12 Eylül 2015 Cumartesi

Büyümek Sancısı...





Bu aralar çokça andığım tek şey çocukluğum... Kocaman anne gülümsemesi, mis yemek kokuları, balkondan bahçede güneşlenen kediye yapılan cilveler, soba üstünde çay, haylaz arkadaşlar ve bir tutam da kardeş sevgisi..


Büyüyüp "koca kız" olmakla ilgili iyi anılarım yok ne yazık ki.. Hele şu dönem gün geçmiyor ki kalbim bir parça daha kırılmasın.. Biraz daha kahrolmayayım bir şeylere ve biraz daha tahammül gücüm zorlanmasın...

Sığınak saydığım her insanda mı yanılırım? Her biri mi alıp da gider bir parçamı? Ve her hayal kırıklığından sonra biraz daha mı ıssız kalır sol yanım...

Şimdi kalk hayatından eksilttiklerinin yerine yenilerini koy.. Yeniden düzen kur.. Yeni alışmalara gebelik sancısı çek..

Hepsi de bir miktar göz yaşı eşliğinde tüm ölü anıların defninin akabinde yeniden canlanmaya bırak kendini..

Ve işin en ağır kısmı da "hiç vazgeçme güvenmekten" hem de her seferinde daha şiddetli kırılacağın yerler gözünün içine içine bakarken...

İçimdeki acıyı tam istediğim gibi anlatamıyorum size.. Sanki tarifi yok.. Sanki bu acıyı ben icat etmişim gibi ağır, kasvetli, sancılı ve ıssız...

Cumartesi Ayşegül Abla "Ben Zeynep'i almaya gidiyorum ardından da avmye uğrayacağım işin yoksa gel" dediğinde atlaya zıplaya gitmemin tek sebebi bir sitede denk geldiğim bir kalem kutu almaktı inanır mısınız? Peki neden? Çocukluğumun en latif anılarından biridir çünkü tatlı, Küçük Prens...

Eşofmanlarla bütünleşmiş bir yandan da Platon'la bakıştığım esnada (Devlet'i okuyorum inanılmaz ağır ve uykulu bir okuma oluyor benim adıma) birden enerji takviyesi almış gibi zıpladım "evet evet gelirim ben de bir yere uğrayacaktım. Şey aslında ben de çocukluğuma uğrayacaktım!"...

Ayşegül Ablanın tatlı jestiyle bana hediye ettiği kalem kutunun arkasında yazan küçük replik tam da hayatımın son dönem özetiydi,



"It is the time you have wasted for your rose that makes your rose so important"....


"Gülün İçin Harcadığın Zamandır Onu Bu Kadar Özel Yapan" ...

Bu yazıyı bir şekilde denk gelip okuyan herkesin hayatında "harcadığı zamana değecek özel insanlar"la karşılaşması dileğiyle...



Küçük Prens, küçük bir kalem kutusu, çocukluktan kocaman bir parça..

Ben de sığsam ya şu kalem kutusuna.. Kıvrılıp uyusam annem fermuarını üstüme kapatırken..

En azından başkalarının evlatları, ana babalarının sol yanlarına gömülüp, ebedi uykularda yeniden can bulurken yaşamanın hicabını ötelemiş olsam...

37 yorum:

  1. Yavrum tam bilgisayarı kapatmayı düşünürken o yolda sana rastladım.Kırgınlıkları o kadar gençken yaşıyorsunuz ki inan size kıyamıyorum.Devir harcama devri.Hele son üç cümlen beni kopardı.Sen çok candan bir evlatsın.Bir daha kırılmaman ve mutluluğun yüzündeki yansımalarıyla yazman dileklerimle.Ece ablan.Sevgiler canım.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ece Abla diye başlamak isterim izninizle. Ne yazık ki çok çok erken kırılıyoruz hem de pek tamiri mümkün olmayan anılardan.. Sebebine çok isyan etsem de ne yazık ki hızla değişen dünyada trend olan şeylerden biri değil artık "erdem" ve ne yazık ki biz işte tam da buradan tam da bu yüzden kırılıyoruz...

      Çok çok teşekkür ederim dilerim kimseler kırılmasın artık.... Çok sevgiler.

      Sil
  2. Canım dilek can dilek. .. bana da bir kalem kutusu gerek kıvrılıp içine uyumak için belki de o zaman daha mı kolay olur tahammül etmek yaşananlara ...?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Görmediğim şeye tahammüle de gerek kalmaz değil mi Güli'm?... Hiçbir şey yapamadığın zaman seyirci de kalmak istemiyorsun ortada dönenlere...

      Sil
    2. Çok acıtıyor çok algım yetmiyor algilamama o zaman daha bi çok acıyor insanın içi :(

      Sil
    3. Algımızın sınırlarının çok çok ötesinde bence bazı şeyler.. Hele de senin benim gibi insanlar söz konusuysa...

      Sil
  3. "Dürüst insanlar her zaman çocuk kalabilen insanlardır" diye bir caps'e rastlamıştım geçen gün bir yerlerde. Bu yazını görünce aklıma ilk gelen şey o oldu nedense :) Küçük prens hepimizin kahramanı :) ben de geçen gün en 34 halimle gittim ingilizcesini aldım evdeki Türkçesinin yanına koydum :) Belli bi zaman sonra kendinle daha çok ilgileniyosun, sana kötü gelen şeylerden uzak durmayı sana iyi gelen şeylerle yakınlaşmayı daha bilinçli yapıyosun ve etrafındaki sahtelikler eskisi kadar acıtmıyor, belki alışıyorsun belki de önemsememeyi öğreniyorsun. Her ne oluyorsa güzel oluyor işte :) dileğine de bayıldım...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Dilerim benim içim de geçerlidir bunca hengamenin arasında dürüst kalabilmişimdir... Ah evet onu sevmeyenini hiç görmedim ben de. İyi yapmışsın ben de farklı basımlarını biriktirmeyi seviyorum :)

      Evet evet bir müddet sonra hiç şaşırmıyorsun başına gelenlere ki bu da en güzel yanı büyümenin ve tek güzel yanı galiba... Daha dirençli oluyorsun.

      Dilerim dileğim hepimiz adına kabul olsun ;)

      Sil
  4. Herkezin iyi insanlarla tanışma dilegiyle ...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Dilerim herkes hakettiği iyilikteki insanlarla karşılaşsın...

      Sil
  5. Seni ne bu kadar kırdı cancağızım?
    Güvendiğin dağlara karlar yağınca ki yaşadığın o hissiyatı anlayabiliyorum.Tam olarak tarifsiz ve durdurulamaz bir acı..Hele ki yeni kişilerle o boşlukları dolduracağını düşünüp bir de onlara tekrardan alışıp tekrardan güveneceğini düşündükçe bu acı daha da katlanılamaz hal alıyor.Alışkanlıklarımız bağımlılığımız oluyor demek ki..İnşallah hayatımızın geri kalanında bir şeye o kadar da bağlanmamız gerektiğini öğreniriz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Beni üzen tek bir şey yok yazık ki "şu" ya da "bu" diye gösterebileceğim... O kadar çok şey üst üste geldi ki.. Hepimizi ortak üzen gündem mesela şu an içinde bulunduğum ruh halinde en büyük etken...

      Hayal kırıklıklarımı seviyorum aslında tekrar aynı yerden kırılmamı engelliyorlar.. Şükür bağlanmamayı çok önce öğrendim o yüzden de eksileni hiç aramadığımı farkettim. Dilerim tüm acı çekenlere olsun darısı :)

      Sil
  6. Şu dünyada iyisiyle kötüsüyle her şey insanlar için, düşe kalka yol alıyoruz. Bugün var olan bir anda yok olabiliyor, ya da hayat güzel süprizler yapıyor bazen. Güzel şeyleri düşünmeye çalışıp geleceğe dair umutlu olmak elimizde. Ya da ne bileyim umutlarla kendimizi kandırmak elimizde diyeyim diğer şekliyle... Buradan haberin olmadığını varsayarak ve seveceğini düşünerek bir haber vereyim Eylül ayının son haftasında sinemalarda Küçük Prens oynayacak... Çocukluğa bir köprü... Sevgiler...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben artık güzel şeyler düşünerek umutlarımı da hayal kırıklığına uğratmak istemiyorum...

