduğum yok ama okumak istediğim epeyce kitap var. Tek bilgim olan Kitap Hırsız, filmini izlediğim için. :))
YanıtlaSilPek sevemedim ben onu :)
Sil