1 Ocak 2018 Pazartesi

ARALIK AYI OKUMA LİSTEM


Kitaplar çok  ve yazı için de zaman kısıtım olunca bazılarını istediğim gibi anlatamadım affola. En nihayetinde kitap özeti çıkarmadığım için sineye çekilir ve bir fikir olur diye umuyorum :) Çok sevgiler :) 




Aralıkta okuduklarımı kasım kadar geciktirmemek adına bugün yayınlamaya karar verdim :) Aralık çalışma tempomun biraz yavaşladığı bir ay oldu ve bu sayede  13 kitap okuyabildim. Geçen yıl için hedefim 52 kitaptı ama 70 küsürle hedefimin üstüne çıkmışım hele ki geçen yılın benden götürdüklerini hesaba katarsak cidden iyi bir rakamla kapatmışım yılı... 2018 daha çok kitap okuma hedefi koyabildiğim bir sene değil maalesef... Yine 52 olursa güzel olur diyorum ve geçiyorum aralık ayında okuduklarıma...

Geçen ay kitaplığımda bekleyen ama henüz tanışamadığım yazarlara öncelik vermek istedim. Geç kaldığıma çok pişman olduğum yazarlar beklermiş meğer 2 yıldır kitaplığımın bir köşesinde...

En çok etkilendiğim kitapla başlayayım.



Kirpinin Zarafeti/Muriel BARBERY: 2015'te ekim ayında bir D&R şubesine girdim. Birkaç kitap seçtim ve çıkmaya hazırlanırken bir görevli "bunu da tavsiye ederim lütfen okuyun" diye elime tutuştırdu. O an kıramayıp aldım. İyi ki almışım. Keşke o çocuğu bulabilsem derin bir teşekkür borcum var! 

Kitapta Paris'in lüks muhitlerinden birinde zengin ailelerin oturduğu bir apartmanda görev yapan kapıcı Renee ve 12 yaşındaki Olimpos'un yollarının kesişme hikayesi anlatılıyor. Renee bir kapıcı olarak hayatını sürdürürken kimsenin açmadığı kapısının ardında belki binlerce kitap okumuş, hayatı süzebilme kapasitesi apartman sakinlerine nazaran daha gelişmiş olan ama kimseyle iletişim kurmadığı için bu yönü bilinmeden yaşayıp gider. Paloma da 12 yaşında bir çocuktan fazlasıdır. Hayatı kavramak ona bir miktar ağır gelmiş olacak ki intihar etmeyi seçer... Bir gün Renee ve Paloma'nın yolları apartmana taşınan Japon yönetmen sayesinde kesişir ve bundan sonrasında farklı yöne akan hayatları okursunuz... Bu bir romandan çok daha fazlası... Nasıl anlatayım ne söyleyeyim bilemiyorum. Yazarın tasvirleri, hayatı karakterlerin gözünden anlatırken aslında her birimizin hayatına da ayrı ayrı dokunması ve tam hikaye nereye akıyor derken sürpriz bir sonla kalbimizi acıtması????? Yeniden okuyacağım seni kitap. Belki 2 belki 3 belki 5 yıl sonra ama yeniden... Şiddetle tavsiye ediyorum ve okuduktan sonra filmini de izleyin derim. Film bana kitaptan daha vasat geldi onu not edeyim. Asla kötü değildi ama okurken yapılan betimlerden aldığım tadı filmden almadım o yüzden lütfen önce okuyun sonra izleyin. Kırmızı Kedi Yayınları'ndan çıkan kitap 300 sayfa... Keşke daha uzun olsaydı dediğim ve okuduğum en güzel kitaplardan... Bir kalp kırığı bu kadar mı zarif olabilir? 

835 Satır/ Nazım Hikmet RAN: Şiir hakkında hele de söz konusu Nazım'ken ne yazıp kitabı nasıl tavsiye edeceğimi pek bilemediğimden affınıza sığınarak sadece "ben çok seviyorum hem şiir okumayı hem Nazım okumayı. Size de tavsiyem elbette" deyip bırakacağım. Nazım benim için hayat boyu tanıştığım en güzel kalemlerden biri. Bu yıl için hedefimse kitaplıkta bekleyen kitaplarının okuyabildiğim kadarını okumak... Adam Yayıncılık'tan çıkan kitap 239 sayfa.

