20 Eylül 2017 Çarşamba

AĞUSTOS AYI OKUMA LİSTEM

Merhaba,

Ne kadar geç kalmışım geçen ayın listesini yazmak için. Bir blogum olduğunu unuttum desem :) Çok fazla kitap okuyamadım geçen ay ama eski halime yavaştan yavaştan dönmeye başladığımın sinyallerini aldım diyebilirim. Ağır ağır da olsa okuduğum kitap sayısını arttırıyorum. 4'ten 6'ya çıkmışım . Nerede o en az 10 kitap sloganları atan Dilek??? Başımdan geçenleri düşündükçe "eh fena değilim yine de" deyip kendimi motive ediyorum :) 




 Ve işte geçen ay okuduğum 6 kitap. Hem insanı çatlatan sıcaklar hem de üzerimdeki ağırlık nedeniyle önce yormayacak 3 kitap seçtim, okudum ve okuyabildiğimi gördükçe de elim kitaplığıma daha fazla gitti.



 Seksen Günde Devrialem/Jules VERNE: Çoğumuzu çocukluğuna götürecek bir kitap kendisi :) Kapağını görünce bile gözlerimin içi ışıl ışıl oluyor. Fileas Fogg'un arkadaşlarıyla girdiği bahis neticesinde 80 günde dünyanın çevresinde bir tur atıp geri dönmek için yola çıkışı ve yolda başına gelenleri okudum kitapta. Kah tapınaklar geçtik kah koca şehirlerin içinden geçtik. Fogg ve uşağı Passparteut ile birlikte ben de görmüş kadar oldum o manzaraları. Hindistan beni ayrı etkiliyor sanırım özellikle orada geçen bölümlerini çok sevdim :) Kırmızı Kedi Yayınları'ndan çıkan kitap 290 sayfa. Çevirisi her zamanki gibi güzel. 

Madame Curie/ Soner TUNA: Yordam Kitap'ın mangaları, karikatürleri beni o kadar mutlu ediyor ki. Daha önce Kapital'in 1 ve 2. cildinin çizim halini okuyup aşık olmuştum şimdi de Curie ile bir kez daha sevdim Yordam Kitap'ı. 79 sayfalık kitap çizgilerle Curie'nin hayatını anlatıyor. Okumayı pek sevmeyen ama bilime meraklı küçüklere verilebilecek şahane bir hediye olurdu. Yetişkinlerin de seveceği bir kitap olması da cabası. Curie'ye dair bilmediğim birkaç şeyi bu kitaptan öğrendim. Ben karikatüre mangaya bayıldığım için çok sevdim. Siz de bu tarz okumalar seviyorsanız tavsiyemdir.

Bir Yumak Mutluluk/ Debbie Macomber: Bu kitap serinin 2. kitabıydı. İlki geçiş dönemimde bana eşlik ettiği için ikincisini de okudum. Gayet basit olunca da aktı gitti. Tabii muhtemelen bazılarınız belki 1 belki 2 günde bitirebilir kitabı ama benim bitirmem yine de vakit aldı. İlk kitabın aynısı konu olarak. Bir tuhafiye açan Lydia örgü kursu vermeye başlar ve o kursa gelen kadınlarla arkadaş olur. Kadınların hikayelerini okudum bu kitapta da. Dediğim gibi yormayan ve fazlaca bahsedilebilecek bir yönü olmayan bir kitaptı. Bu tarz bir kitap arıyorsanız buyurun bakın derim. Martı Yayınları'ndan çıkan kitap 447 sayfa. Bendeki midi boyuydu büyük boyu da var ama "gerek var mı" derseniz bilemedim. Sevdiğiniz okuma tarzıysa olabilir.



Bavul/ Sergey DOVLETOV: Dovletov'u daha önce hiç okumamıştım. Geçenlerde Kitapyurdu'nda Cem Yayınevi'nden %40 indirim vardı. Dikkatimi çeken bir konu olunca sepete attım. Dovletov Rusya'dan ayrılmak zorunda kalır ve ayrılırken de yanına sadece bir bavul içinde birkaç parça kıyafet alır. Her kıyafetin hikayesini ayrı ayrı yazmış Dovletov ve her hikayede Rusya'daki sisteme eleştiri yapmış. Alttan alta yapıla hicivler o kadar keyif katıyor ki okumaya ben çok sevdim bu kitabı. En son hikayede ise yeğenine atıf yapmış Dovletov. Ne yalan diyeyim kıyafetlerin hikayelerinden daha çok hoşuma gitti o hikaye. Hele ki sonu... Bu tarz kitapları çok sevdiğim için tavsiye ediyorum size de. Cem Yayınevi'nden çıkan kitap 149 sayfa.

NWLondra/Zadie SMITH: Smith çok sık duyduğum ama okumadığım bir yazardı. Kitabı hakkındaki yorumları okumadan aldım ama sonradan baktığımda daha iyi kitapları olduğunu öğrendim. Kitap, çocukluğundan beri birbirini tanıyan birkaç arkadaşın hikayelerini anlatıyor. Çocukluk hayalleri ve büyüdüklerinde geldikleri yerler... Smith'in dilini sevdim ama kitap beni çok dahil edemedi kendine. Ara vererek okunacak kitaplardan olduğunu söyleyemem ya da benim ruh halim gereği ara verince konudan uzaklaşmış olabilirim zira "ay bu kimdi" dedim yer yer.. Smith'in İnci Gibi Dişler kitabını okumak istiyorum ondan sonra yazarla ilgili fikrim netleşit diye düşünüyorum. Everest Yayınları'ndan çıkan kitap 368 sayfa.

Çağrı/ Stephen KING: King'in okuduğum 3. kitabıydı Çağrı. İlk kez ortaokulda Göz'le tanıdım onu. Göz benim için hem King kitapları hem de okuduğum kitaplar arasında yeri apayrı olan çok tat alarak okuduğum ve bitmesin istediğim kitaplardan biriydi. Okuduğum 2. kitapsa Hayvan Mezarlığı idi. Göz kadar değil ama o da etkilemişti beni. Bu kitabı belki de en hafif kitaplarından biri yazarın. Kitabı sevdim mi? Sevdim. 80lerden bir film izliyormuşum gibi bir tat bıraktı bende ama diğer kitaplarıyla kıyaslanınca çok iddialı bir kitap olmadığını söyleyebilirim. Kitabın konusuna geleyim artık değil mi? :) Aynı okulda çalışan 2 öğretmen Sarah ve John'un ilişkileri yenidir ama çift birbirinden çok etkileniyordur. Bir gece birlikte dışarı çıkarlar ve John evine giderken yolda kaza geçirir. Bu kazadan sonra yıllarca komada kalan John uyandığında herkes hayatına kaldığı yerden devam ediyordu ve John da bir hediye ya da bir lanetle uyanmıştı. Artık geleceği görebiliyordu... Altın Kitaplar'dan çıkan kitap 379 sayfa.

Ben bunları okudum geçen ay. Umarım fikir vermiştir . Çok sevgiler :)