      Yaaa haberim olmaz mı?! Takipteyim sosyal medya sayfalarını hatta bu kalem kutusunu da onun yüzü suyu hürmetine buldum diye düşünüyorum malum bizim prens şu aralar pek popüler :D

      Sil
  7. Hoşgeldiniz. Takibe alacağım sizi çok sevgiler :)

    YanıtlaSil
  8. Nasıl da güzel ifade etmişsiniz. Son zamanlarda benide iyiden iyiye çocukluğumu özlediğimi düşünürüm. Geçmişe gider, kendimi gülümserken bulurum.
    Duygularınıza sağlık
    Sevgiler

    YanıtlaSil
  9. Büyüyüp tüm yükler omzumuza yüklenince kaçmak isteriz çocukluğumuza insanlar bizi en güvendiğimiz yerlerden kırdıkca ama hayat bu en büyük acıları küçük bi kalem kutusuna bakarakta unuttura biliyo :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çocukluktan gelen bir anı, bir "anı" olsun unutturabiliyor neyse ki. Ne mutlu bize :)

      Sil
  10. Kalem kutusu, renkli kokulu silgiler, soba üzerinde pişen mis kokulu kestaneler, yediğim horoz şekerlerin tadı, annemin sıcacık kucağı, babamın hiç gitmeyecekmiş hep yanımda kalacakmış gibi duran sarsılmaz varlığı, düştüğümde sanki dünyanın bütün yükü-yorgunluğu oymuş gibi kanayan dizim, küçücük bir parça çikolata verildiğinde o anlatılamaz dünya kadar büyük mutluluk, misket oynarken yendiğim erkek çocuklar karşısındaki yenilmezliğim, varlıklarını hala ta içimde hissettiğim anneannem ve dedem...
    Çok özledim ben de çooookkk...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yapay Zeka diye bir film vardı robot bir çocuk alıyorlardı eve kendi oğulları türlü pisliğiyle çocuğu evden uzaklaştırmıştı... Çocuğu bir ormana bırakırken çocuk annesinden bir tutam saç almıştı ve filmin sonlarında o saçla zamanda yolculuk yapıp annesiyle bir gün geçirmişti.. Hıçkıra hıçkıra ağlamak suretiyle izlediğim enfes bir filmdi... Öyle bir imkanım olsa ve sadece 24 saatliğine çocukluğuma dönebilsem.... Televizyonda Manuela elimde oyuncak bebeklerim ayağımda yün çorabım ve mis gibi yemek kokuları tüm kardeşler hep birlikteyiz akşam olunca oyun oynayacağız abimle.....

      Sil
  11. Yine beni benden aldın... Bir yazıya bu kadar duyguyu bir arada nasıl sığdırabiliyorsun, harika bir yetenek bu...
    Çocukluğumuz... Ah... Ben de senin gibi dönerim zaman zaman. Benzersiz özlerim ya...
    Geçmişi hakkını vererek hatırlayan ve yaşayan bir burç bizimkisi. Bunun kıymetini bilirim genelde ama en çok da bizim içimiz acır, gözlerimiz dolar. Yükünü de en çok biz taşırız. Sürekli unutarak mutlu olabilenlerin aksine, unutmayan mutsuzlarız bazen.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Canım benim okuyucumun idrak kapasitesiyle alakalı bu aslında.. O kadar güzel o kadar kaliteli insanlar okuyor ki yazılarımı bence zaman zaman az bile kalıyor yazılar..

