12 Mayıs 2016 Perşembe

İlk Randevunun Ardından 1 : Evlat Olsa Sevilmezdi....

Sapyoseksüelmişim ben.. Zekanın tahrik ettiklerinden yani.. Bu hikaye sapyoseksüellikte jübile yapabilitemin ilk sinyali kanımca..

Şuana dek zekasına ve algısına güvendiklerim "ambalaj"dan ibaret çıkmıştı ama bu hikaye benim adıma cidden travmatikti :)
Esas oğlan  inanılmaz yakışıklıydı... En prestijli üniversitelerden birinde  "research fellow" olmuş (araştırma ekibinin bir parçası yani) bir doçent. Kendisi hali hazırda çevresindeki tüm kadın cinsinin de  platonik aşkıdır misal buralarda ismi geçtiğinde ayılana gazoz bayılana da bildiğiniz limon veriyoruz o derece..

Arkadaşım "tanışmak ister misin" dediğinde "bildiğimiz İbo yanılmıyorum değil mi? Hani benim platonik" demiştim... "Evet official İbo" demişti..

Tam 17 dakika "göz makyajı"  yapmaya uğraştım... Elbisemi giydim, takılarımı taktım, en sevdiğim kokuyu sürdüm, restorana gittim.. Ya sonra?


1.88lik İbo (boy konusunda ırkçıyım kabul:) giriverdi kapıdan (evet önce ben gittim varın düşünün o kadar heyecanla gittim :( :) )

Boyu, tipi daha da önemlisi enerjisi harika! Tanıdığım en zarif adamlardan biri.. Elleri bile güzel yahu.. Peki sonra?

İlk randevuda yoo aslında tüm ilk tanışmalarda beni en çok geren şey "siyaset bilimi okudun demek" kısmıdır.. Çünkü erkek kadın farketmez herkesin şu anki siyasi konjonktürle ilgili söyleyeceği bir şey mutlaka vardır.. Hepsi dünyanın kurtuluşunu kendi fikrine endekslemiştir ve çözüm aslında o kadar basittir ki, siyasiler bunu nasıl görmemektedir?

Tamam sizler bunu konuşmaya açsınız da ben o kadar sıkıldım ki bu sohbetten... Hayır zaten o kadar okudum, yazdım da bulamadım ne demek demokrasi nasıl olmalı ideal devlet düzeni.. Hani benden sonrakiler de mütabakata varır mı şaibeli...

Hayatımdaki en kasvetli yemeği yediğimi söylesem... Önce, sanki kendisi bulmuş gibi bir kavram tanımladı bana (dostum onu Platon bulalı epey oldu ya.. Yo hayır kedim değil düşünür olan). Tabi ama senin de aklına gelmişti değil mi? Halihazırda yaptılar onu üzgünüm çeşm-i siyahım... O konuştukça aklıma aşağıdaki video geldi :)))



Sonra sosyolojik tahlil yaptı bana.. Hayır bir de o kadar hevesle ve hiç duyulmadık şeyler söyler gibi söylüyor ki.. Bozamadım, gülemedim,  mideme kramp girdi.. Ben ki gülen insanım.. Yerli yersiz...

 Ne ara tek partili döneme gittik de ne ara Amerika'nın zeytinyağı tüketimini azaltmak için türkücülerimize söylettiği "zeytin yağlı yiyemem amağnnn basma da fistan giyemem amağnn" türküsüne geldik ve ne ara Donald Trump'ın olası başkanlığının Türkiye'ye yansımasını gördük hiç bilmiyorum..  Ay bak canım sarma istedi iyi mi?...

Sayende asla zeytin yağı tüketmeyeceğim ve Trump'tan ümitliyim yoksa biz insanlığın sonunu getiremeyeceğiz baksana sohbete ya! Ben şu şarkıyla gittim



Ve bu şarkıyla döndüm



Ruh halimdeki zedelenme yeterince görünür sanırım :)


Bildiğim tek şey 17 dakika verip takma kirpik etkisi oluşturduğum kirpiklerime bir kere bile "ne hoş" demediği.. Farketti mi ona bile emin değilim..

Onu da geçtim köprüde intihar etmeye gitmiş ama kameraları görünce tüm meramımı anlatayım etkisiyle o hiç durmayan çenesine ne diyeyim? Ya da hava atayım diye kullandığı yabancı sözcüklere?

Sinirden getirdiği çiçeği yememe ramak vardı ki, gözüme menü ilişti "bir sufle alabilir miyim?"

"Tabi efendim başka bir arzunuz?"

"Ah bir de mümkünse karşısındaki kızı etkilemek için değil de sadece sohbet için konuşan daha az ciddi bir erkek lütfen"

Ben ki börek, poğaça, hamur kızartması insanıyım.. Oturdum tatlı yedim ya la! Bir buluşmada tatlı yiyorsam inanılmaz çaresiz kalmışım demektir.. Öyle ki, acı çekiyorum ve çektiğim acının enazından yön değiştirmesini istiyorumdur :))) Bir gün buluşabileceğim olası kısmetlerim, lütfen tatlı yedirmeyin bana :)))  Oldu ki, yiyorum "haydi kalkalım" deyin onurlu bir çıkış yapın ;)))

Neden sonra eve dönüş yolunda kendimi sorguladım da sorguladım.. "Ben ne zaman bu kadar ciddi kız" imajı çizmiştim?

Atam Korkut Sevcan'ı danişment eyledim "Dilek sosyal medya profillerin arızalı, çok ciddi meseleler paylaşıyorsun, bir de tabi çok konuşuyorsun" dedi bana.. "Hal böyle olunca sohbetten ağır beklentilerin olur diye düşünüyor seni tanımayanlar.. Ciddi argümanlarla geliyorlar işte"


"Tamam da Sevo Siyaset Meydanı'na bağlamak için sebep arıyormuş İbo zaten.. Hem bebekli köpekli paylaşımlar da yapıyorum artık"

"Tamam da Lady Di paylaştığın bebekler bile etnik bebekler vay efendim Çerkes bebeği, Çerkes çocuğu Çerkes kızı... Böyle  hep bir subliminal siyasi mesajlar hep bi multiculturist yaklaşım hep bi mikro milliyetçilik var sende.. Okuduğun bölüm yani sızmış artık hayatına"

"Yapma be Sevo durum o kadar ciddi mi?"

"Canım hani onu geçtim geçen sana yorum yapan bir arkadaşına kullandığı kelime için etmediğin geyik kalmadı.. Hayır eğer o çocuk hayatının pişmanlığını o ingilizce kelimeyi senin bağlantında kullanarak yaşamadıysa ben de Sevcan değilim.. Travma sebebisin be bacım "

"Bırak o alınganı ya. Kendi espri yapınca bir şey olmuyor da"...


"Bir erkek için şaka ve onurunun kırılması arasındaki çizgi o kadar incedir ki.. İşine nasıl gelirse öyledir anlayacağın.. Yani bilemezsin.. Az konuş bence ne bileyim içinden gül gerekirse"...

Bir gün öğreneceğim erillere politik davranmayı! Ama o gün bugün de değildi... Özetle bu da gol değildi.. Önümüzdeki maçlar diyorum.. Onlara bakacağım.. :)))


Bu şarkıyı da iyi ki getirdi aklıma hadi dinleyelim mi madem?

Not: Yorumlarım bir müddet kapalı. Saçma sapan  geçen bir ilk randevunuz var mı? Varsa yazın ben de onları blogda yazayım ne dersiniz? :)))  Mail adresim dilekce54@outlook.com 





Hiç yorum yok: