tag:blogger.com,1999:blog-84559860423697029382024-03-06T12:01:24.738-08:00Kafası Karışık Blogdilekce54.blogpot.comhttp://www.blogger.com/profile/01377165099593604785noreply@blogger.comBlogger274125tag:blogger.com,1999:blog-8455986042369702938.post-33700098537537901782022-02-07T09:59:00.003-08:002022-02-07T09:59:37.738-08:00ISRARLI TAKİP SUÇTUR<p></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><br /></div><p></p><div dir="auto" style="background-color: white; border: 0px; color: #201f1e; font-family: "Segoe UI Web (East European)", "Segoe UI", -apple-system, BlinkMacSystemFont, Roboto, "Helvetica Neue", sans-serif; font-size: 15px; font-stretch: inherit; font-variant-east-asian: inherit; font-variant-numeric: inherit; line-height: inherit; margin: 0px; padding: 0px; vertical-align: baseline;">Israrlı takip son dönemde medyadan ziyadesiyle aşina olduğumuz bir durum. Aslında çoğumuz hayatımızın belirli dönemlerinde ısrarlı takibe maruz kalmışızdır. Belki benzerini yaşayanlar vardir diyerek başıma gelen bir şeyden bahsetmek istedim. <span><a name='more'></a></span></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><div class="separator" style="clear: both;"><div dir="auto" style="background-color: white; border: 0px; color: #201f1e; font-family: "Segoe UI Web (East European)", "Segoe UI", -apple-system, BlinkMacSystemFont, Roboto, "Helvetica Neue", sans-serif; font-size: 15px; font-stretch: inherit; font-variant-east-asian: inherit; font-variant-numeric: inherit; line-height: inherit; margin: 0px; padding: 0px; text-align: start; vertical-align: baseline;"><br aria-hidden="true" /></div><div dir="auto" style="background-color: white; border: 0px; color: #201f1e; font-family: "Segoe UI Web (East European)", "Segoe UI", -apple-system, BlinkMacSystemFont, Roboto, "Helvetica Neue", sans-serif; font-size: 15px; font-stretch: inherit; font-variant-east-asian: inherit; font-variant-numeric: inherit; line-height: inherit; margin: 0px; padding: 0px; text-align: start; vertical-align: baseline;"><br aria-hidden="true" /></div><div dir="auto" style="background-color: white; border: 0px; color: #201f1e; font-family: "Segoe UI Web (East European)", "Segoe UI", -apple-system, BlinkMacSystemFont, Roboto, "Helvetica Neue", sans-serif; font-size: 15px; font-stretch: inherit; font-variant-east-asian: inherit; font-variant-numeric: inherit; line-height: inherit; margin: 0px; padding: 0px; text-align: start; vertical-align: baseline;">Uzun yıllardır bu platformda yazılar yazarım. Bu platformun şöyle bir özelliği var, görüntülenme gelen ülkeleri görebiliyoruz. Bundan 5 -6 yıl önce Instagram ve Twitter üzerinden sosyal medya arkadaşı olduğumuz biri vardı. Aramızda yüzyüze görüşme, telefon görüşmesi ya da keyifli sohbetler içeren bir sanal arkadaşlık mertebesi dahi yoktu. Kendisi mesleği gereği dünyanın çeşitli bölgelerine giden biriydi. Bir süre sonra gittiği yerlerden yaptığı paylaşımlar aldığım görüntülenmelerle fazlaca örtüşünce beni ne kadar yakın markajda takip ettiğini farkedip şaşırdım ve kendisine durumu sordum ancak bunu neden yaptığına dair herhangi bir yanıt alamadım. Bununla beraber inkarı da olmadı. Zaten tescilli bir şeyin inkarı da olmaz diye düşündü sanırım... 5 yıl kadar önce kendisiyle karşılıklı olarak diyaloğumuzu bitirdik ve ben artık yakın markajın da sonlandığını düşünmüştüm. Bu süreçte dünyanın çeşitli köşelerinden görüntülenme aldım ama Avrupa'da yaşayan bir sürü arkadaşım olduğu için bu durumu tek bir kişiye yormadım. Ne zamanki tam anlamıyla "dünyanın bir köşesi" sayılabilecek yerlerden görüntülenme almaya basladim o zaman yeniden kendisinden şüphelenmeye başladım ama net bir şekilde kafamda oturmadı zira 5 yıldır görüşmemişiz... Ama ben son dönemde çok alakasız yerlerden görüntülenme alınca arkadaşın açık olan Instagram hesabına baktım. Kendisi o "dünyanin öbür ucu" olan yerlerden fotoğraf koymuştu ve farkettim ki net bir şekilde gittiği yerden bana selam eden o. Hatta bir şekilde bulunmak istediğini bile düşündüm zira kendisi oldugunu anında anlayacağım ipuçları veriyordu goruntulenmeleri fotoğraflarla tescillerken. Bilmem. Bu sürekli gözlem altında bulunmak durumu beni inanılmaz rahatsız ettiği için platform avukatlarımızdan bir arkadaşımıza danıştım "Dilek şahsa yazıp bu durumun senin rahatsız ettiğini anlatsan" demesi üzerine zaten yazdigimi ancak karşılık alamadığım için bir iletişim kuramadığımı, kişinin iletişime kapalı olduğunu anlatınca bana uzaklaştırma kararı çıkarabileceğini anlattı. </div><div dir="auto" style="background-color: white; border: 0px; color: #201f1e; font-family: "Segoe UI Web (East European)", "Segoe UI", -apple-system, BlinkMacSystemFont, Roboto, "Helvetica Neue", sans-serif; font-size: 15px; font-stretch: inherit; font-variant-east-asian: inherit; font-variant-numeric: inherit; line-height: inherit; margin: 0px; padding: 0px; text-align: start; vertical-align: baseline;"><br /></div><div dir="auto" style="background-color: white; border: 0px; color: #201f1e; font-family: "Segoe UI Web (East European)", "Segoe UI", -apple-system, BlinkMacSystemFont, Roboto, "Helvetica Neue", sans-serif; font-size: 15px; font-stretch: inherit; font-variant-east-asian: inherit; font-variant-numeric: inherit; line-height: inherit; margin: 0px; padding: 0px; text-align: start; vertical-align: baseline;">Buraya kadar bir tehlike yok gibi görünse de sadece aldığım goruntulenmeler değildi elbette rahatsız eden. 5 yıllık süreçte ekleyen feyk hesaplardan tutun da gelen mesajlara kadar o kadar çok şey var ki. Ama bu feyk hesaplar ona mi ait başkası tarafından mi o noktada maalesef yeterli bilgim hala olmadığı için bu isi ancak adlı takiple açıklığa kavusturabileceğim. Bu kadar ısrarlı takip edilince feyk hesaplar da o kişiye aitse diye düşünüyor ve çekiniyorsunuz haliyle zira tüm bu platonik durum sağlıklı gelmiyor bana...</div><div dir="auto" style="background-color: white; border: 0px; color: #201f1e; font-family: "Segoe UI Web (East European)", "Segoe UI", -apple-system, BlinkMacSystemFont, Roboto, "Helvetica Neue", sans-serif; font-size: 15px; font-stretch: inherit; font-variant-east-asian: inherit; font-variant-numeric: inherit; line-height: inherit; margin: 0px; padding: 0px; text-align: start; vertical-align: baseline;"><br /></div><div dir="auto" style="background-color: white; border: 0px; color: #201f1e; font-family: "Segoe UI Web (East European)", "Segoe UI", -apple-system, BlinkMacSystemFont, Roboto, "Helvetica Neue", sans-serif; font-size: 15px; font-stretch: inherit; font-variant-east-asian: inherit; font-variant-numeric: inherit; line-height: inherit; margin: 0px; padding: 0px; text-align: start; vertical-align: baseline;"> Tüm bu durum benim adima korkutucu bir hal almaya başladı. Eger sahsa ulasip saglikli bir iletisim kurup sorularimin cevabina erismis olsam bu gonderiyi paylasmiyor olacaktim. Elbette bu israrli takibin devamı halinde yasal hakkimi kullanacağım ama ben şimdilik bir şey yapmayip tarafların olgunluğu ve iletişimin yüceliğine inanıp bekleyeceğim. Dilerim adliyelerde uzaklaştırma kararları ile ne kendimi ne adaleti ne de 3. Şahısları yormak durumunda kalmam... </div><div dir="auto" style="background-color: white; border: 0px; color: #201f1e; font-family: "Segoe UI Web (East European)", "Segoe UI", -apple-system, BlinkMacSystemFont, Roboto, "Helvetica Neue", sans-serif; font-size: 15px; font-stretch: inherit; font-variant-east-asian: inherit; font-variant-numeric: inherit; line-height: inherit; margin: 0px; padding: 0px; text-align: start; vertical-align: baseline;"><br aria-hidden="true" /></div><div dir="auto" style="background-color: white; border: 0px; color: #201f1e; font-family: "Segoe UI Web (East European)", "Segoe UI", -apple-system, BlinkMacSystemFont, Roboto, "Helvetica Neue", sans-serif; font-size: 15px; font-stretch: inherit; font-variant-east-asian: inherit; font-variant-numeric: inherit; line-height: inherit; margin: 0px; padding: 0px; text-align: start; vertical-align: baseline;"><br aria-hidden="true" /></div><div dir="auto" style="background-color: white; border: 0px; color: #201f1e; font-family: "Segoe UI Web (East European)", "Segoe UI", -apple-system, BlinkMacSystemFont, Roboto, "Helvetica Neue", sans-serif; font-size: 15px; font-stretch: inherit; font-variant-east-asian: inherit; font-variant-numeric: inherit; line-height: inherit; margin: 0px; padding: 0px; text-align: start; vertical-align: baseline;"><br /></div></div><br /><br /></div><p></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/a/AVvXsEjeAeup-tQ9QiW3VS0FAAHhs2ChiSzp4R5_m592bMjCoL-c25A4AkbNIXgFv6kwnSk7aBhN8hGQd5QVGIeHZdos6OavBWxO85kDBOjU9q9cj3eHa8534IRDPjYjbXaFkvW9Sek7OYH1N_KzCiR5HBseOcESXRmCZXEBfqnti9h2d3Ij2ls1agDuMt9Kpg=s1280" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="720" data-original-width="1280" height="225" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/a/AVvXsEjeAeup-tQ9QiW3VS0FAAHhs2ChiSzp4R5_m592bMjCoL-c25A4AkbNIXgFv6kwnSk7aBhN8hGQd5QVGIeHZdos6OavBWxO85kDBOjU9q9cj3eHa8534IRDPjYjbXaFkvW9Sek7OYH1N_KzCiR5HBseOcESXRmCZXEBfqnti9h2d3Ij2ls1agDuMt9Kpg=w400-h225" width="400" /></a></div><br /> <p></p><p><br /></p><p><span style="background-color: white; color: #201f1e; font-family: "Segoe UI Web (East European)", "Segoe UI", -apple-system, BlinkMacSystemFont, Roboto, "Helvetica Neue", sans-serif; font-size: 15px;">Maalesef ki 2012 yılında reddettiğim bir kişi tarafından tam da Londra'nin gobeginde sözlü tacize maruz kaldım ama şahıs bununla yetinmeyip elindeki yanan izmariti üzerime fırlattı bu da içini soğutmamış olacak ki sırt çantasını yerlere fırlatarak "bunun yerinde sen olacaktın ah Turkiye'de olacaktık ki seni bir