16 Ağustos 2015 Pazar

17/08/1999: Biz İyiyiz de Sen Nasılsın?

Bu yazı Burcu'ma, Dilşad'ımıza, İskender Iğdır'a ve 17 Ağustos 1999'da sesi duyulamayan tüm herkese adamıştır. Nurlar içinde uyuyun. Mekanınız cennet olsun... Biz iyiyiz. Biraz kırgın, biraz üzgün, çokça yıkık işte.. Siz? 



"Tamam yarın görüşürüz dostum. Kitaplarımı getirmeyi unutma bak :D" diyerek ayrılmıştık Burcu'yla 16 Ağustos 1999 akşam saat 6 sularında... Tenis kulübündeki komik günlerden biriydi... Geçen yılı bolca yad edip Dilşad'la Jülide'nin tıbbı kazanmasına sevinmiştik. "İstanbul'a kapağı atınca!" evlerinde kalacaktık kendi evimize çıkana dek...

O gün ayrılmadan önce canım Çark Cadde'mde tur atmıştık son kez.. Hava aşırı sıcak Burcu'mla cepleri kazıyıp son paraları da denkleştiriyoruz ki limonata içelim..  

"Dilek ben bir grand slam kazanınca çekip alacağım kızım bizi bu hayattan ne pis iş lan bozukluklar arıyoruz fakir gibi"

"Ya dostum öyle deme ya aşırı güzel kitaplar aldık! Hee ne diyeceğim Londra'ya gidince Syd'in evini de bulalım ya olmaz mı? Geçen okuduğumuz kitapta beni çok etkilemişti.."

"O evi sana alırım ben Dilek yeter ki iste!  Ama önce şu limonatayı içeydik iyiydi çok sıcak be kızım öleceğim sıcaktan!"..



Burcu'yla gözlerimizin her kesişmesi gülme sebebiydi.. Ya komik bir kıyafet ya çok tatlı bir kedi ya da ne bileyim ergen dimağımıza inanılmaz hoş gelen bir yakışıklı görmüşüzdür..  Ama gülmek için sebep de gerekmezdi hani bize.

.
Hayatta tanıdığım en güzel kızlardandı masmavi gözleri ve kumral teniyle Burcu.. İkimiz de bayılıyorduk kulübe gelmeye ve ikimiz de ileride bir gün raketleri duvara asmayı hiç düşünmedik zira gidilecek Wimbledon'lar, Paris Open'lar vardı.. Hayır şahane oynamasak da fena da değildik. Özellikle de Burcu. Hocalar da ben de çok inanırdık ona..







Pestil gibi kendimi yatağa atıp yarının planlamasını yapıp saat 11'de de uykuya teslim diğer aleme geçmişim.. Sonra niyeyse içim sıkılıp saat 2'de diğer alemle bağımı koparıp asıl aleme döndüm birden.. Huzursuzca uyandığımı anımsarım.. Gökyüzündeki berbat rengiyse şu yaşım olmuş hiç unutmadım...

Birden evin beşik gibi sallanmasıyla, ilk kez göğün değil yerin gürlediğine şahit olmuştum! Yer mi gürlüyordu ben mi kafayı yemiştim?. Yer gürlüyordu hayret! Deprem olsa gerekti bu zira coğrafya kitaplarındaki tanımlara birebir uymaktaydı emareler.. Hiç deprem görmemiştim oysa ben ve yer öyle bir gürlüyordu öyle bir gürlüyordu ki sanırsınız dibinden yeni bir şehir çıkacak.. Öyle olmadı aslen bizim şehir o gece yerin dibine geçmişti saniyeler içinde!...


Babam ve annemin yanına nasıl gittiğimi anımsamıyorum ya da o geceyi ya da ertesi günü.. Anımsadığım tek şey bir daha o eve hiç giremediğim.. Taşındık.. Çocukluğumun son kalesi de böylelikle düşmüş oldu içinde hayallerimle... 


Hatırladığım şeylerden biri de Burcu'yu o koca mavi gözlerini ve gülümsemesini bir daha hiç göremedim.. Dilşad'ların evini ise haberlerden hatırlıyorum.. Çok değil bir hafta önce oradaydık hepimiz... Bu gün 16 yıl oldu dostlarımın gözlerine toprak dolalı, biz şehrin gençliğinin umutlarını da sevdikleriyle beraber toprağa vereli ve yaşlısıyla genciyle bir yığın insanın dimağındaki en büyük travma kopalı..



Düşünün bir gece ailenize ve sevdiklerinize iyi geceler deyip yatıyorsunuz.. Ertesi gün eviniz başınıza geçmiş halde "leşlerinizden" mezara koyacak ölü arıyorsunuz şehircek.. Bazıları hiç bulunamazken bulan "enazından mezarı olacak"ın absürd sevincini yaşıyor.. Özetle bir Marmara Bölgesi olarak kafayı yemişliğimizi tescilledik o yaz.. Ölüsüne sevinmek.. Ölesiye sevinmek..

Yapılan planlar, kurulan hayaller bir inzibat karalığında kara renkle terkediyor sizi.. Her şeye sil baştan..





Her yıl bu zamanlar inanılmaz dengesiz ve kırılganlaşıyorum ister istemez.. Nasıl olmayayım ki? Bir depremle ülkede resmi kayıtlara göre 17 bin 480 kişi ölmüş.. Terörün yıllara yayarak başardığını deprem 3 dakikada halletti..

"Ne b.ktan iş abi! Kumlar kaleler yapmışsınız madem içine de perileri oturtsanız ya! Masal mı lan bu o köpek bağlasan durmaz evlere insan istiflediniz! Abi nasıl kıydınız bize" diyemiyorsunuz misal.. Birçok müteahittin de o depremde hakkına kavuştuğunu ve birçoğunun da Hitler'in altınları misali sırra kadem bastığını düşünürseniz..




Ne hikayeler vardır hepinizim hafızasında yeniden anlatmaya mecal olmayan ama zaten buna hiç de gerek olmayıp unutulmayan... İşte o hikayelerden arda kalanım ben.. Dilşad'ımız doktor olamadı, Burcu'msa Londra'yı hiç göremedi ve ben de Hakan abime ve Burcu'ma verdiğim sözü hiç tutamadım.. Raketlerimi yatağımın altına koyup da posterlerimi sökeli, hayallerimi de defnedeli 16. yıl bugün.. Aynı korkuyla ek kontenjanla kazandığım bölümün kağıdını yırtıp "anne ben üniversiteyi kazanamamışım" diyeli bir 16 yıl yine.. Yıldız'da okuyup fotoğrafçı olacaktım.. Gidersem İstanbul da yıkılır da bu kez anıları sepet edecek yer bulamam diyerek tamamen farklı bir hayat seçişimin 16. yıl dönümü..




Yeri gelmişken etmek istediğim minicik teşekkürlerim var benim ve bilirim ki asla yerine ulaşmayacak.. Dilara seni ve anneni hiç unutmadım .. Babasını kaybeden hiçbir çocuk görmedim ki senin 5 yaşına taş çıkarsın.. O derme çatma tentelerin altında otururken koca kirpiklerinle ben ağlamayayım diye "Dilek ablacım sen üzülme en azından baban sağ benimki artık hiç gelmeyecek. Hadi sen seversin bak Çokoprensi'mi paylaşsak ya" dediğini hiç unutmadım ben.. Sana ve seni yetiştiren o güzel annene ve rahmetli babana kocaman teşekkürler!





Akut'u ve rahmetli İskender Iğdır'ı da hiç unutmadık biz Sakarya hatta Türk halkı olarak! Kocaman iri iri  kara gözleriyle bakıp sormuştu bir enkazın altına "Sesimi duyan var mı?" diye hatırlarsınız.. Bir depremin mottosu olmuştu Iğdır ve Akut.. Çok şükür sizler vardınız.. Seslerimizi duyan.. Ağrı İskender'i aldı dediklerinde en çok ben beddua ettim Ağrı'ya iki yakası bir araya gelmesin diye...  Nur içinde yat ismiyle müsemma insan..


Herkes iyi mi gerçekten? Yoksa sol yanınız sızlar mı sizin de her ağustos benim gibi? Ya sen Aysun sen iyi misin? Sağ mısın peki? 

42 yorum:

  1. Çok zor bir yazı olmuş sizin için; okurken ben zorlandım siz yaşamışsınız! Hiç beklenmeyen bir zamanda bir an da sevdiklerini kaybetmek çok acı! Ya ardında bıraktıkları. Bunları unutmak silmek kolay mi? Allah gani gani sabır versin. Bu depremi biz de hissettik Çanakkaleden. Çok sallandık ama çok şükür bir şey olmadı. Tabii o korku bize yetti. Günlerce eve giremedik, yıllarca her an deprem olabilir korkusuyla yaşadık! Allah ölenlere rahmet, kalanlara sabır versin...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim. Tabi ki kolay değil.. Unutamadım hala yazarken gözlerimden süzülen yaşlar eşlik eder bana.. Bugün olduğum kişi olmamı sağlayanları toprağa verdim.. Unutmayacağım da! Keşke unutmaması gerekenler de unutmasa..

      Sil
  2. :( Bir yıl öncesinde de Adana'da 6,3 lik depremi yaşamıştık.. Can kaybı İstanbul ve çevresindeki kadar değildi ama acılar, korkular benzerdi... Hayata bakışı değişiyor insanın.. duvarlara evlere bakışı değişiyor... Çok acı... Allah yaşatmasın kimselere.... Hadi coğrafik açıdan bakınca deprem kaçınılmazsa bile, önlemler alınsında Burcular'a, Dilşadlara', İskenderler'e birşey olmasın...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Depremi gündelik hayata uyarlayıp yaşayan bir ülke var önümüzde model: Japonya...

      Kimseye tek başına suç bulamıyorum ne mütehatlere ne imar iskan işleriyle uğraşanlara.. Açıkçası bu organize bir suç.. Bizden anılarımızı çaldılar!

      İnsan düşünmeden edemiyor, birlikte yaş alsak nasıl olurdu diye.. Hepsinin ruhu şad olsun...

      Sil
  3. Ben Arifiye'de ilkokuldayken arada sırada ufak ufak sallardı Adapazarı... Asıl felaketini tam altı yıl sonra yaşayacakmış meğer.
    Çark Cadddesi'nde son haliyle son gezişlerimmiş o zamanlar...
    Depremden sonra ilk kez bir buçuk yıl önce geçtim oralardan, tanıyamadım, o kadar değişmişti ki her yer, ağlamaklı oldum...
    Meğer yıkılmış da geri kurulmuşsun Adapazarı dedim. En güzel çocukluk dönemimle birlikte yıkılmış gitmiş o günler...
    Çok büyük bir felaketti çok... Belli zamanlarda döner izlerim hep o videoları, oturur ağlarım. Sırf o çekilen acılar yalnız kalmasın diye katılırım hep...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Senelerce düzelmedi Sakarya.. Hala da korkunç binaları boyayıp allayıp pullayıp garibim öğrencilere yamıyorlar! "Ulan kendi evladını oturtur musun o evde kitapsız?" diyorsun ama neye yarar... İnanılmaz kızgınım ve kalbim hala kırık bu hainlik ya başka ne olabilir ki adı? O insanların veballeri nasıl ödenir acaba? Yeni bir depremin olacağını hepimiz biliyoruz.. Hiç yakalanmamayı diliyorum.. "Hiç olmasın" demek inanılmaz ütopik ne yazık ki...

      Sil
    2. Böyle veballeri nasıl üstleniyorlar anlamıyorum gerçekten...
      Yani kendileri de yaşadı o dehşeti, ölümleri. İnsan daha duyarlı daha hassas olur diye bekliyosun ama insanoğlunun kötülüğü en çok böyle travmalardan sonra ortaya çıkıyor. Simav depreminden sonra çok az çatlaksız ev kalmıştı Simav'da. En sevdiğim, takdir ettiğim insanlar bile depremden sonra rant peşine düştüler, fırsatçılık yapıp kiralara fahiş zamlar yapmaya çalıştılar. Bunu gördükten sonra, yok insanlık, sen böyle olaylardan da ders çıkarmazsın, ben senden umudumu kestim demiştim...

      Sil
    3. Kesinlikle öyle! Başından felaket geçen insanın daha duyarlı olacağını düşünüyorsun ama ne yazık ki... Ne yazık ki tam da dediğin gibi kötülük tam da o anda meydana çıkıyor ne hazindir..

      O takdir ettiğimiz insanlar bize ne büyük hayal kırıklığı ne yazık...

      Sil
  4. Gecenin bu vaktinde gözden düşen iki damla yaştır Adapazarı... Soma'da bir komşunun balkona koyduğu tv'den izlenir ta oradaki acılar. O acılar ta içte hissedilir. Ve dua edilir küçük ellerle kötü haberler gelmesin artık diye. Ertesi gün ailenden, mahallenden amcalar yardıma koşar, kepçelerle, dozerlerle, tırlarla. Anlayamazsın insanlara ne yardımı olacak kepçelerin. Güzel haberler beklersin umutsuzca. Ama güzel haberler gelmez ne yazık ki. O acıları unutmadık,başınız sağ olsun,başımız sağ olsun.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne kadar güzel anlatmışsınız.. Tekrar döndüm o günlere evet yurdun birleşebildiği nadir acılardandı.. Emek veren herkese de sonsuz teşekkürler..

      Sil
  5. ah o kadar fenaydı ki o gürleme sesini hiç unutmayacağım çoğu kişi duymamış inanmıyor o yüzden de gök gürlüyor sanmıştım aklıma bile gelmedi deprem olduğu olabileceği :-(( inşallah bir daha hiç olmasın demekten başka hiç bir şey gelmiyor elimden bu kafalarla maalesef :-((

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kesinlikle öyle.. İlk etapta ben de gök sanmıştım.. Yaşayarak öğrenilen tecrübelerden oldu ne yazık ki.. Deprem tekrar olmasın ama gereken önlemler de alınsın artık...

      Sil
  6. Başınız sağolsun. Yakınlarını kaybedenlere Allah sabırlar versin. Çok zor...

    YanıtlaSil
  7. Depremin olduğu gece bizler evlerimizin dışında ne olduğuna dair küçücük bir haber alma umuduyla el radyolarında habire kanal değiştirirken sizler orada hayatınızın en büyük acısını yaşadınız. Sonrasında televizyonlara kilitlendik, tepemizden geçip devamlı yaralı taşıyan helikopterleri, E-5 ten geçip giden ambulansları hastanelere dualarla uğurladık... Neden böyle oldu diye kahrettik. Koskoca bir devletin acil müdahale acizliğine, aslında olması gerekenleri yapmayan müteahhitlere, onlara göz yuman devlet nezdindeki kişilere kahrettik... Kasım 99 meydana gelen deprem sonrasında oradaydım. İstanbul Borsası'ndan organize bir grupla gitmiştik. Yanımızda yine bir deprem ülkesi olan Yunanistan'dan bir gençte vardı. Onun oradaki varlığını hiç unutamam. Fakat bunları yazarken asıl söylemek istediğim; orada, depremden yıkılmış binaların, apartmanların arasında gezerken, bir binanın sapasağlam ayakta dururken bitişiğindekinin moloz yığınına döndüğünü gördüğünüzde asıl suçlunun deprem olmadığını tüm gerçekliği ile tekrardan idrak ediyorsunuz. Asıl suçlu devletin, birçok insanın doğasında olan vurdumduymazlığı, kurallarıyla yasalarıyla denetim altına almayı beceremeyişini ve her kural ihlalinde birden fazla insanın toprak olmasına neden olduğunu görüyorsunuz. Her şey para demek değil, önce insan. Üç kuruş daha fazla kazanacağım diye düşünerek malzemeden çalanlar, cebini dolduranlar Marmara'da onbinlerin hayalleriyle oynamıştır... Dilekçiğim, bu konuda ben de çok doluyum... Yazdıklarını okuduğumdan beri -ki gece 3 sularıydı- kafamın içinde yaşadıkların dönüp duruyor... Sana ömür boyu Allahtan sabır diliyorum...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Biz yaşarken ayakta kalmamızı sağlayan tek şeydi sizlerin duaları.. Her birinize sonsuz teşekkürler.. Şanslı azınlıktandık biz evimiz sapasağlam yerinde duruyordu zira mimarı da mühendisi de babamdı ama ona rağmen tekrar o evde oturmak zor geldi bize.. Anılar...

      Evet ne yazık ki doğaya suç bulamam fıtratı neyse onu yaşatıyor insana.. Yaradılış sebebi de.. Bu deprem ve kabinde gelen Düzce depremi organize suçlar kapsamındaydı bana kalırsa.. Müteahhitinden o binalara iskan veren bu işin tehlikesinin farkında olup da susan herkes suçlusudur bu işin.. Vebali büyük...

      Sil
  8. Dilek gömdüklerimi dirilttin,unutmak için çok uğraştıklarımı yeniden hatırladım. yazıyı okumak çok zor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Keşke hoşlukla yad edebilseydim ama bu kadarı gelebildi elimden..

      Her yıl bu mevsim bu sandığı açıp anılarıma bakıyorum ne yazık ki çok zor ve ben henüz tam anlamıyla gömememişim anıları.. Keşke kendimle birlikte size de hatırlatmasaydım ama...

      Sil
  9. Neler hissettiğini hayal bile edemiyorum. Rahmetli İskender Iğdır ve benzeri özel insanlar keşke ülke yönetseler ve güzellikleri sadece ellerinin uzanabildiği yerlere değil, memleketin dört bir köşesine yayılsa..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İskender Abimizi Ağrı aldığında benim yaşımdaymış... Başardıklarına bakıyorum da bir kaç hayat dolusu yaşamış nur içinde yatsın...

      Sil
  10. Dilekcim yazın resmen boğazımda düğüm düğüm oldu. Ben olsam bahsedemezdim bu kara günlerden.... Başın sağolsun ve kaybettiklerinin mekanı cennet olsun... Çok takdir ettim çok güçlüsün...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim Gizem'cim.. Tek başıma tam 16 yıl sahip çıktım yaşadıklarıma sonra dün gözyaşlarım boğazımda yumrum ve ben yazdık o günleri hatırlayıp..

      Hiç yanılmamışım! Paylaşmak daha da güçlü yapıyormuş insanı.. Gelen tüm yorumlar bana inanılmaz destek oldu ama seninki gözlerimi doldurdu! Kocaman teşekkür ederim senin nezdinde okuyan, kıymet katan, acımı paylaşan ve beni daha güçlü kılan tüm herkese..

      Siz blogger arkadaşlarımı sivil hayatlarda hiç tanıyorum ama sevgili Zülal'e de söylediğim gibi o günlerde ayak tutan "tanımadıklarımızın" iyi dilekleri ve dualarıydı..

      Sil
  11. Öncelikle sana sabır kaybettiklerine de rahmet dilerim..

    Yaşadığın her zorluk seni daha fazla insan yapmış.. Sana dair öğrendiklerim her gün saygımı arttırıyor... Yazı harika.. İnsanın yüklerini itirafı gerçekten zordur.. Çok güzel anlatmışsın..

    Deprem hep olacak "keşke olmasa" en komik laf bence söylenecek.. Önemli olan ders alabilmek.. Daha da önemlisi bu tarz olayların ardından insan kalabilmek.. Aramızdaki yaş farkına rağmen duruşunu hayata bakış açını bu yazıyla bir kez daha takdir ettiğimi söylemek istedim...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim. Senin gibi örnek aldığım insanlardan duymak bunları inanılmaz güzel.. Evet deprem hep vardı hep de varolacak insaoğlunun zaafı "hafızasızlığı" bizi öldüren de bu değil mi zaten?

      Sil
  12. Dilekciğim sana öncelikle Allah sabır versin diyorum. Rabbim sabrını da veriyor ancak, acılar malesef unutulmuyor. Yazını okurken inan deprem yılına geri döndüm biz istanbulda çok etkilenirken sizin durumunuz dahada vahimdi malesef. Çok canlar gitti geride kalan yakınları hiç unutulmayacak unutulmasında ama önemli olan böyle büyük felaketlerden ders çıkarabilmek bizlere ve devlete çok iş düşüyor neresinden tutarsan çok söylenecek şeyler var ancak en büyük dileğim Rabbim büyük acılar göstermesin bize dediğin gibi sol yanımız acımasın. Ellerine ve yüreğine sağlık canım:)) Sevgiler...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim Beyhan Hanım. Ne yazık ki boyutları sonradan anlaşılan bir felaketti...

      Sil
  13. Duygulanmamak elde değil :( Ne mutlu onlara ki; şehitlik mertebesine yükseldiler, ne mutlu! Hepsinin ruhları şad olsun!

    Dua ile...

    YanıtlaSil
  14. Çok ve çok üzüldüm yazınızı okurken.Evet o depremi birebir yaşadım . 17 Ağustos gecesi kaldığım otel ikiye ayrıldı. Kocaeli'nde yaşayan abim ve ailesi şans eseri o gece, o şehirden tatil için ayrılmaları sayesinde hayata tutundular. Çünkü evlerinden geriye bir şey kalmadı. Şehre girdiğimde aldığım o ölüm kokusunu asla ve asla unutmayacağım.Acınızı derinden hissediyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Asıl ben teşekkür ederim bu kadar korkunç bir anı benimle paylaştığınız için. Paylaştıkça rahatlıyor insan acı biraz biraz boyut değiştiriyor yalnız değilim diyorsun..

      Tüylerim diken diken oldu ne diyeceğimi bilemedim inanın.. Siz benden ağır yaşamışsınız..

      Ne diyebilirim ki? Ne desem o gece o 45 saniye ve akabinde olanları tarife yetmiyor.. Keşke azıcık ders alınsa...

      Sil
  15. Eşimin annesi de göçük altından çıkarılanlar arasındaymış. Ama ne yazık ki kardeşi o kadar şanslı olamamış :((
    Allah bir daha yaşatmasın diyorum sadece. Ankara'da yaşamama rağmen o derin uykumda uyanmamı, evden nasıl kaçtığımız, birbiri ardına kayan yıldızları unutmam mümkün değil...
    Bu arada depremle bütünleşen o meşhur cümleyi kuranın İskender olduğunu bilmiyordum. Bir rahmet de ona dileyelim....

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İskender Iğdır ne hazin bir hayattı onunki de.. Gani gani rahmet ve cennet mekan diliyorum ben de..

      Bu anılarınızı benimle paylaşınca ben çok mutlu ve ayrıcalıklı hissediyorum.. Bu yazı gerçekten güç verdi bana tahmin edemediğim kadar..

      Sil
  16. Başın sağ olsun güzel yürekli arkadaşım.Her zaman her şeye rağmen dimdik durduğun için seni tebrik ediyorum.Rabbim beterinden korusun seni...Sevgiler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Amin Berika'm kocaman sevgiler de benden sana olsun canım benim.

      Sil
  17. Allah rahmet eylesin tüm deprem şehitlerimizi. daha dün oynayıp güldüğün arkadaşların ertesi gün göçük altından çıkması çok acı. hem hatırlamak istediğim hemde pek çok fobimin başlangıcı olan şu depremi unutmak istiyorum. ama olmaz.. olmamalı.. hala deprem fobisi var mı sende de ? ben bir türlü aşamadım klostrofobide peşime yapıştı

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Amin tüm kayıplarımıza rahmet diliyorum... Hem unutmak hem de unutmamak lazım aslında doğrusun..

      Canım ilk etaplarda dahi yoktu ama daha sonraları mini panik ataklar eklense de o da sadece 6 ay sürdü çok şükür fobi geliştirmedim ama bana kalan en büyük izi her yıl tam 1 ay inanılmaz kötü hissediyorum öyle ki tarifi yok...

      Sil
  18. ağlayarak okudum yazınızı:((( önceleri depremde balkondan, pencereden atladı haberlerini duyunca nedenini anlayamazdım, insan niye atlar ki derdim...o gece anladım... kaldı ki ben balıkesirdeydim, depremin göbeğinde olanların yaşadıklarını düşünemiyorum bile...
    Allah sabır versin, ölenlerin mekanını cennet etsin..çok çok acı...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu yazıyı okuyup ağlayan, etkilenen, yeniden hatırlayan herkesten çok özür diliyorum...

      Mantığa bürüyemediğim o kadar çok şey zihnimde birden fazla anlam içeriyor ki artık.. Bana bu felaketin kattığı tek şey empati yeteneğimin artması oldu sanırım bir çoğumuz gibi..

      Çok sağolun allah her birinin mekanını cennet eylesin ve kalanlarımıza da sabır versin..

      Sil
  19. içim ürperdi o geceyi kimse unutmuş olamaz unutmamalılar da ev satın alırken içi nasıl genişmi güzelmi değil temeli nasıl sağlammı diye soruşturmayı artık kural kabul etmiş olmayı dilerdim ama maalesef insan unutuyor ve başa gelmedikçe anımsanmıyor ölenlere allah tan rahmet diliyorum O kumdan binaları yapanları da Allah a havale ediyorum. sana da kucak dolusu sevgiler gonderiyorum

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ev alırken kesinlikle artık öncelikli sorgu "sağlamlığı" olmalı... Çok çok teşekkür ederim benden de kocaman sevgiler size.

      Sil
  20. Onca zaman sonra bu yazıya neden yorum yazıldı ki? diye sorabilirsiniz elbet. Belki biliyorsunuzdur bir süredir radyo yayınları yapıyorum ve blog dünyasındaki bloger dostları tanıtan bir program hazırlıyorum. 8. haftaya konuk alacağım için sizin bloğu geziniyordum. Ve İskender Iğdır başlıklı yazı beni bir elektrikli süpürge gibi içine çekti :( Akuttan tanıdıklarım var, İzmit gölcükte ölen ve bedenleri kadar ruhları yaralanan arkadaşlarım var. Ve o esnada Yalovada olan annem ve anneanneme deli gibi ulaşmaya çalışan dayımdan haber beklememiz geldi aklıma ki ben de Kadıköy Modada evde yaşadığım sarsıntıdan üstüme elbise bile giyemeyince "tamam buraya kadarmış" dediğimi hatırladım.
    Çok çok acı günlerdi. Duygularım tavan yaptı, sadece okuyup geçmek istemedim. Belki yeniden kaşıyacak acıları bu yorum ama nolur kızmayın bana, burda acılarla buluşmuş insanlarla bir arada olup giden o güzel insanları yad etmek istedim. Ölenlerimize Allah rahmet eylesin. 🙏

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba uzun süredir blogumdan ve Blogger'dan kopugum. Son yazımda anlattığım sebeple. Yeniden yazmaya başlamayı dusunuyordum denk geldi yorumun. Niye kızayım bilakis geçmiş yazılarıma yapılan yorumlar beni mutlu ediyor. Bu vesileyle kayıplarımızı da anmış oluyoruz.

      Sil

"Güzel yazı, emeğinize sağlık, benim sitem de şu ben de beklerim, bu bir otomatik yorumdur" tarzı sadece yorum yapmış olmak ve link bırakmak amacıyla yapılan yorumlar yayınlanmayacaktır. Alakanıza teşekkürler :)