      Hem de ne benzersiz özlemdir o Kahve'm... Gerçekten çok güzel bir burcuz tüm bu zorluklarına rağmen seviyorum. Bize verdiği en büyük değerler empati yeteneği ve merhamet.. Bir de unutmamak.. Bazen lanetse de zaman zaman haklıyla haksızı da unutmamamız çok güzel oluyor adil olabiliyoruz böylece...

      Sil
    2. Günaydın Dilek kızım.Burcunu yazarmısın rica etsem.Sanki bir tahminim var gibi,ama yine de yazarsan sevinirim.Sevgilerimle.Ece ablan:)

      Sil
    3. Ece Abla Merhaba,

      Elbette yazarım :) Ben balık burcuyum. Siz ne tahmin etmiştiniz?

      Sil
    4. Aynen öyle tahmin etmiştim.Torunum da Balık Burcu.Sevgiler canım.:)

      Sil
    5. Ne güzel burçdaşımmış :D Benden de kocaman sevgiler Ece Ablama :)

      Sil
  12. Günaydın. Ben bu blogu bir gündür inceliyorum. Yazıların çok samimi, bayıldım. Altına yapılan yorumlar yazılarından da samimi. Sankı akrabalarınla konuşuyosun gibi. Nasıl bu kadar samimi oldunuz? Ben kendimi blogumda yapayalnız hissederken siz bunca samimiyeti nasıl sağladınız? İmrendim valla.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba Hayal,

      Çok teşekkür ederim yorumun için :) İlk kez böyle bir yorumla karşılaşıyorum ne diyeceğimi pek bilemedim açıkçası.. Somut bir şey gösterip "şu" ya da "bu" sebepten diyemiyorum ne yazık ki..

      Blogumu senin gibi inceleyip beni kendine yakın gören arkadaşlarım takibe aldılar aynı şekilde ben de onların bloglarını onları çok yakın gördüğüm için takibe aldım. Takipleştiğim, yorumlaştığım her arkadaşıma ayrı kıymet veriyorum ve çok şanslıyım bir şekilde onlarla denk geldiğim için.

      Sana sadece takip ettiğin bloglarla iletişim halinde kalmanı söyleyebilirim muhakkak uğra yazılanlara ve değerlendirmeni yap.

      Tekrar teşekkür ediyorum. Dilerim en kısa zamanda dilediğin gibi bir blog çevren olsun :)

      Sil
    2. Çok çok teşekkür ederim önerin için :) Zaman ayırıp böyle uzun bi cevap yazmana da çok sevindim.

      Sil
    3. Rica ederim her zaman buradayım bir sorun olduğunda :) Diliyorum faydası olur. Blogger'a hoşgeldin nice yazıların olsun :) Ben de bloguna mini bir ziyarette bulundum artık takipteyim :)

      Sil
    4. Teşekkür ederim :) İlham kaynağım oldun :D Kendi blogumda bu samimi ortamı sağlayamayacaksam da artık hangi blogda olduğunu biliyorum bu sıcak ortamın :)

      Sil
    5. Ayyy tatlılığa bak! Her zaman gel biz bizeyiz zaten ;) Ama inanıyorum ki senin bu tatlılığınla benden daha samimi havası olan bir blogun olacak :D

      Sil
    6. O senin tatlılığın :) Tabiki de, artık hep burdayım :)

      Sil
  13. Sayfana şimdi ulaştık çok etkilendik.
    Bize de bekliyoruz :)
    http://kardeskardeseblog.blogspot.com.tr/

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hoşgeldiniz. Çok teşekkürler. Elbette gelirim :)

      Sil

"Güzel yazı, emeğinize sağlık, benim sitem de şu ben de beklerim, bu bir otomatik yorumdur" tarzı sadece yorum yapmış olmak ve link bırakmak amacıyla yapılan yorumlar yayınlanmayacaktır. Alakanıza teşekkürler :)