güzel dövecektim ." Şeklinde tehditler yağdırıyordu. Tüm bu olan bitenden sonra tum hesaplarimi kapattim hattâ calistigim yerleri bile internette paylaşmadım. Hala da hayatımın kilit noktalarına dair paylaşımlar yapmam. Ama şimdi daha güçlüyüm çünkü gerçekten yalnız yürümüyorum. Cuma günü adliyede bu ısrarlı takip durumunu anlatınca savcılık özel kalemi "aslında mutlu olmanız lazım birinin aklında kalmışsınız. Olayı sapıklığa vardirmadikca bu çok gurur okşayan bir durum" diyerek ciddiye bile almazken ben karşımdakinin sonraki hamlesi ne olacak kaygısıyla canım kizkardeslerimden yardım aldım***. Canım Berfin güzel avukat bana bir sürü yol gösterdi. Lütfen adliyelerde bu tarz söylemlerle karşılaşsanız bile olayın üstüne gidin hakkınızı arayın. Çünkü ısrarlı takip suçtur ve bunu size yapan şahsa karşı uzaklaştırma kararı çıkarabilirsiniz. Bugün "gurur okşaması" gereken bir olay yarin bambaşka bir bilanço ile önümüze çıkmaz diye kimse garanti veremez çünkü</span></p><p><span style="background-color: white; color: #201f1e; font-family: "Segoe UI Web (East European)", "Segoe UI", -apple-system, BlinkMacSystemFont, Roboto, "Helvetica Neue", sans-serif; font-size: 15px;"><br /></span></p><p><span style="background-color: white; color: #201f1e; font-family: "Segoe UI Web (East European)", "Segoe UI", -apple-system, BlinkMacSystemFont, Roboto, "Helvetica Neue", sans-serif; font-size: 15px;"><br /></span></p><p><span style="background-color: white; color: #201f1e; font-family: "Segoe UI Web (East European)", "Segoe UI", -apple-system, BlinkMacSystemFont, Roboto, "Helvetica Neue", sans-serif; font-size: 15px;">***</span><span style="background-color: #1a8cd8; color: white; font-family: TwitterChirp, -apple-system, BlinkMacSystemFont, "Segoe UI", Roboto, Helvetica, Arial, sans-serif; font-size: 15px; white-space: pre-wrap;">Kadin Cinayetlerini Durduracağız Platformu üyesiyim hem de komitelerinde aktif çalışmalar surdurmekteyim)</span></p>dilekce54.blogpot.comhttp://www.blogger.com/profile/01377165099593604785noreply@blogger.com10tag:blogger.com,1999:blog-8455986042369702938.post-4214541343993520912021-09-10T13:26:00.007-07:002021-09-15T05:53:20.644-07:00MAYIS AYI OKUMA LİSTEM<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><span style="background-color: white; color: #201f1e; font-size: 15px; text-align: justify;">Herkese merhaba</span></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><span style="background-color: white; color: #201f1e; font-size: 15px; text-align: justify;"><br /></span></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><span style="background-color: white; color: #201f1e; font-size: 15px; text-align: justify;">Ultra rotarlı bir yazıdan </span><span style="background-color: white; color: #201f1e; font-size: 15px; text-align: justify;">se</span><span style="background-color: white; color: #201f1e; font-size: 15px; text-align: justify;">sleniyorum bu kez de</span><span style="background-color: white; color: #201f1e; font-size: 15px;">. </span><span style="background-color: white; color: #201f1e; font-size: 15px;">Mayısı 6 kitapla kapatmışım bakalım birlikte</span></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: justify;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: justify;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><div style="text-align: justify;"><b style="color: #201f1e; font-size: 15px; text-align: left;">Ciddi Olmanın Önemi/ Oscar WILDE:</b><span style="background-color: white; color: #201f1e; font-size: 15px; text-align: left;"> Dorian Grey'in Portresi'ni okuduktan sonra Wilde'a aşık olmuştum o sebeple beklentim her daim arştadır kendisinin kitaplarına dair. Bu kitap bir evlilik hikayesini anlatan bir tiyatro metniydi. Açıkçası benim beklentim çok yükseklerde kaldığı için bir Grey kadar sevdim diyemem ama genel olarak tatlı bir kitap olduğunu söyleyebilirim. Kitabı Kapra Yaninevi'nden aldim 88 sayfaydı. Yayınevi yeni olduğu için çevirilerini bir görmek istediğimden almıştım ve ben çevirisini basarili buldum.<span><a name='more'></a></span></span></div><span face="TwitterChirp, -apple-system, BlinkMacSystemFont, "Segoe UI", Roboto, Helvetica, Arial, sans-serif" style="background-color: #1a8cd8; color: white; font-size: 15px; text-align: left; white-space: pre-wrap;"><br style="-webkit-font-smoothing: antialiased; background-color: white; color: #201f1e; font-family: "Segoe UI Web (East European)", "Segoe UI", -apple-system, BlinkMacSystemFont, Roboto, "Helvetica Neue", sans-serif; white-space: normal;" /><div style="text-align: justify;"><b style="color: #201f1e; white-space: normal;">Mahpus/ Marcel PROUST:</b><span style="background-color: white; color: #201f1e; white-space: normal;"> Proust'un Kayıp Zamanın İzinde Serisinin 5. kitabı. Bu kitapta anlaticimiz ve sevgilisi Albertine'in ilişkisinde yeni bir boyutu okuyoruz. Benim için serinin en güzel kitabı 6. kitaptı o sebeple burada uzun bir anlatıma girmeyeceğim 7. kitabı anlatırken bir değerlendirme yapacagim zaten. Yapı Kredi Yayınları' dan çıkan kitap 410 sayfa.</span></div><br style="-webkit-font-smoothing: antialiased; background-color: white; color: #201f1e; font-family: "Segoe UI Web (East European)", "Segoe UI", -apple-system, BlinkMacSystemFont, Roboto, "Helvetica Neue", sans-serif; white-space: normal;" /><div style="text-align: justify;"><b style="color: #201f1e; white-space: normal;">Beş Küçük Domuz/ Agatha CHRISTIE:</b><span style="background-color: white; color: #201f1e; white-space: normal;"> Genç yakışıklı ve çapkın bir ressam olan Amyas Crale öldürülür bu cinayetin şüphelisi ise eşidir. Ama acaba bu cinayet niye işlendi? Kim işledi? Gerçekten eşi mi isledi? Iste bunların hepsini Belçikalı fıstık dedektifimiz Hercules Poirot çözecektir:) Altın Kitaplar'dan çıkan bu 185 sayfalık roman da yine beni ters köşe yaptı. Agatha bacım her dem tavsiye listemdedir ama kendisini okumaya başlamak için On Kişiydiler ve Doğu Ekspresinde Cinayet gibi kitaplardan başlamanızı öneririm.</span></div></span><div style="text-align: left;"><span face="TwitterChirp, -apple-system, BlinkMacSystemFont, "Segoe UI", Roboto, Helvetica, Arial, sans-serif" style="background-color: #1a8cd8; color: white; font-size: 15px; white-space: pre-wrap;"><br /></span></div><div style="text-align: left;"><span face="TwitterChirp, -apple-system, BlinkMacSystemFont, "Segoe UI", Roboto, Helvetica, Arial, sans-serif" style="background-color: #1a8cd8; color: white; font-size: 15px; white-space: pre-wrap;"><br /></span></div><div style="text-align: left;"><span face="TwitterChirp, -apple-system, BlinkMacSystemFont, "Segoe UI", Roboto, Helvetica, Arial, sans-serif" style="background-color: #1a8cd8; color: white; font-size: 15px; white-space: pre-wrap;"><span face=""Segoe UI Web (East European)", "Segoe UI", -apple-system, BlinkMacSystemFont, Roboto, "Helvetica Neue", sans-serif" style="background-color: white; color: #201f1e; white-space: normal;"><b>Ömer 'in Çocukluğu/ Muallim Naci: </b>Isbankasi Kültür Yayinlari'ndan çıkan 48 sayfalık bu kitapta Muallim Naci kendi çocukluğunun ilk yıllarını anlatıyor. Bana biraz kasvetli geldi ama kotu bir kitap olduğunu söylemiyorum. Türk Klasikleri sevenler okuyabilir bence.</span></span></div></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiMc5XrLYaAQSHC8NbC4DElP09r8-trEN54mMPyRNibDHp1Cjv7lguy8enIJBvpH_DVSnk0hajek-ziB5cdGku19oCvW_Ftvag5lB2WWs0-z6VXUVDosl4XyFxe23cqko5NVag17R6PolHs/s960/Bloga.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="960" data-original-width="662" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiMc5XrLYaAQSHC8NbC4DElP09r8-trEN54mMPyRNibDHp1Cjv7lguy8enIJBvpH_DVSnk0hajek-ziB5cdGku19oCvW_Ftvag5lB2WWs0-z6VXUVDosl4XyFxe23cqko5NVag17R6PolHs/s320/Bloga.jpg" width="221" /></a></div><br /><p><br /></p><div><span face="TwitterChirp, -apple-system, BlinkMacSystemFont, "Segoe UI", Roboto, Helvetica, Arial, sans-serif" style="background-color: #1a8cd8; color: white; font-size: 15px; white-space: pre-wrap;"><br style="-webkit-font-smoothing: antialiased; background-color: white; color: #201f1e; font-family: "Segoe UI Web (East European)", "Segoe UI", -apple-system, BlinkMacSystemFont, Roboto, "Helvetica Neue", sans-serif; white-space: normal;" /><br style="-webkit-font-smoothing: antialiased; background-color: white; color: #201f1e; font-family: "Segoe UI Web (East European)", "Segoe UI", -apple-system, BlinkMacSystemFont, Roboto, "Helvetica Neue", sans-serif; white-space: normal;" /><span face=""Segoe UI Web (East European)", "Segoe UI", -apple-system, BlinkMacSystemFont, Roboto, "Helvetica Neue", sans-serif" style="background-color: white; color: #201f1e; white-space: normal;"><b>Unut Gitsin/ Edward St. Aubyn:</b> Turkiye Is Bankasi Kultur Yayınlari'ndan cikan 5 kitaplık Patrick Melrose serisinin ilk kitabiydi Unut Gitsin ve bu 152 sayfalık kitap beni inanılmaz sarstı. Baş kahramanımız Patrick Melrose 'un çocukluğunu anlatıyor bu ilk kitap. Okurken bir bölümde elimden atip nefretle dusundum gerçekte de bu tarz olaylar yaşanıyor diye... Hem midem bulandı hem nefret ettim hem de sarsıldım ama serinin devami icin boyle diyemiyorum o sebeple sizin ilginizi çektiyse birinci kitabı bir okuyun akabinde devam edip etmeyeceginize siz karar verin.