Amak-ı Hayal/Şehbenderzade Filibeli Ahmed Hilmi: Facebook'ta Kitap Delileri isimli bir grubun takipçisiyim ve yöneticilerden dünya tatlısı Merve'm Destek Yayınları'yla birlikte bir okuma etkinliği düzenlemişti. Ben de bu kitapları okuyacak olan şanslılardan biriydim ve hem Amak-ı Hayal hem de Gençler İçin Amak-ı Hayal geldi ve ikisini de okudum. Uzun zamandır okumak istediğim bir kitaptı ve yine bu kadar geciktiğime pişman eden kitaplardan oldu. 

Kitap, ana karakter Raci'nin hayallerle hakikati arama yolcuğunu anlatır. Raci'nin bu yolculuğu bir mezarlıkta tanıştığı Aynalı Baba'yla sohbetiyle başlar. Aynalı Baba anlatır, Raci hayallere dalar... Kah Anka Kuşunun sırtında alem-i semaya yol alır kah gazapla hikmeti dövüştürür kah Banu'sunu ararken kendisini bulur... Bu hayallerin ve yolculukların da bir sonu vardır elbette, Manisa Akıl Hastanesi... Kitabı okurken yer yer Puslu Kıtalar Atlası'nı okurken aldığım tadı aldım. Bir çırpıda bitti kitap bence siz benim kadar geç kalmayın ve Raci'nin hayallerinde uçsuz bucaksız bir ummana yol alıp birlikte arayın hakikati. Destek Yayınları'ndan çıkan kitap 207 sayfa.

Gençler İçin Amak-ı Hayal/ Şehbenderzade Filibeli Ahmed Hilmi: Amak-ı Hayal'in sade bir dille ve kısaltılarak yazılmış hali. Bence zaten Amak-ı Hayal de çok ağır bir dille yazılan bir kitap değildi o yüzden gençlerden ziyade sanki ortaokul öğrencisine de verilebilir. Gerçi konunun eksperi değilim elbette ama kendi ortaokul zamanlarımla karşılaştırıp böyle bir çıkarım yaptım :) Kitap 143 sayfa ve içinde bolca resim de mevcut :)
 Mihmandar/ İskender PALA: Pala'nın adını ne sıklıkta duyduğumu tahmin edemezsiniz. En son yine 2 yıl önce bir alışverişimde bu kitabını aldım ama okumak şimdiye kısmetmiş. Kitap peygamber döneminden başlayıp Bizans'a dek uzanan bir hikayeyi anlatıyor. İstanbul'un fethine niyetlenen bir grubun hikayesi bu... Ve hikayenin ana kahramanı Eyüp Sultan... Eyüp Sultan'ı fethin mihmandarı kılan olaylar zinciri anlatılıyor hikayede ve fetih girşiminin nasıl sonuçlandığı.Hikayede karakterlerin birbirleriyle ilişkili olması ve herbirinin de hikayeyi kendi ağızlarından anlatıp en sonunda bir yerde yollarının kesiştiğini okumak güzeldi. Şu an Eyüp Sultan'ın türbesini inanılmaz merak etmekle birlikte yazarın Od, Babil'de Aşk ve Şah ve Sultan kitaplarını da ciddi ciddi merak ediyorum. Dili, anlatımı, sadeliği ama o sadeliğin içindeki edebiyatı çok sevdim. Dönem kitaplarına ayrı bir sevgim olduğu için de benim adıma biçilmiş kaftandı bu kitap. 2 günde bitirdim dönem yazınlarından hoşlanıyorsanız tavsiyemdir. Kapı Yayınları'ndan çıkan kitap 377 sayfa.

Ölümsüz Aile/ Natalie BABBITT: Bu aslında bir çocuk kitabı ve bir müddet bana "okumasa mıydım"  dedirtti ama özellikle de en sonuna gelince gözlerimin dolduğunu farkettim... Kitap bir pınarın suyunu içen ve ölümsüz olan ama bunu çok geç farkeden bir ailenin hikayesini anlatıyor. Bu su yüzünden başlarına gelenler yüzünden çok uzaklarda ve izole bir hayat sürerlerken eski hatıralarını ziyarete gittikleri bir gün küçük bir kız çocuğuyla karşılaşırlar ve olaylar birbirini izler... Sonu için bile okunur. Yani ben etkilendim :) Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları'ndan çıkan kitap 107 sayfa. 


Bir Çöküşün Öyküsü/Stefan ZWEIG: 
Yazar kesinlikle en sevdiğim kalemlerden biri ve ne yazsa istisnasız sevmiştim ama bu kitap şu ana dek okuduğum kitaplarından birazcık daha zayıf geldi bana. Hikayesi mi kurgusu mu bilmem belki de ben dahil olamadım ama benim için diğer kitapları kadar etkileyici bir okuma olamadı. Kötü bir kitaptı demiyorum onu da belirteyim. Gözden düşen ve saraydan gönderilen bir kadının hikayesi vardı kitapta. Kadın psikolojisini en iyi anlatan yazarlardan biri kesinlikle Zweig. Bu kitapta da o güzel tahlilleri vardı en azından hakkını o şekilde teslim edeyim :) Türkiye İş Bankası Yayınları'ndan çıkan kitap 48 sayfa.

Son Nefes Havaya Karışmadan/ Paul KALANITHI: Gelecek vaad eden Stanford'lu beyin cerrahı Paul Kalanithi'nin hayat hikayesini kaleme aldığı kitabı ölmeden önce yaptığı iç hesaplaşmayı tüm berraklığıyla okutuyor size. Ben normalde bu kitap kurgu olsa "almayın paranıza yazık" derdim çünkü çok sade bir dille yazılmış ama hikayenin gerçekliğine bir de ağır edebiyatlı dil eklense kanser filan olurdum muhtemelen.... İyi ki sade bir dille yazılmış yoksa cidden dayanamazdım. Okurken ilacın yan etkisiyle kustuğunu anlattığı yerde ben de midemde bulantı hissettim ya da eşinin yazdığı bölümü okurken mezarlık ziyareti esnasında yüzüne değen rüzgarı anlatırken o rüzgarı hissettim... Babasının "iyileşeceksin" derken yazgısı için yalvarışını hissettim misal... Okurken, kaybettiğim babam ve ablamı düşündüm ve "son nefes havaya karışmadan onlar neler hissetmişti" dedim..." Özetle ben beğendim ama edebi değer taşıdı için değil bir gerçeklikle ince bir çizgide buluşturup farkındalık sağladığı için... Bazen unutuyoruz sonsuza dek yaşamayacağımızı ve sevdiklerimizin her zamanda yanımızda olmayacağını... Altın Kitaplar'dan çıkan kitap 200 sayfa.






İnsan Neyle Yaşar/ TOLSTOY: Vicdan ve kadere dair minicik ve kolay okunabilen hikayelerden oluşan bir kitap. Sanırım aynı gün bitirebileceğiniz ağırlıkta bir dille yazılmış. Koridor Yayınları'nın ciltli baskısı şahane bence 117 sayfa olduğu ve dili ağır olmadığı için ortaokuldan itibaren okunabilecek bir kitap. Bir klasik daha okundu listede üstü çizile :) 



İklim Savaşları/ Gwynne DYER:
 Araştırmacı Dyer küresel ısınmanın bize hiç anlatılmayan "detay"larını yazmış ve dünyanın her bölgesi için çeşitli senaryolar üretmiş. Kitapta ülkemiz ve komşularımızla ilgili bir bölüm var ve okurken "ay yok hayır lütfen senaryo olsun" dediğim bir bölümdü... Kitap gerçekten korkutucuydu ve eğer bunlar gerçekleşirse yakın zamanda dünya hiç de güzel bir yer olmayacak" dedirtti... İklim gerçekten de değişiyor ve bu da uğruna savaşılacak şeylerin önceliğini değiştiriyor misal petrol yerini suya bırakıyor... Bu kitapla birlikte geleceğe dair yeni bir kavramla tanıştım "iklim mültecileri"... Ben kitabı sevdim diyemiyorum ama öngördüğü senaryo yüzünden. Bakış açısı geliştirmek adına her fikirden bir okuma yapmayı sevdiğim için bu kitap tam da nokta atışı oldu. Bu tip konulara ilgisi olanların okuması gereken bir kitap olduğunu ekleyeyim. Önsözü Ömer MADRA tarafından yazılmış. Kitapyurdu'nda kelepir kısmında 3 lira idi en son. Paloma Yayınları'ndan çıkan kitap 260 sayfa.

