Derken Ebru girdi içeri.. "Ayyyy çok geçmiş olsun, Dilek ne yaptın böyle kendine? Yazıktır böyle bırakmasaydın kendini"... İçim şişse ne yazar bir gece çekecektim kendisini zira "iç şişmesi de refakata dair"di...
Annemin bana uzattığı bir bardak suyu milim milim tüketirken gözüm Ebru'nun fincanından damlaya yazan çaya kaydı.. Ha düştü ha düşecek "Altlık koy" "Lütfen şunu sehpaya koyma altlık var orada" "O gördüğün kare dekor amaçlı değil!üstüne koysana o bardağı!" Şıp şıp şıp damlayan çayın hiç akmayan sohbete yancı olduğunu da gördüm..
"Tabi çok üzüldün. Bak ne oldu? Değdi mi? Dil...." ve muhabbet buradan nasıl evrildiyse onun aşk hayatına geldi "Şerefsiz ya beni kandırmış inanabiliyor musun?" Evet Ebru, tam 5 yıldır size ucundan kıyısından denk gelen herkes gibi, inanabiliyorum.. İnanamadığım senin nasıl inandığın?
İnsan sistemlice kuyusunu kazana inanmaya neden bu kadar meyilliydi? Sevgi demeyin, aşk da olamaz bu.. Yalnızlık? Tam olarak bu sanırım...
"Şerefsiz ya n'oldu biliyor musun?" 40 dereceye varan ateşle ne olduğunu bilsem bir şey değişeceğini düşünüyorsan anlat? Zira muhakeme yeteneğim Zinnat'ın zimmetinde şu an...
Şerefsiz ve mağdure bu monoloğun baş rollerini kapmış Oscar'a ilerlerken, göz kapaklarım bile ağır ağır protesto ediyordu Ebru'yu.. Geçmiş olsuna gelip de geçirilir miydi böyle? Mübah mıydı? Peki acaba bana müstehak mıydı?
10üç saat sonra susup "Ya Dilek insan üzüntüden ölür bile ah biz böyleyiz işte. Bizim standardımızda kızlar.." İnsan üzüntüden ölür müydü gerçekten? Yoksa sürreel bir ölümü reel bir üzüntüyle değiştirip de rahatlama isteği miydi ölmek fiilinin bu cümledeki görevi?
"Öküz işte ya!" Doğrudur içime içime tam da sol yanıma oturup bana kasvetler zerk edenin bir öküz olduğu gerçekti.. "Televizyonu açsana ya biraz hava dağılsın Ebru"...
Tek bir nota ateşi 40'a varan hasta bünyemin tüm hücrelerini bir anda kolektif olarak coşkuya sevk itebilir miydi? Cohen'se cevap EVET! Bir anda yüzüme oturan gülümsemeyle yeniden anımsadım seni, umutlarımızı, ayrılıkların da sevgiye dair oluşlarını...
Ebru konuştu, gözlerim kapandı ve kulaklarım Leonard'a emanetti...
İnsan bir kere yaptıysa yeniden yapabilirdi. Düştüğü yerden kalkabilirdi ayağa ve yeniden aşkla sarılabilirdi...
Yeniden o yağmurlu şehrin bir köşesine sinip, satır satır yolunu gözleyip, sen geleceğin saatlerde içime huzur serpilebilir miydi? Atkını takmadığın için ,surat asmak bile yeniden keyif verebilir miydi? Yeniden yaşansa yine aynı tadı verir miydi huzur?
Bazen en etkili protestoydu umut.. Ve bu şarkı ondan fazlasıydı...
Ben de duygusal ensest ne ola ki diye takılmıştım, açıklamışsın. Ensest tecavüzü nitelemese de anlatmak istediğini açıklama ile anlamış oldum. Üzerinde durmayayım.
YanıtlaSilDilek, net söylüyorum, sen hikaye yazmaya devam et. Sanırım burada yazdığın ilk hikaye, başkaları da vardır diye umuyorum. Yoksa da olsun :)
Evet ensest her zaman tecavüz sayılmıyor ama taraflardan biri gönülsüz olunca bittabi tecavüz yani burada da o anlamda kullandım :D Senin tam da ona takılacağını biliyordum aslında senden başka kimse takılmaz diye düşünsem de , yok ya belli mi olur diyerekten ekledim açıklamamı :D
SilÇok teşekkürler ilk hikayemdi, 10-15 dakikada vücuda gelen.. Dilerim olmuştur, kusurları da var şimdiden affola :)
Kusur arandıktan sonra Kafka'ya bile bulunur. Misal Ebru konuştu yerine konutu yazmışsın falan :D Sen bu hikayelere devam et
SilHemen düzelttim onu :D Tamam ederim bu yorumları almışken :)
SilGüzel yazı olmuş.
YanıtlaSilTeşekkür ederim :)
SilHer yazının anafikri gayet şahsidir:) bence çok çok güzel olmuş. Hususiyetle şurası;
YanıtlaSil" İnsan üzüntüden ölür müydü gerçekten? Yoksa sürreel bir ölümü reel bir üzüntüyle değiştirip de rahatlama isteği miydi ölmek fiilinin bu cümledeki görevi?"
Benim canım ses vermiş yazıma!!! Bu yorumu görünce sevinçten bir ağız dolusu tebessüm ettim! Senin yazıların kadar olamaz ama çok sevindim beğenmene :)
SilGüzel bir yazı olmuş.
YanıtlaSilTeşekkür ederim.
