DÜNYANIN TÜM GÜZEL KADINLARINA

"Ne hoş bir güzelliği vardır, hafif adımlarla, dünyadan gülümseyerek geçenlerin"...

Virginia WOOLF

Canım Woolf'un bu sözü her daim en sevdiklerimdendir. Bugün hayat hikayelerine ortak olduğum ve beni çok derin etkileyen kadınları  yazmak istedim. 8 Mart ve muadili günlerin ara sıra bir hatırlatma olarak ihtiyaç olduğunu ancak kutlamayı reddettiğim bir gün olduğunu ve  kadınlar olarak itilip kakılmadan insan gibi yaşayabildiğimizi gördüğüm günlere dek de bu tarz kutlamaları rafa kaldırdığımı belirterek yazıma geçeyim.

Nilgün MARMARA: Dünyanın yükünün naif omuzlarına ağır geldiğini kestirip "benden sonra kuşlara iyi bakın" lafını miras bırakarak bir pencereden kendini sonsuzluğa bıraktığında sadece 28 yaşındaymış Nilgün... Geride bir eş, yaşından büyük edebi haller ve yarım kalmış bir hayat bıraktı... Öyle güzelsin ki, kuşlar konsun mezarına Nilgün Marmara! 

Virginia WOOLF:  Aylık kitap okuma yazılarıma az da olsa aşina olanlar kendisini fahri ablam ilan edecek kadar sevdiğimi bilirler. Londra'da doğan Woolf şair babası sayesinde edebiyata merak salmış ve "bilinç akışı" türünü literatüre kazandırmıştır. Woolf'u okuyan ya çok sever ya da eziyet verici bulur romanlarını.. Feminist akımın önde gelen temsilcilerinden olan Woolf'un özel hayatı da romanları kadar değişiktir aslında.. Anne tarafındaki kadınların akıl hastalıkları yüzünden tedavi gördüğü Woolf, ömrünün son dönemlerinde hastalıktan çok çekmiş ve yazma gücünü yitirdiğini düşünmeye başlamıştır. 20yi aşkın romanı geride bıraktığı 59 yaşının bir sabahında ardından bir koca ve onu çokça seven kız kardeşini bırakarak ceplerini taşlarla doldurarak ayrılmıştır dayanamadığı bu dünyaya.. Bilincinin kıvrımlarından öptüğüm bacım iyi ki geçtin hayatımdan. İyi ki denk geldim romanlarına ve iyi ki eşlik edebildim sana Londra sokaklarında.. Başrollerinde Nicole Kidman, Merly Streep ve Juliane Moore'un oynadığı Saatler filminde Woolf'un hayatından kesitler mevcut. Son dönemde izlediğim en başarılı filmlerden biri olan Saatler'de Kidman'ın canlandırdığı Woolf portresi takdire şayan!

 Maria CALLAS: Yunan asıllı, şaheser sesli opera sanatçısı, dünyanın en önde gelen divası.. Bu kadının hayatı belki de kendime en yakın hissettiğim hayatlardan biri.. En verimli çağında Yunan Armatör Onasis'e gönlünü kaptırana dek güçlü, sert adımlarla yere basan bir kadınken Onasis'in Jackie Kennedy'i kendisine tercih etmesiyle hem ihanete uğramış hem de asla toparlayamamış güzel Maria.. Sonra bir gün alameti farikası sesiyle sınanmış bu güzel kadın.. Sesini kaybettiği için sevdiği sahnelere de veda etmek durumunda kalmış.. 53 yaşında kalp krizinden hayata veda etmiş yanında sevdikleri olmadan... Fanny Ardant'ın Jeremy Irons'la başrolünü paylaştığı şahene film Callas Forever kendisini tanımak isteyenlere tavsiyemdir.

Eva PERON: Arjantin'in koca yürekli Evita'sı Juan'ın sağ kolu ve kadim aşkı.. Radyo sanatçısıyken tanıştığı General Peron'a aşık olup birden kendini Arjantin'in baskın siyasi figürlerinden biri olarak bulur Eva.. Görevde kaldığı müddetçe halka o kadar güzel imkanlar sağlayacak çalışmalar yapmış ki, 33 yaşında kanserden öldüğünde halk Peron'un vefatında bile bu kadar ağlamamış... Evita bu dünyadan göçerken ardında kendisini kocaman seven bir halk ve bir de o efsanevi saç stilini bırakmıştır, yıllar sonra bugün bile  hatırlanan.. Madonna'nın başrolünde oynadığı müzikal Evita ise ölümünden sonra en çok ses getiren yapıtlardan biri olmuştur. Kanaatimce çok başarılı olmamakla birlikte fikir sahibi olmak adına izlenilebilir.

Frida KAHLO: Henüz 6 yaşında acıyla tanışmış Kahlo. Geçirdiği çocuk felci yüzünden zarar gören ayağı ona "tahta bacak" lakabını getirmiş ve yıllar sonra geçirdiği bir otobüs kazasıyla hayatı tersine çevrilmiş tam 32 ameliyat ve beraberinde kangren yüzünden kesilen bir bacak bırakmış Kahlo'ya.. Tüm bu acılara rağmen harika resimleriyle bu dünyaya iz bıraksa da özel hayatı Diego Rivera ile olan evliliği yüzünden derin acılara sahne olmuştur. Ancak aşkın patolojikleştiği bu noktada Frida kendisine acı verdiğini düşündüğü eşiyle 2. defa evlenmeyi de sakıncalı görmemiştir.. Çok isterdim bu kadının hayatının sadece 24 saatine eşlik edebilmeyi... 47 yaşında akciğer embolisinden öldüğünde ardında eşi Diego 143 adet resim ve efsane bir isim bırakmıştı.. 

Betül MARDİN: Hayat hikayesini bir programda dinlediğim Mardin beni enkaz denilebilecek halden çıkarıp adeta uyanmamı sağlayan kadındır... İyi bir ailenin çocuğu olarak İstanbul'da dünyaya gelen Mardin ilk evliliği yürümeyince çocuğuyla yola devam etmiştir. Bu evrede ev kadını olmak pek cazip gelmeyince Trt'de işe başlamış ardından Londra'ya BBC'de eğitim almaya yollanıp BBC'nin görüp göreceği en iyi isimlerden biri olarak anılmıştır.. Kendisini konuşurken bir kez dinleyen kimsenin ümitsizliğe kapılacağını ya da o durumda uzun müddet kalacağını sanmam.. Bu şahane kadının hayatını ne yapıp yapıp dinleyin derim.. 

Sibel Öğretmenim: Dedim ya hikayesini bildiğim ve hayatımda derin izler bırakan kadınlar diye.. 12 yaşındasınız , bir çocuğun sınanabileceği en ağır dönemlerden biriyle sınanıyorsunuz.. Okula gitmek şöyle dursun dışarı çıkabilecek enerjiniz bile yokken birden bir öğretmen giriyor hayatınıza.. Tam da Woolf'un bahsettiği o hafif ama sağlam adımlarla.. Hayatta olmak istediğim kadının neye benzediğini annemden sonra zihnimde şekillendiren benim canım öğretmenim.  Arkadaşım, sırdaşım, anne yarım.. İyi insanların hiç değişmediğini sayende anladım ben... Benim 12 yaşımdan sonra şimdi de düzenlediğim yardım etkinliklerindeki 12 yaşların ellerinden tutuyor sorgusuz sualsiz.. Kim bunlar demeden... Sen iyi ki vardın öğretmenim.. İyi ki varsın.. İyi ki tanıdım seni..

Annem: Sensiz şu liste şöyle dursun ben olmazdım muhtemelen.. 10 yaşımda ilk kez ölümle karşılaştığımda, 12 yaşımda hastalığın ne demek olduğunu öğrendiğimde, 16 yaşında o kocaman depremde sarsıldığımızda 25 yaşımda kalbimi kocaman kırdıklarında.. Sevinçte, hüzünde, kahkahada iyi ki yanımdaydın.. Tüm bunlarla sınanırken sen rehberim olmasan ne yapardım bilmiyorum.. Sen olmasan asla tamamlanamazdım benim sol yanım...

Bu yazıyı okuyan tüm kadınlara sevgilerle... 8 Martın hepimiz için bir derin anlamı olduğu günleri görmek dileğiyle..  Kadın olarak daha adil bir dünyaya yaşlanmak dileğiyle..