5 Haziran 2019 Çarşamba

MERAK EDİYORUM AŞIK MIYIM?


Flaubert, aşkın ve vazgeçişin çok güzel bir analizini yapmış,

"Merak. Birine karşı ansızın merak duymaya başlarsınız, korkunç bir merak. Onu tanımak, onunla doğmak, dünyaya onunla yeniden gelmek istersiniz. Bu yüzden aşka en uzak cümle senden nefret ediyorum değil, artık bilmek istemiyorumdur. 



Önce birine denk gelirsin sonra ilgini ,normalden daha fazla, çektiğini farkeder ve onu merak etmeye başlarsın.. .


Zamanla onu kafanda oturtur ve etiketler yapıştırırsın neyi sevdiğini neden nefret ettiğini sıralarsın kafanda. Sesine bir ton atarsın,  bir koku bağışlarsın ona misal en sevdiğin amberli kokuyu... Sonra güldüğünde yanağında oluşan çukuru hayal edersin. Güldü, güldün, güldünüz....

Bir bakmışsın bazı şeyler sana onu hatırlatmaya bile başlamış. Oysa hiç yanyana gelmediniz en fazla telefonda konuşmuşluğunuz var?


Flaubert'in döneminde internet batağı olmadığı için bir insanı en fazla mektuplarla tanırdınız sanırım. Zaten en güzeli insanı kendi cümleleriyle ama senin için kurduklarıyla tanımak değil mi? Hele de arada mesafeler varsa.

Günümüzde merakımıza mucip olan zatı şahanenin kimlik numarasına kadar bulabileceğimiz mecralar var ama sosyal medyadan birini tanımayı nasıl başarabiliriz? Merakın boş odalarını "gerçekten" doldurabilir mi sosyal ağlar?  Bu şekilde kafanızda ona atadığınız roller ne kadar sağlıklı?

Bir iki afilli cümle ve birkaç kare fotoğraf ne kadar manidar olabilir?

Orada denk geldiğimiz adamlara ve kadınlara yüklediğimiz anlamlar bazen ne kadar da çıkmaz sokak... Ama bu sonraki yazının konusu tabii.

Bir insanı yüz yüze görmeden asla tanıyamazsınız.

Mesela yüz yüze görmediğim bir insandan kolaylıkla vazgeçebilirken birlikte güldüğüm insandan vazgeçemiyorum... Nasıl vazgeçebilirim ki gözlerime bakıp da gülen birinden. Sen vazgeçebilir misin?

 Gülerken ağzının kıvrımını dolduran o keskin çizgiyi görmüşsen, elindeki yara izinin hikayesini dinlemişsen, sana ailesinden bahsetmişse mesela, okuduğu kitabı ya da hayranı olduğu müzisyeni anlatırken gözündeki parıltıyı görmüşsen...


Birlikte bir arka sokakta yürürken sana binaların hikayelerini anlatmışsa mesela, kahveyi getirirken döken garsonu azarlamayıp "olur öyle şeyler fincanı değiştirme lütfen" dediğini duyduysan... (Emekçiye saygı baş tacımızdır :)

Yanında ağladıysan ve onun da gözlerinin dolduğunu farkettiysen ya da göz bebeklerinden sana evrilen şefkatte huzur bulabildiysen...

Birlikte çocukluğunuzu yad ettiyseniz , en salak anlarında yanında olmaktan zerre gocunmadıysan...

En boktan zamanlarında yaralarına üflerse mesela... Kendini en zorda hissettiğin an onun sesiyle kendine gelecek gücü bulduysan misal...

Özür dileyebilen ve affeden biriyse...

O gittiğinde "biz" olmanın özlemini çekiyor, mavinin onunlayken daha mavi ve yeşilin de daha yeşil olduğunu görüyorsan...




Bunlar çoğalabilir de bana lazım gelenler şimdilik bu kadar. Tüm bunlar aşk ve aşk ilk "merakla" başlıyor kesinlikle.

Bunlar aşksa ve aşk , görselin ötesinde  biraz da düş gücüyle karışık bir sanrıysa bunun için sosyal ağlarda takılmaktan daha fazlası gerekmez mi?

Niye bilmem sosyal medyadan bakıp kaçmak dışında bir hamle yapamayanlarımız var. Geçen arkadaşım anlatıyor "kızın profiline her gün girip kimi favlamış, kimle takipleşmiş bakıp kapatıyorum"... Bundan şeyin haberi var mı? Kızın:)))))))))))))))))

Peki dedim arkadaşıma hergün niye bakıyorsun? "Merak ediyorum" niye merak ediyorsun diyorum "hoşuma gidiyor" diyor :))))))))) Tuğrul deli misin kızla konuşsana?  :))))))))))))))))))

#tuğrulkızlakonusiçimbayıldı :)))))))))))



Hergün profilini açıp baktığın ama asla yazmadığın biri var ve belli ki senin kafanı karıştırıyor ve belli ki aklında kalacak?

İnsanlar kendilerini olası bir büyüden neden mahrum eder nasıl mahrum eder hiç anlamam... Hiç aşık olmadım ama merak hissinden "aşk" doğabileceği konusunda Flaubert'e sonsuz katılıyorum ve arttırıyorum bazı meraklar "sonsuz bir aşkın" başlangıcı da olabilir. Denemeden bilemeyiz ;)

Bilmememek yükü ağır...

O vakit güzelce bir şarkı bırakıyorum buraya şahane sesiyle  Dee Edwards bacım benim soruma cevap arayadursun biz de bayramın 3. gününe uyuyalım :)  Hepinize iyi bayramlar dilemiş olayım bu vesileyle de bol "aşk" ve sıfır hüzünlü bir bayram ;)














Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

"Güzel yazı, emeğinize sağlık, benim sitem de şu ben de beklerim, bu bir otomatik yorumdur" tarzı sadece yorum yapmış olmak ve link bırakmak amacıyla yapılan yorumlar yayınlanmayacaktır. Alakanıza teşekkürler :)