Silay dur geçmiş olsun yaaa :)
YanıtlaSilGeçti ki ama :)
Siloh o zaman :)
Sil:D Mersi
Silİnsan, sistemlice kuyusunu kazana inanmaya tam da o kadar meyilliydi. Sevgi ya da aşk değildi benim fikrimce de. Araya hükmen galip olmanın hırsıyla kendi benliğini var etme çabasında öz, iç duygularına ulu orta yerde bile ele geçirilmesine göz yumuyor. Acı..
YanıtlaSilO Ebrulardan her yere serpiştirdiler sanırım. Sen anlatmaya başlarken ya da yeltenmişken bir bakarsın top karşı takıma geçmiş, senin kalene doğru ilerliyor. Bu durumda senin de dediğin gibi televizyonu açmak, bir nefes.
Kalemine kuvvet…
Ne kadar güzel yorumlamışsın "Hükmen galip olmak" ne kadar harika bir anlatım...
SilSorma olay nasıl döndü, ne zaman döndü, sohbetin baş aktörü haline geldi anlamadım... Çok teşekkür ederim. Yorumuna sağlık seninde :)
Tekrar gecmis olsun, ucuz atlatmışsin ebru'yu :D
YanıtlaSilUmut en etkili protesto'dur da guzel, dogru.. ama bazen umut cokca acı cektiriyor insana :|
Ebru'yla başettiğimi görünce hastalık çekildi zaten :D
SilHem de ne acı.. Hiçbir kategoriye koyamadığım ve tarif edemediğim bir acı onunki...
geçmiş olsun ama buna rağmen enerjin tavan, maşallah, post aktı su gibi, kalemine sağlık, nokta da iyiydi duygusal ensest :)
YanıtlaSilÇok sevindim su gibi aktığına çok teşekkür ederim :)
SilHemen şunu ekleyeyim bu yazı tecrübelerden çıkardığım kurgu bir yazı yani şu an iyiyim ama siz çok tatlısınız "geçmiş olsun"larınız ne kadar kıymetli bilseniz :)
Şu Berkay yüzünden takıntı haline geldi o söz ben de ekleyeyim açıklamasını dedim :)
Bir insanı ayakta tutmak için akciğerin vücuda yaydığı oksijen gibi birşeydi umut... Umut hala umut edebilme ihtimalimnizin olmasına sıkı sıkıya tutunabilmek çoğu zaman. Öylesine kısır bir döngü, öylesine yaşamsal bir döngü...
YanıtlaSilUmut edebilme ihtimali üzerine tasarlanmış insan biraz da sanki.. İhtimal dahi olsa bazen yeni bir başlangıca sebep...
SilEğlenceliydi..:) 40 derece ateşi saymazsak..
YanıtlaSilSevindim :)
Silgecmıs olsun. Hasta zıyaretı kısa olur derler ama Ebrunun da anltacagı varmış demekkı. 'Surreal bır olumu real bır üzüntüye degıstırıp rahatlama ıstegı'.... Insan hastayken daha ıyı düşünüyor demek kı ;)
YanıtlaSilAllah sıfa versın tekrardan
Deniz Hanım çok zarifsiniz çok teşekkürler ama hasta değilim :) Birkaç olayı birleştirip kurgu bir şeyler karaladım ne mutlu ki, hissi geçirebilmişim sizlere :)
Sil:) hasta olmamanız iyi o zaman. Gerçek zannettim Dediğiniz gibi yazı gerçekliği geciriyor okuyucuya.
SilTeşekkürler. Çok zarifsiniz :)
SilCanın mı sıkkın? Video izle kafan dağılsın! 'Umut En Etkili Potestodur Bazen' yazının altına bu reklamı vermişler Dilek. Bu Google bir alem!
YanıtlaSilHastalık vb gibi sıkıntılı zamanlarimizda yanımızda yöremizde hep akıllı, dengeli insanlar bulunur inşallah diyeyim... Alışkın olmayan için yalnızlık fenadır. İnsanın dünyası şaşırır. Ama işte yalnız olmanın da olmamanın da getirdikleri götürdükleri farklı farklı hep, bir kararı yok gibi...
Yazında orjinal buldugum cümleler var, daha önceki yorumlarda dile getirilmiş zaten, ikinci baskı yapmayacağım. Beğendiğimi söylemekle yetineceğim...
Sevgiler diliyorum.
Google cidden alem :) Haklısın dengesiz insanların kalabalığına yeğdir dengeli yalnızlık... Çok teşekkür ederim. Benden de çok sevgiler :)
SilÇok güzel olmuş. Bende yeni bloglar görmüş oldum :) Bloğuma beklerim http://agulumsemesi.blogspot.com.tr/
YanıtlaSilTeşekkürler. Ziyarete gelirim tabi :)
Silçok güzel bir yazı! kesinlikle yazmaya devam etmelisin!:)
YanıtlaSilBeğenmene çok sevindim çok teşekkür ederim :)
SilMerhaba,
YanıtlaSilBlog keşif etkinliğinden geliyorum. Blogunuz ve anlatımınız çok güzel. Emeğinize sağlık. :)
Takip ediyorum bende beklerim. :)
Çok teşekkür ederim. Hoşgeldiniz tabi ki gelirim ben de :)
SilKalemin çok kuvvetli bence bu tarza eğilmelisin.
YanıtlaSilBu yazı sonrasında sık duyduğum yorumlardan. Çok teşekkür ederim :)
SilDileeeeek, ne diyeceğimi biliyorsun ;)
YanıtlaSilCanımsın sennnnnnnnnnnn!!! :)
Sil