Operadaki Hayalet/ Gaston LEROUX:
 Efendim bir klasik daha. Hem de koştur koştur A101'e kendimi atıp "ay inşallah kalmıştır" nidaları arasında 2 tane bulunca sevincimden sırıtarak kasaya gittiğim bir kitaptı ama... Ama hikayeyi bildiğim için sanırım bana çok hafif geldi. Okurken çok bütünleşemedim. Bir operada açıklanamayan çeşitli olaylar örgüsü olur ve çalışanlar operada bir hayalet olduğuna inanırlar. Hayalet operanın genç şarkıcılarından Christine'e aşıktır ve onu elde etmek için yapmayacağı şey yoktur. Christine'in sevdiği adam Raoul'u ekarte etmek de buna dahil.... Tabii klasiktir baştacıdır ona lafım yok :) Martı Yayınları'ndan çıkan kitap 378 sayfa.

Medyum/Stephen KING: Yanılmıyorsam kitabın üstünde "Ölmeden Önce Okunacak 1000 kitap" diye bir etiket vardı. O etiket benim beklentimi arşa çıkardı mı? Evet çıkardı. Gelin görün yazarın okuduğum 4. kitabı idi ve arştaki beklentim yüzünden bir miktar hayal kırıklığım olmadı değil... Ben çok büyük beklentilerle başladığım ve daha öncesinden Hayvan Mezarlığı ve Göz'ü okuyup çok da sevdiğim için sanırım bu hikayeyi çok sevemedim. Kitap Jack, Wendy ve 5 yaşındaki oğulları Danny üzerine kurulmuştu. Jack bir okulda öğretmendir ancak işini kaybetti için ailesiyle birlikte Overlook isimli bir otelin koruyuculuğuna başvurur ve işe alınır. Otel kışın ıssız olduğu için yazmakta olduğu oyununa odaklanacağı düşüncesiyle sevinir ancak olaylar pek de istediği gibi gitmez zira otel hayaletlerle örülüdür ve 5 yaşındaki oğlu olacakları önceden görme ve hayaletlerle iletişim kurabilme yetisine sahiptir ve bu yüzden de canları bir hayli sıkılacaktır. Ben sevemedim ama nefret de etmedim kitaptan. King'in tüm kitaplarını okuma gibi bir hedefim var o yüzden diğer kitaplarını da fırsat oldukça okuyacağım. Altın Kitaplar'dan çıkan kitap 397 sayfa.

Antabus/ Seray ŞAHİNER: 
Adını duyup kitaplarını okuyamadığım bir yazardı Şahiner ve canım Kitap Sevinci sayesinde tanıştım kendisiyle. Yine "ah keşke daha önce okusaydım" dediğim ve 2 saat içinde bitirdiğim bir kitaptı. Leyla ailesinin kendisini zorla evlendirdiği Rasim sayesinde  çok mutsuz bir evlilik yaşamaktadır... Bu evlilikten bir de çocuğu olunca hayat onun için daha da zorlaşmıştır... Aslında bu sadece Leyla değil güvendiği dağlara kar yağan Dilek'in kocasından şiddet gören Emine'nin , evladına bir gelecek sunabilme kaygısı yaşayan Başak'ın , ailesiyle aynı evde yaşayamadığı için rastgele bir evlilik yapan Ayşenur'un ve aramızdan bir çoğunun da hikayesi bence... Yer yer hepimizden bir parça vardı bu kitapta.. Ben okudukça her yerinden bir parçayı ya kendime ya arkadaşlarıma yakıştırdım... Yazar iki son hazırlamış hikayesine ne yazık ki "keşke ikisi de olmasa" dediğimiz türden... Bir kadın, güvenini boşa çıkaran adam , bir patatesli tavuk ve bir parça huzur isteği ancak bu kadar güzel birleştirilebilirdi bir kitapta... Yaşa Seray bacım ne de güzel anlatmışsın... Ben çok sevdim. Okuyunuz... Can Yayınları'ndan çıkan kitap 107 sayfa.

Benim aralık bilançom bu şekildeydi. Okuyan ve +1leyen herkese çok teşekkür ederim :) Yorumlar kapalı olsa da beğenilerinizle anlıyorum ki buradan geçmişsiniz. Eee o zaman bu şarkı da size gelsin :)