16 Mayıs 2017 Salı

Babama: 16.5.2017

5 gün olmuş sen yoksun.. Mahmut Hocaya durumu anlatmama rağmen yine de bugün sınava gitmek için evden çıktım ilk kez. Her gün geçtiğim yolları ilk kez görür gibiydim. İnsan acı çekerken bakış açısı değişiyor. Yani en azından bu insanda öyle. Çok değişikti sanki ekrandan izler gibi işte o yolları yürüyen benim ayaklarım değilmiş gibi.

Ercan gördü beni ilk "ben dün Cem'den bir şey duydum ama" dedi. Çok şaşırmış. Arayayım demiş Cem de "yarın sınavda görürsün abi" demiş ona. Şimdi ben bu Cem'in suratına bi güzel ağladım ilk gün bi korkmuş bi korkmuş. Mesaj attı bana "ağlayan kadınlara dayanamıyorum da ben o yüzden arayamadım ama bir şeye ihtiyacın olursa n'olur çekinme söyle" diye. Teşekkür ederim Cem.


Sonra Eray  geldi o da çok şaşırmış. Köksal Hoca geçti önümüzden "nasılsın" dedi daha iyi olacağımı söyledim. Seni kaybettiğimizi söyledim. Ne diyeceğini şaşırdı. O da şaşırdı yani özetle. Herkes çok şaşkın baba.

 Babamı kaybettim dediğimde insanların yüzünde garip bir ifade  beliriyor. Sanki babamı onlar öldürmüş gibi mi desem yoksa sanki kendi babalarının yaşamasına  sevindiklerine mi utanıyorlar desem..

En son Hamza geldi o zaten sabah konuştuğumuzda şaşırmıştı öğleden sonra bi daha şaşırmadı yani. Babasını anlattı en son gününü, nasıl vefat ettiğini, ölmeden son saatlerinde neler yaptığını ve neler dediğini...




Sınav mı? Onu da beceremedim be baba. Kafamı toplayıp oraya iki satır yazamadım sosyal bütünleşmeyi vay efendim türlerini vay efendim Osmanlı'dan günümüze değişimi yok efendim bilmem nesini.. Hani bu kadar da basit sormuş hoca. Verdim kağıdı Elif Hoca "bitti mi" dedi "yok" dedim "kafamı toplayamıyorum ki" gülümsedi. "Ben zaten anlattım Mahmut Hocaya durumu" dedim beni tembel sanmasın diye... Yaftalar ne önemli şu hayatta. Acı çekerken bile yaftalardan korkuyor insan Mehmet Çavuş...

Gerçi acı çekerken gıybete de basıyor insanın kafası. Az önce bi kız gördüm bi tanıdık işte ay baba çok utandım ama o an içimden şu geçti "bu kaknem de mi gitmiş oraya? Allahım çirkin şansı ver" Töbe töbe töbe şu akıl nasıl çalışıyor...

Sonra dönüyordum yolda bir arabadan gelen ses dizlerimin boşalmasını sağladı... Nilüfer söylüyordu;


"Sensiz yıllarda

Yaşadım sanma

Sensiz yıllarda

Unutmadım seni..."

Ne güzel susmuştum. Bu şarkı nereden çıktı!!!

Önümde sensiz kocaman yıllar mı var baba?

Şimdi yani sen müstakbel eş adayımla tanışamayacak ve doğması muhtemel oğullarım Mehmet ve Nartan'ı göremeyecek misin? Eee ama bak büyüğe senin adını veriyoruz.  Yani şimdi sen beni yeni iş yerimde ziyarete gelmeyecek misin? Bana kalem ve kağıtlık almıştın hani onları masama ne kadar onurlanarak koyduğumu göremeyecek misin? Birlikte sevinmeyecek miyiz maaşıma? Çay ikram edemeyecek miyim ben sana? Eee belki soda içerdin. Bahçeye yaptırmaya başladığımız kamelyada birlikte oturamayacağız yani öyle mi? Hem de yaz gelmişken!

Bana kimse balkona koyduğum kuş evlerine ekmek kırıntılarını babam koyamayacağı için haykırarak ağlayacağımı söylememişti....


Hiç yorum yok: