13 Temmuz 2015 Pazartesi

Garip Düğün Diyalogları....

Dün tesadüfen sevgili  Berkay'ın blogunda rastladım bu tarz bir diyaloğa ve üstüne öyle bir olay oldu ki. Ben de kendi diyaloğumu yazayım dedim :)




+ Beyefendi iyi misiniz?



- İyiyim teşekkürler siz nasılsınız? 



+ Hatırınızı sormak değildi amaç. Yani neyse. Ben gayet iyiyim de renginiz atmış. Avlanmak üzere olan geyik gibi bakıyordunuz. Ölü balık gibiydi gözleriniz.



- Şairane de olsa espri anlayışınız ne kadar itici.

+ İngiliz hayranlığım var. Soğuk esprilerimin menşei ondandır.



- Menşei? O ne demek bilemedim de neyse.. Adım Serkan sizinki? 

+ Yaşınız bu kelimeyi bilmeye müsait gibi sanki.. Didem ben. 

- Gelinin adaşısınız bu sarkastik konuşmalarınızla huydaşınız da ne hoş rastlantı.. Akrabalığınız da var mı? İnanılmaz benziyorsunuz... Sanki 10 yaş genç hali gibi.. Ona da hep "keşke seni 10 yıl önce her şeyin başladığı o zaman tanısaydım" derdim. Sahi siz kimin davetlisisiniz? Kız tarafı erkek tarafı?

+ Paralel evrenler... Belki onlardır tüm sorularınızın muhatabı? 10 yıl önceki Didem'sem 10 yıl sonramın kulağına fısıldamak suretiyle çemkirmeyi isterdim.. 10 yılda bu kadar durağan yaşamamın tek ödülü bu gece bu çocukla evleniyor olmam olur sanırım.. Neyse soruya geleyim, taraf seçmiyorum ben sorumluluğu büyük. Kızla küssen oğlanın velayetini alıp gidiyor. Oğlanla küssen tam tersi.. Ortaya oynuyorum ben kim üstüne alınırsa yani. Siz?

- Ben bu hikayenin bertarafıyım..

+ Nasıl?

- Gelini tanırdım eskiden.

+ Dım? Didem ölmedi bildiğim kadarıyla..

- Şimdilerde tanıyamıyorum. Gerçi onun suçu yok ben artık kendimi de tanıyamıyorum.

+ Anladım

- Ne kadar anlayışlısınız?

+ ?

-....



+ Düğüne niye geldiniz?

- Tam 5yüz kere "ben evleniyorum bence artık beni unut" diye beni kandırdı da. Bu kez gerçek olup olmadığını öğrenmek için geldim.. Görmeden inanamazdım.. Yalancı çoban yani..


+ Üstüme vazife değil ama soracağım. Zaten bu açıklamayla girildiği an sormasam da sormuş kadar olduğumu tahmin ediyorum. Neyse. Size beş100 kere aynı yalanı söylemek zorunda kaldıysa siz, bu kıza bir kazık atmış olabilir misiniz?

- Kısmen?

+ Kısmen kazık nasıl olur ki?

- Kısım kısım acıtır kısım kısım acıtmaz..

+ Peki ne oldu?

- Umut verdim. İstediğim şekilde düşünmesini sağladım. İş ciddiye binince de kaçtım...






+ Allahından bul! Yezid! Umarım bu cidden 10 yıl sonraki ben değildir!

- Buldum..

+ Ne buldun?

-... Boncuk buldum! Ne bulacağım belamı buldum...

+ Peki niye kaçtın sıfatsız? Bu kıza o kadar umut verip niye kaçtın adi?

- Bu kadar öfkelenmenize gerek yok. Herkes birbirine kazık atmaz mı? Siz hiç kazık atmadınız mı? Ya da yemediniz mi? Eski karıma döndüm..

+ Kadın dayanışması diyelim. Ya da aşırı empatik "ruh haleti".. Oha! Ulan ne mezhebi geniş adammışsın! Bunun bir kısmı değil resmen yekünü kazık! Şimdi de kalktın utanmadan kızın düğününe mi geldin? "Yüreğine oturmadı mı"?

- Yüreğim yok ki benim.. Ben kararlarımı mantıkla alırım ama o da cesaret sağlamaz... Özetle yüreksizim ben..

+ Peki buradasın. Seni görmedi mi? Bir şey demedi mi?

- Onun bu huyunu seviyorum zaten.. İstediğiniz zaman hayatına farklı şekillerde dahil olabilirsiniz.. Genelde gülümseyerek karşılar..Çektirdiğiniz her şeyi unutmuş gibi.. Sevilmeyecek huy mu? Böylesini annesi yapmıyor insana trip atmadan.. Gerçi keşke bu kez bir tepki verseydi.. Acıtmadı diyemem...

+ Şimdi ona da müstehak diyeceğim ama.. Damat da hoş çocukmuş ne hissediyorsun peki?

- Henüz adlandıramadım bu hissi. Zamanla tekrar denk gelirsek ancak o zaman sana tanımlayabileceğim bir şey.. Benden daha nefret etmen için bir sebep daha vereyim. Bundan bir yıl önce tam da bu zamanlarda bir arkadaşımla tanıştıracaktım onu. Yakışıklı bir adamdı o da.. Oldukça karizmatik.. Birbirlerine ne kadar uyduklarını o zaman gelinle yaptığım bir konuşma esnasında farkettim...

+ Ben alacakaranlık kuşağına mı düştüm? Sizin ne çapsız bir ilişkiniz var?! Sen arkadaşınla tanıştıracaktın o da kabul edecek miydi?

- Öyle sanıyorum. Ben onu tam anlamıyla hiç anlamadım zaten. Hatta ara ara espri yapardı genelini anlamaz sorardım " ben anlamadım ki ne dedin yani?" diye.. Toplamda 1 yıl kadar ilişkimiz oldu. O da "beni bir sen anladın. Sen de yanlış anladın" mottosunun üzerine kuruluydu...

+ Tamam ya derinliği geç. Felsefenin bu kadar yakışmadığı bir adamı da ilk kez görüyorum. Peki ne oldu? Tanıştırdın mı? 

- O da öyle derdi.. Yakışmasa da arada "ya tutarsa" diye yapıyorum... Hayır korktum. Ben artık uzatmaları oynuyordum zira "tamam tanıştır bizi" dediği an o kadar korktum ki.. Belki evlenirler diye düşündüm.. Ama ben onu kimseyle tanıştırmazsam belki bu kaçınılmaz sonu elerim diye düşündüm..Onu beynimde kurduğum tuzağa düşürürüm sandım. Aslında benim düştüğüm tuzağa.. O an kafamdan o kadar çok ihtimal geçti ki.. 

+ Peki vazgeçtiğini nasıl söyledin ona?

- Tamam dediği an "yav he he" dedim sonra bir senaryo döşedim "bizimkinin görüştüğü biri varmış seni yedeklere dahi yazamadı ect ect"..

+ Ne pislik adamışsın.... Belki de çok mutlu olurlardı. Ona bir iyilik borcun yok muydu sence de?

- Dedim ya, korktum!!!..

+ O zaman sana geçmiş olsun. "Korkunun ecele faydası yok"u test edip onaylamışsın.. Her halükarda korktuğun başına gelmiş sanki?

- Sanki.. Artık konuşmasak mı? Konuştukça o his tanımlanabilir şekilde ağırlaşıyor... Benimle dans eder misin?

+Suratına tükürmek isterken mi? Etik olmazdı sanki..

- Anladım.

+ Çok anlayışlısınız..

-?

+ Neyse...

-  Peki o zaman görüşürüz.

+ Tekrar? Nerede?

-  Alışkanlık işte. Buarada seni tanıyor muyum?

+.....................................................

- Nasıl yani? Ama az önce...  Pardon bakar mısınız? Az önce burada tam şu sandalyede bir genç kadın oturuyordu. Bir an kafamı çevirdim gitmiş.

? Nasıl biriydi?

- Klasik bir tipti. Siyah uzun saçlı, saçlarının uçlarında kahverengi gölgeler var, yana ayırdığı kahkülleri ve kocaman gülümsemesinin altında oldukça düzgün dişleri olan.. Konuşması biraz aşağılar gibiydi.. Çok bilmişdi biraz da.. Yani tam yanımdaydı işte.. Burada oturuyordu. Sohbet ettim az önce..

? Burası şahitlere ayrılan bölüm. Herkes epey önce ayrıldı. Siz bu kısma nasıl geldiniz bilmem fakat hiç kadın şahit yoktu ki... Bahsettiğiniz gibi bir kadın da gelmedi buraya.. En azından ben görmedim. Üzgünüm. Karıştırmış olabilir misiniz?

- Mış gibi mi yani? Kurdum mu hepsini? Dejavu mu ya da?

? Kimbilir belki...

- Öyle ya artık kimbilir... 






23 yorum:

  1. insanın kendi hikayesine denk düşen bir şeyi görünce, kalbinde tuhaf bir pıtırtı başlıyor. bayadır bu pıtırtıyı hissetmemiştim. şıp diye dökülüverse içimizdekiler Didem gibi. Didem benim aklımdan tuttuğum bir imge gibi. Böyle ayakları nasıl sağlam basıyor. Sesini duyuyorum resmen.
    Çok çok teşekkür bu diyaloğa bizi konuk ettiğin için.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne güzel bir yorum bu. Ne kadar mutlu oldum. Hayal kırıklığının kursağa taktığı bir heves var.. O hevesin hissi hepimizde ortak işte.. Farklı farklı hikayelerin son durağı hep güven duygusunun doğurduğu pişmanlık..

      Ben teşekkür ederim ortak olup değer kattığın için.

      Sil
    2. Ayaklarına baksaymış, terstir belki :P

      Sil
    3. Ya da yüreksizliği o gün de ağır basıp bir heyulayla yüzleşmiş ve vicdanına en azından bunu yapabildim demiştir...

      Sil
    4. Belki, kim bilir? ... :)

      Sil
    5. Ben yorumu yanlış yere yapıyormuşum, şimdi fark ettim :)

      Sil
    6. Sorun değil tüm yorum mecrası senindir :D Buarada benim davetsiz misafir senin yazını okumuş ama anlamamış :D Fakat senin replikleri bana aynen aktardı :D Bak fazladan okuyucu sağlıyorum kıymetimi bil her ne kadar senin üzerinden mesajlaşsak da :D

      Sil
  2. Okuken afakanlar bastı, o anı o kişiyle yaşamayı düşünemiyoum bile...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Düşünsene bir de gerçekte bu tarz hikayelere denk gelenleri..

      Sil
  3. Beyefendi sıfatını hak etmediği halde asaletime şükretmesi gereken Serkan Bey'e not: Exten next olmaz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Statüsü updateli friendi requestli canım onun. Halihazırda vardır alternatifleri bence düğüne meraktan gelmiş :D

      Sil
  4. İnsan karaktere tükürmek istiyormuş bazen ben bunu anladım ama. ahooy gerçeği olmasın bunun :O

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Karakteri çok önemli insanın.. Sadece kadın-erkek ilişkilerinde de değil üstelik.. Ve ne yazık ki gerçeği de var bunun....

      Sil
  5. Papucumun leydisinn exten next olmaz sahiden uymuş :D

    YanıtlaSil
  6. Evlendiğinden emin olmak için düğüne gelmiş..:) Gözümle görmeden inanmam...:)

    YanıtlaSil
  7. Çok yakın bir zamanda yerli bir film izledim. (Son 10 dakikadır filmin ve kitabının ismini hatırlamaya çalışıyorum) Filmin kahramanı evlenmeyi düşünmeyen kitap kurdu bir hatun...Finali ise bir düğünle yaptılar... Yazıyı okuyunca mekan olarak direk filmin o sahnesine zıpladım (ya da atladım). Yazıyı da filmdeki hatunun ses tonuyla okudum desem... :)
    Keyifli bir yazı olmuş, espriler hoşuma gitti ve ayrıca 'ses tonu' kelimelerini kullandığımda filmin ismi de aklıma geldi: Kocan Kadar Konuş.
    Sağlıcakla kalın.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim okuduğunuz ve yorumladığınız için. Üzerinden zaman geçince espriyle anlatılabilecek bir olay olması benim adıma sevindirici.. Yaşarken pek öyle olmasa da :) O filmi hala izleyemedim ama en kısa zamanda izleyeceğim umarım :)

      Sil
  8. Ne tatlı bi anlatımdı bu.:) Bloglarda ki öykülerden roman denemelerinden pek hoşlanmam ama sen yazsan okurum sanırım :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim! Nasıl sevindim akşam akşam :D Başımdan geçenlerin kendini okutması da ayrı keyif. Buralarda yenisin sanıyorum ve hoşgeldin diyorum keyif alacağını düşündüğüm bir yazı dizim var "Neden Evlenmedim" isimli. Boş bir vaktinde ona da bak belki gülümsetir yine. :)

      Sil
  9. çok iyi ya :) anlatımın da çok tatlı olmuş :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim. Çok sevindim beğendiğine :D

      Sil

"Güzel yazı, emeğinize sağlık, benim sitem de şu ben de beklerim, bu bir otomatik yorumdur" tarzı sadece yorum yapmış olmak ve link bırakmak amacıyla yapılan yorumlar yayınlanmayacaktır. Alakanıza teşekkürler :)