Sandık lekesi olmuş acıları var dünyanın.. Kuşkusuz bunlardan biri Filistin.. Çeyizinde getirdiği ve açmamacasına yeminle görmezden gelinen acılardan sadece biri.. O acının göbeğinden çıkan öyle bir grup var ki ne vakit müziklerini dinleseniz görünmez bir seccadeyle önünüzde kıbleyi bulursunuz.. Trio Joubran.. Dua niyetine dinleyip, cihad niyetine sevdiğim grup..
Samir,
Adnan ve Wissam kardeşlerden oluşan Joubran mahdumlarının udla
arası o kadar iyi ki virtüöz yerine bambaşka bir kelime olmalı
onları tarif etmek için.. Yani udun sesi böyle miydi o vakit
tarafımdan daha evvel neden tutkuyla sevilmedi şeklinde psikozlara
girmeme neden oldular adeta.. Masar isimli şarkılarını
dinlemiştim ilk onlardan da ne vakit dinleyip sevdiğimi unuttum ama
kendilerine özellikle de abileri Samir'e olan aşkımın depreşmesi
henüz olan bir durum.. Masar çalarken hüzünden ölebilirsiniz
aklınıza türlü acılar yer edebilir ama birden bir Dabke'yi
çalarlar şen ola düğün dernek modundasınız.. Ardından Laytana
dinlerken bir bakmışsınız aşk gelmiş aklınıza. Ne bileyim ya
hayat gibiler işte bir tek tanımları yok bu biraderlerin.. O
derece mutlu ve o derece de üzgün hissettirebilirler size
kendinizi.. Bildiğim tek şey müziklerini dinlerken bedenle ruhun
ayrılma kararı verdiği birbirinden akıldışı uzaklığa..
Tez
savunmama giderken koccccamaaaaaaaannnnnnnn bir billboard gördüm,
baktım yok inanamayıp tekrar baktım mahşerin üç atlısı hem de
nerede Adapazarı'nda?! Beni yeni ziyarete gelen bir arkadaşım
Adapazarı için "hiçliğin ortası" demişti.. Ne işleri
vardı bu adamların burada?Hiçbir yerin ortasında?? İlk iş
arkadaşlara haber verip etkinlik düzenlemek oldu. "Haydi
gidelim. Çok güzel geçecek ben kefilim" ve muadili bir ton
cümle kurdum aldığım cevaplar "Ama sözsüz müzik ne
yapacağız, canımız sıkılacak, ay bari iki kelam olaydı.."
"Dilek ne sıkıcısın" ve bu şekilde seriye bağlanmış
bir ton cümle olmuştu neyse ki kandırdığım 3 kişi ile
gidebildim konsere. Provalarda yanlarına gidip konuşma fırsatım
da oldu onun için ayrıca mutluyum! Ama çok üzgün ve
sessizdiler.. Düşündükleri ağızlarından çıkmasa da
gözlerinden seziliyordu akıllarda hep “Aşk-ı Filistin” ve
gözlerinde derin düşünceler üçünün de..Aralarında tek
gülümseyebilen mavi gözlü inanılmaz sıcak menajerleri olan
bayandı öyle ki.. Ve konser başladı.. Sadece ilk şarkının 40
saniye sonrasında yanımdakilerin zafer işareti yapar ve dolu
gözler muhteva eden hallerini gördükten sonra dedim ki
"Büyüksünüz" hakikaten büyüktüler be! O üç küçücük
minyon adam sahnede devleştikçe devleşti devleşti ve devleşti
acaba daha ne kadar büyüyebilirler diye düşünüyordum ki
büyüdüler büyüdüler ve an itibariyle hepimizi bulutlara
erdirdiler! Masar dediler Filistin'de can verdik adeta.. Hele ki son
şarkıda biara baktık ki o nasıl değişken ruh hali.. Zira
Üsküdar'a gideriken alan yağmurda ıslandık ardından da Dabke
dedik oynuyoruz :D Özellikle de "ya iki kelam olaydı"
diyen sevgili Ayşenur kendilerini kameraya çekiyordu ve konser
sonrası fotoğraf sırasında bana eşlik ediyordu.. Kuzenim dolu
gözlerle "Abla ne kadar içten çaldılar" derken ne
işimiz var diyen Hasan "Sabaha kadar dinlenir be!"
diyordu. Müzikleriyle hipnotize ettiler.. Udlarıyla ördükleri
notalı dünyada bir yanda savaşı hissediyorsunuz bir yanda hayatın
akıp gittiğini.. Joubranzadeler o gece Adapazarı'nda konser yerine
değişik bir program denediler ellerinde bir liste vardı ve 300
kadar insanın ismi ve yaşı.. O gün itibariyle Gazze'de
hayatlarını kaybedenlerdi onlar.. Sonra Samir saymaktan yorulup
kağıdı yere atıp "Elimdeki kağıt doldu ama siz öldürmekten
yorulmadınız mı?" diye bağırdı ve kulise gittiler..
Ardından gelen (ingilizceyi az bilen) çevirmen 5 dakika sonra
çıkacaklar ancak konsere devam edemeyecekler dedi hemen ardından
gelen gecenin sunucusu ise "5 dakika sonra çıkacaklar ve
konser verecekler ama alkışlarla destek olun lütfen"
uyarısında bulundu..
Şaka gibi bir organizasyondu ama yine de büyükşehir belediyesine ciddi minvalde teşekkür şart zira bu grubu hiçliğin ortasına bir ramazan programına getirmeleri paha biçilmezdi.. Diliyorum tekrar bir konser için karşılaştığımızda Filistin'den güzel haberler gelir ve o büyülü notalarda daha bir mutlu kayberim yine kendimi.. O değil de bilen bilir konserin ardından ben Samir'e baya baya aşık oldum!!!! Hatta an itibariyle Filistin Sendromu oldum diyebilirim tıp literatürünü geçebilirim kendisinin sevdasıyla :) Tek taraflı olmayan aşkın güzelliği de cabası diyorum. Akıllardaki bir kısım soru işaretlerine yenilerini ekleyerek bitiriyorum ;)
Masar ve Laytana eminim beğeneceksiniz..
Masar ve Laytana eminim beğeneceksiniz..
blogunuz hayıırlı olsun bloguma takibe beklerim
YanıtlaSilTeşekkür ederim bu aldığım ilk yorum! :D Elbette gelirim ben de sizi beklerim.
YanıtlaSilVay arkadaş ya iyi ki yoğunuz "ilk yorum" yazmak genelde en sevdiğim iştir. Yalnız ne şansızmışsınız gelen ilk yoruma bakar mısın? "Ablam Allah rızası için bi takip et. Allah bol takipçi versin ablam. Allah yazılarını popi, seni fenomen yapsın. Allah..." :)
SilYani neticede ilk yorum az yazı vardı hanımefendi de kendine yakın hissettiği yazıyı seçmiş sanırım :)
SilBu arada sevdiğim bir insanı adabazara damat vermiş biri olarak ben şehri beğendim. Gayet yaşanabilir bir şehir.
YanıtlaSilOrganizasyon eksikliği belediyelerin fıtratında var takılmayın öyle şeylere.:)
Elemanları merak ettim bakalım nasıllar.
Fıtrat meselesi mevzu bahis yani :D Takılmamak mümkün olmuyor söz konusu müthiş bir grupsa ama belediyeye kocaman bir teşekkür harika bir iş çıkardılar :) Dinleyin bence de sevilesi insanlar bu Joubran zadeler :D Yorumlarınız çok keyifli hepsi için ayrı ayrı çok teşekkürler :)
SilYazılar iyi olmasa yorum falan atmam. :) Teşekkürlük bir şey yok yani. Bu arada dinledim paylaştıklarınızı hatta tekrar dinliyorum şuanda insanı tost makinesine atılmış kaşar peyniri gibi yumuşacık bırakıyor. :) Sakinleştirici gibi bir nevi.
Silİlk kez birinin tost makinasındaki kaşara atıfta bulunmasına sebebiyet veriyorum gururluyum!! :P
Sil