</span><br style="-webkit-font-smoothing: antialiased; background-color: white; color: #201f1e; font-family: "Segoe UI Web (East European)", "Segoe UI", -apple-system, BlinkMacSystemFont, Roboto, "Helvetica Neue", sans-serif; white-space: normal;" /><br style="-webkit-font-smoothing: antialiased; background-color: white; color: #201f1e; font-family: "Segoe UI Web (East European)", "Segoe UI", -apple-system, BlinkMacSystemFont, Roboto, "Helvetica Neue", sans-serif; white-space: normal;" /><span face=""Segoe UI Web (East European)", "Segoe UI", -apple-system, BlinkMacSystemFont, Roboto, "Helvetica Neue", sans-serif" style="background-color: white; color: #201f1e; white-space: normal;"><b>Kadınlar/ Eduardo GALEANO:</b> Latin Amerika'nın Ke</span></span><span style="background-color: white; color: #201f1e; font-size: 15px; text-align: justify;">s</span><span style="background-color: white; color: #201f1e; font-size: 15px;">ik Damarları kitabını duydum ilk olarak ve onu almadan önce bir yakışıklı (? :) bana Kadınlar' ı da okumalısın bize git benim kitaplığımdan al oku muhakkak dedi. Gittim aldım ve okudum evet - bu kısımdan bir yazı dizisi çıkar da detaylara girmiyorum :)))))- Kadınlar' ı okuduktan sonra Galeano'ya âşık olmamam imkansızdı ve kaçınılmaz olan gerçekleşti kendisine aşık oldum. O nasil guzel bir kalem. Kadınlar kısa kısa ama çok güzel kadın hikayelerinden oluşuyor benim kesinlikle tavsiye listemde olan bir kitap. Sel Yayınları' dan çıkan kitap 197 sayfa ve ben çok sevdim. Kitabını benimle paylaşan centilmene de teşekkür ederim. Keşke kitabı geri vermeyip üstüne yatsaydım. Sevgiler :D</span></div><div><span face="TwitterChirp, -apple-system, BlinkMacSystemFont, "Segoe UI", Roboto, Helvetica, Arial, sans-serif" style="background-color: #1a8cd8; color: white; font-size: 15px; white-space: pre-wrap;"><br style="-webkit-font-smoothing: antialiased; background-color: white; color: #201f1e; font-family: "Segoe UI Web (East European)", "Segoe UI", -apple-system, BlinkMacSystemFont, Roboto, "Helvetica Neue", sans-serif; white-space: normal;" /><span face=""Segoe UI Web (East European)", "Segoe UI", -apple-system, BlinkMacSystemFont, Roboto, "Helvetica Neue", sans-serif" style="background-color: white; color: #201f1e; white-space: normal;">Mayıs ayı benim için böyle geçmiş umarim okuma adına sizde daha verimli geçmiştir mayıs 😊</span>
<br /></span></div>dilekce54.blogpot.comhttp://www.blogger.com/profile/01377165099593604785noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8455986042369702938.post-26352235864248755792021-06-21T10:49:00.002-07:002021-06-21T10:49:29.250-07:00NİSAN OKUMA LİSTEM<p> Herkese merhaba! <br /><br />Nisan mı kaldı Dilek haziranı bitireceğiz derseniz yeri ama yazıp yayınlamayı unuttum :) 6 kitapla geldim hemen kitaplara geçiyorum :) <span></span></p><a name='more'></a><br /><b><br /><br />Sodom ve Gomorra/ Marcel PROUST: </b>Kayıp Zamanın İzinde Serisini ocaktan beri yazıyorum serinin 4. kitabı olan Sodom ve Gomorra'da Fransa Sosyetesini , davetleri ve ilişkilerini okumaya devam ediyoruz. Serinin 6. kitabına başlayacağım ben. Açıkçası seri olarak okuması kolay bir seri diyemiyorum ama okuduğuma mutluyum çünkü bu kadar tartışılan ve okuduğum farklı kitaplarda da atıf alan bir seri oluşundan dolayı okumasam yeri boş kalırdı diye düşünüyorum :) Yapı Kredi Yayınları'ndan çıkan kitap 550 sayfa. Tavsiye listeme ekleyemiyorum çünkü herkesin seveceği bir tarzda okuma olmayacaktır ama ben yer yer zorlansam da okuduğuma memnunum :) <br /><br /><b>Uğultulu Tepeler/ Emily BRONTE: </b>Çocukken Earnshaw Çiftliği'ne getirilen ve orada büyüyen bir çocuk olan Heathcliff evin kızı olan Catherine'e aşık olur ancak Catherine zengin bir aile olan Linton'ların oğlu Edgar ile evlenir ve bu durum Heathcliff için bir intikam meselesine dönüşür. Ben Bordo Siyah Yayınları'ndan okudum 416 sayfaydı ancak basımı yokmuş şu an. Klasik severler için tavsiye listemde kitap :) <br /><br /><b>Kaiken/ Jean Christophe GRANGE:</b> Kaiken Fransa'dan Japonya'ya uzanan bir hikaye. Grange'ın kitaplarının kurgusuna hayranım ve özellikle Kızıl Nehirler ve Kurtlar İmparatorluğu'nu polisiye seven herkese gözüm kapalı tavsiye ederim. Bu kitapta hamile kadınları öldüren bir seri katille karşı karşıyayız. Katil bulunana dek tek nefes okudum ancak devamında olayların farklı yere evrilmesinde kurguda bir miktar kopukluk olduğunu düşündüm özellikle sonu beni bir miktar hayal kırıklığına uğratmadı değil. Grange için ortalama bir kitaptı diyebilirim. Tanışma kitabınız Kaiken olmasın çok daha iyi kitapları var bence :) Doğan Kİtap'tan çıkan kitap 384 sayfa.<br /><br /><br /><br /><br /> <a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhcYvWc_TVhUlQZy4s1kb13IE9J8t8HFKsnloI8_9Kxct2CruZSbGUkH8Lx5MCXbGDk98pgYWH8NjJI-8nzDxWN9VMbznN66qgl604dNHtjAzkCJBZPSrFp_9sIC_1ly3XNme03XY0CNmXL/s960/Bloga.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em; text-align: center;"><img border="0" data-original-height="960" data-original-width="662" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhcYvWc_TVhUlQZy4s1kb13IE9J8t8HFKsnloI8_9Kxct2CruZSbGUkH8Lx5MCXbGDk98pgYWH8NjJI-8nzDxWN9VMbznN66qgl604dNHtjAzkCJBZPSrFp_9sIC_1ly3XNme03XY0CNmXL/s320/Bloga.jpg" /></a><p></p><br /><br /><br /><br /><b>Lord Arthur Saville'in Suçu/ Oscar WILDE: </b>Wilde'a hayranım. Reading Hapishanesi Baladı, Salome ve elbette Dorian Gray'in Portresi benim favorilerim. Bu kitapta birkaç kısa hikaye var en sevdiğim kesinlikle Lord Arthur Saville'in Suçu oldu. O kadar komik bitti ki hala tebessüm ediyorum :) Beni her zaman çok üzen "Mutlu Prens" de bu kitaptaydı ve ben bu hikayeyi ne zaman okusam ağlarım. Kırmızı Kedi'den çıkan 132 sayfalık bu kitap klasik sevene de sevmeyene de tavsiyemdir. <br /><br /><b>Zaman ve Mekan/ Necib MAHFUZ:</b> Mahfuz benim iki gözümün çiçeği yazarlardan biri. O kadar çok seviyorum ki kendisini ne zaman okusam Mısır'a gidip romanlarında geçen yerleri gezmek isterim. Ancak bu kitabı şuana dek okuduğum tüm kitaplarının çok altına kaldı benim için. İçinde farklı hikayeler olan bu kitap çeviriden mi kaybediyor emin olamıyorum hiç Mahfuz yazmış gibi değildi o tadı alamadım. Çevirilerin İngilizce üzerinden yapılması da sıkıntı olabilir ana dili olan Arapça'dan çevrilse daha sağlıklı olur diye düşünüyorum. Lütfen Mahfuz'la tanışma kitabı olarak bu kitabı seçmeyin diyorum. Kırmızı Kedi'den çıkan kitap 180 sayfa. <br /><br /><b>Cesetler Merdiveni/ Agatha CHRISTIE:</b> Bautry'ler bir sabah uyanır ve kütüphanelerinde tanımadıkları bir genç kadının cesedi ile karşılaşırlar. Bu kadın kimdi ve evlerinde ne işi vardı? Hemen Bayan Marple'a haber verip bu olayı aydınlatmak lazımdı :))) Agatha külliyatını bitirmek istiyorum o sebeple ben tüm kitaplarını okuyorum ama sizin başlangıç kitabınız bu olmasın :) Altın Kitaplar'dan çıkan roman 176 sayfa. <br />dilekce54.blogpot.comhttp://www.blogger.com/profile/01377165099593604785noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8455986042369702938.post-60049521727202679492021-04-15T12:06:00.004-07:002021-04-15T12:22:55.140-07:00MART AYI OKUMA LİSTEM <p> Merhaba<br /></p><p>Herkese hayırlı ramazanlar olsun. Yine gecikmeli olarak bir okuma listemi paylaşacağım :) Martta 5 kitap okuyabilmişim. Proust'la yol arkadaşlığımız başladığından beri okuma hızım epey düştü :) Lafı uzatmadan anlatmaya başlayayım. Tabii yine fotoğraf çekmedim :) <span></span></p><a name='more'></a><br /><br /><b>Küçük Feministin Kitabı/ Sassa BUREGREN: </b>Bu kitabı ilk 2015'te duymuştum o zamandan beri de okuma listemdeydi ama şimdiyeymiş kısmet. Bu aslında bir çocuk kitabı ama çocuk büyük demeden her okuyanın seveceğini düşündüğüm kitaplardan biri. Elime almamla bitirmem bir olmuştu ve "bir oğlum olsaydı ona da okuturdum" demiştim. Bu kitabı 8 Mart için yazdığım şu yazıda detaylı anlatmıştım gitmek için <a href="https://dilekce54.blogspot.com/2021/03/kadin-kitaplari.html" target="_blank">buraya bir tık alayim :)</a> Kendisi kesinlikle tavsiye listemde olan kitaplardan.<br /><br /><br /><b>%99 İçin Feminizm Bir Manifesto/ C. Arruzza-T. Bhattacharyya-N. Fraser:</b> Bu kitap da yine daha önce yazdığım şu yazıda mevcut o sebeple detaylı anlatmayacağım <a href="https://dilekce54.blogspot.com/2021/03/kadin-kitaplari.html" target="_blank">okumak için buraya bir tık :) </a><br /><br /><b>Guermantes Tarafı/ Marcel PROUST: </b>Proust'un Kayıp Zamanın İzinde Serisinin 3. kitabıydı Guermantes Tarafı. Açıkçası ilk iki kitap ne kadar akıcıysa 3 ve 4. kitapta bir o kadar yordu okurken. Okurken yorma sebebi kitabın ağır bir anlatıma sahip olması değil sanki aynı yerleri tekrar okuyormuşum hissi uyandırmasındandı. 3. kitapta dönemin bürokrat çevresi ve burjuva çevreleri anlatıyor Proust. Aşk konusunda yine olmazlara meyli var tabii oğlumuzun :D Serinin 3. kitabı için ne sevdim ne sevmedim diyebiliyorum ama iyi ki okuyorum diyorum. Tavsiye listemde değil çünkü herkesin seveceği tarzda bir okuma değil ama bilinçakışı ve klasik okumalar sevenlere tavsiyemdir. Yapı Kredi Yayınları'ndan çıkan serinin 3. kitabı 575 sayfa. <br /><br /><br /> <a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhLZgLPlii6JtewxV1zTgnWUZTVELOwQM6PSwS8-deTIvCchwT-55tHBNgVMMM61S9lJfwmaqvni1B9Poa3aBvhzM1cxNbFlOJFs3NYrY9UzgGIbqsH2tnSJhgLq2dSvs6MIZm3uYNthHME/s960/Bloga.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em; text-align: center;"><img border="0" data-original-height="960" data-original-width="662" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhLZgLPlii6JtewxV1zTgnWUZTVELOwQM6PSwS8-deTIvCchwT-55tHBNgVMMM61S9lJfwmaqvni1B9Poa3aBvhzM1cxNbFlOJFs3NYrY9UzgGIbqsH2tnSJhgLq2dSvs6MIZm3uYNthHME/s320/Bloga.jpg" /></a><p></p><p><br /><br /><b>Suçluyorum/ Emile ZOLA:</b> Zola'yı ilk "Germinal"le okuyup bu kadar geç okuduğuma ziyadesiyle hayıflanmıştım. O kadar harika bir yazar ki Zola. Proust'u okurken sürekli Dreyfus Davasından bahsedildiğini okudum ve haliyle merak ettim bu davayı. Proust'un Zola'dan da etkilendiğini öğrenince araştırdım ve bu kitabı buldum. Alfred Dreyfus ,Fransa ordusunda görev yapan Yahudi kökenli bir subaydır ve casuslukla suçlanır ancak soruşturmalar derinleştikçe suçsuzluğu anlaşılır. O dönem henüz suçsuzluğu anlaşılmamışken bir grup kendisinin suçsuz olduğunu düşündüklerini dile getirirler. Zola da Dreyfus'un masum olduğuna inanan kesimden olduğu için dönemin Fransa başbakanına bir mektup yazar. O mektubu bu kitapta Tahsin Yücel'in çeviri ve önsözüyle okuyoruz. Okuyoruz ve Zola "aydın" kelimesini bir kez daha dolduruyor ve bir kez daha gözümüzde</p><p> büyüyor. Zola'yı bu kadar geç bulmamalıydım :) Can Yayınları'ndan çıkan kitap 48 sayfa. Olayı merak edenlere tavsiyemdir. <br /><br /><b>İklimler/ Andre MAUROIS: </b>İklimler arka kapak yazısını okuyup aşık olduğum bir kitaptı. Evet henüz kitabı okumadan sadece arka kapak yazısını okuyup aşık oldum ama kendisi de beni yanıltmadı. Yazar bu kitabı 1928 yılında yazmış ve bazı tespitleri var ki "o zamandan bu yana ilişkilerde hiç bir şey değişmemiş" dedirtti bana. İklimler, erkek karakteri aynı olan 2 ayrı aşk hikayesini anlatıyor. Kadın karakterlerimiz Odile ve Isabelle 2 ayrı karakter iki ayrı aşkın tarafı. Kitabı kapattıktan sonra erkek karakterimiz Philippe'e ne kadar sinir olduysam şu sorularda da o kadar ikilemde kaldım "sen Odile misin Isabelle mi? Sen hangisi olmak isterdin? " Galiba ben ikisi de olmak istemezdim... Helikopter Yayınları'ndan çıkan kitap 208 sayfa. Aşk hikayeleri ve klasik okumalar sevenlere tavsiyemdir ama aslında hikayeyi günümüz hikayesi diye okusam da yadırgamazdım zira işte o kadar aynı kalmış ilişkiler :) <br /><br /><br /><br /><br /><br />Çok sevdiğim şarkılardan birini buraya bırakıp gidiyorum. Herkese sağlık ve huzur dolu bir de dualarının kabul olduğu bir ramazan diyorum :) </p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><iframe allowfullscreen="" class="BLOG_video_class" height="266" src="https://www.youtube.com/embed/wrOHAzWPpg4" width="320" youtube-src-id="wrOHAzWPpg4"></iframe></div><br /><br />dilekce54.blogpot.comhttp://www.blogger.com/profile/01377165099593604785noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8455986042369702938.post-115009006513073062021-03-28T11:58:00.003-07:002021-03-31T09:52:55.185-07:00ŞUBAT AYI OKUMA LİSTEM <p> Merhaba,<br /><br />Şubat ayı okuma listemle geldim. 4 tane kitap okuyabilmişim şubatta. Şubat pek verimli olmadı benim açımdan. Hiç lafı uzatmadan hemen anlatıyorum kitapları. Buarada yine fotoğraf çekemedim ( üşengecim evet :) <br /><br /><br /></p><span><a name='more'></a></span><div style="text-align: justify;"><b>Cinayet Alfabesi/ Agatha CHRISTIE:</b> Sevgili Kitap Sevinci ile her ay bir Agatha okumaya karar vermiştik ve ocak ayının Christie kitabı Cinayet Alfabesi oldu ancak ben ocakta yetiştiremeyince şubata kaldı :) Christie'nin diğer kitaplarına göre farklı bir katil portresi ile karşı karşıyaydık bu kitabın ana kahramanlarından biri bir seri katil. Kurbanlarını alfabetik sıraya göre öldüren bir katilin peşinde bu kez Poirot. Gayet güzel bir kitaptı ve yine beklemediğim birisi çıktı katil. Altın Kitaplar'dan çıkan kitap 175 sayfa ve tabii ki diğer Agatha kiktapları gibi tavsiye listemde. </div><div style="text-align: justify;"><span style="font-weight: 700;"><br /></span></div><div style="text-align: justify;"><b>Çiçek Açmış Genç Kızların Gölgesinde/ Marcel PROUST: </b>Proust'un "Kayıp Zamanın İzinde" serisinin 2. kitabıydı Çiçek Açmış Genç Kızların Gölgesinde. İlk kitapta kahramanımızın çocukluk aşkı ile tanışması serüvenini okumuştuk bu kitapta ise ilk gençlik aşkı Albertine ile tanışıyoruz. Ben ilk kitabı daha çok sevmiştim bu kitapta da ilk kitaptaki aşkı Gilberte ile alakalı kısımları yine sevdim ama sanki 2. kısım yani Albertine'in dahil olduğu kısım biraz daha yavaş aktı gibi enazından bana öyle geldi. Ben 3. kitabı da okumuş olarak en sevdiğim kitabın şu an için 1. kitap olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim ama genel olarak sevdim seriyi. Tavsiye ederim diyemiyorum çünkü herkesin sevebileceği bir tarz değil onu da eklemek isterim. Yapı Kredi Yayınları'ndan çıkan kitap 502 sayfa. </div><div style="text-align: justify;"><br /></div><div style="text-align: justify;"><br /></div><div style="text-align: justify;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: justify;"> <a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjxSfXzgTOg2uNRs8e1GBySuwP6aZ08pQgg5l5SlKUcPuCAA3hkEnfiVC-QKNGX6HcsKTqgajd9XCYlCmyGFf2xlldamPnxrJCWssdrOluIllTVFfyiI76zo26_num42dHUrY175ISl4Wzo/s960/Bloga.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="960" data-original-width="662" height="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjxSfXzgTOg2uNRs8e1GBySuwP6aZ08pQgg5l5SlKUcPuCAA3hkEnfiVC-QKNGX6HcsKTqgajd9XCYlCmyGFf2xlldamPnxrJCWssdrOluIllTVFfyiI76zo26_num42dHUrY175ISl4Wzo/w276-h400/Bloga.jpg" width="276" /></a></div><p></p><br /><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><br style="text-align: left;" /><br style="text-align: left;" /><div style="text-align: justify;"><b style="text-align: left;">Bir Hanımefendinin Portresi/ Henry JAMES: </b><span style="text-align: left;">Amerikalı bir genç kız olan Isabel İngiltere'deki teyzesinin yanına taşınır ancak Isabel'in özgürlükçü yapısı İngiltere'deki yaşam tarzına uyum gösterememektedir. İngiltere'de tanıştığı yeni insanlar yeni ilişkiler ve evlilik konusunda neler yaşadığını okuyoruz kitapta . Kitap epey hacimli ve bu durum biraz göz korkutsa da ağır bir dil ve anlatımla karşılaşmıyorsunuz eğer benim gibi bu durumdan çekinip okumayı erteliyorsanız bence yapmayın :) Çeviri ile alakalı negatif yorumlar da okumuştum açıkçası bu yorumlardan sonra keşke Yky'den alsaydım diye düşünmüştüm ama çok negatif izlenimlerim yok açıkçası çeviri ile alakalı. Kitabı sevdim ama sanki biraz daha kısa tutulsa daha mı iyi olurdu diye de düşündüm. Klasik seviyor ve hacimli kitaplardan çekinmiyorsanız o zaman bu kitaba bir şans verin derim :) Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları'ndan çıkan kitap 765 sayfa.</span></div><div style="text-align: justify;"><br /></div><span style="text-align: left;"><div style="text-align: justify;"><b style="font-weight: bold;">Noelde Cinayet/ Agatha CHRISTIE: </b>Şubat ayı için seçtiğimiz Agatha kitabı idi Noelde Cinayet. Bir ailenin noel için bir araya gelişi, ailenin babasının kendi evinde öldürülmesi ve cinayeti çözme görevini üstlenen Poirot. İngiliz televizyonu ITV yıllar önce Christie kitaplarını dizileştirmişti ve ben TRT 2'de bu dizinin tüm bölümlerini izleyip aşık olmuştum. O kadar sevmiştim ki yıllar sonra internetten bulup tekrar tekrar izledim diziyi. O dizinin bir bölümü bu kitabın uyarlamasıydı ve ben aslında katilin kim olduğunu ve niye cinayeti işlediğini biliyordum ama detaylar aklımda değildi o sebeple okurken sonunu bilmem hiç etkilemedi heyecanını :) Yine ters köşe yapan bir katil ve harika bir kurgu vardı. Polisiye severlere tavsiyemdir. Altın Kitaplar'dan çıkan roman 176 sayfa.<br /><br /><br /><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><iframe allowfullscreen="" class="BLOG_video_class" height="266" src="https://www.youtube.com/embed/tM2KunfhJ04" width="320" youtube-src-id="tM2KunfhJ04"></iframe></div><br /></span></div><br />dilekce54.blogpot.comhttp://www.blogger.com/profile/01377165099593604785noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8455986042369702938.post-3135519779100110162021-03-11T03:59:00.003-08:002021-03-11T04:05:22.911-08:00KADIN KİTAPLARI <p> Merhaba! <br /><br />Mart ayının gelişiyle birlikte 8 Mart ve akabinde kadınlar hatırlanır bilirsiniz... Firmalar kutlama mesajları yollar, belediyeler çiçekler dağıtır, firmalar özel indirimler tanımlar vs vs vs. 364 gün cinayet/ şiddet haberlerinin ana kahramanı olarak okuduğumuz/ izlediğimiz kadınlar bir şekilde daha görünür olurlar... <span></span></p><a name='more'></a><br /><br />Ben bu yazıya başlarken en önce bunun için 2 yıldır birlikte çalıştığım Kadın Meclisleri Sakarya il grubuma çok teşekkür ediyorum. Kadınları ve sorunlarını 365 gün görünür kılabilmek, haklarımızı dillendirmek ve mücadele etmek emek ister, vakit ister, elini taşın altına sokmak ister. Bu yıl Sakarya'da 8 Mart programını birlikte organize ettiğimiz sevgili arkadaşlarıma izninizle isim isim bir teşekkür ederek başlamak istiyorum yazıma. <br /><br />Sevgili Behiye, Beyza, Büşra, Cansu, Dilara, Elif, Rümeysa, Sema, Serdem, Serra ve Şevval ve Şükran emekleriniz için kocaman teşekkür! <br /><br />5 kitap önerisiyle geldim hemen başlıyorum :) <br /><br /><br /><br /><br /><br /><br /><br /><b>Yaşasın Kadınlar/ Gülsüm KAV: </b>Kadın Meclisleri / Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu 'nun kurucusu dünya tatlısı Gülsüm'ün onlarca yılın mücadelesini ve platformun kuruluş nedenini anlattığı kitabı Yaşasın Kadınlar Doğan Kitap'tan çıktı. Kitabın tüm geliri kadın mücadelesine aktarılacak. Kitabı okurken sizlerin isimlerini bildiğiniz ancak kendisinin mücadelesine birebir tanık olduğu kadınların hikayeleri yol arkadaşınız olacak. Kadın mücadelesine yazarak da destek veren Gülsüm'e "ben de okuyarak da destek vereceğim" diyen herkese tavsiyemdir Yaşasın Kadınlar. <br /><br /><br /><p></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhvIw127OHWoaNqPu4YOyG6vrTI93ybPZUPlQ97eIJ-XsTbiR04RBMwnxLfvRYVn6pnW9GKnXY84DcZvJSGXJwbVNzQ2dbYWkqWDbHG-_7doXJBFHuduKKouM1Ol4inFPtFSX4cYFTHCfJ9/s550/ya%25C5%259Fas%25C4%25B1n+kad%25C4%25B1nlar+kitap.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="550" data-original-width="550" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhvIw127OHWoaNqPu4YOyG6vrTI93ybPZUPlQ97eIJ-XsTbiR04RBMwnxLfvRYVn6pnW9GKnXY84DcZvJSGXJwbVNzQ2dbYWkqWDbHG-_7doXJBFHuduKKouM1Ol4inFPtFSX4cYFTHCfJ9/s320/ya%25C5%259Fas%25C4%25B1n+kad%25C4%25B1nlar+kitap.jpg" /></a></div><br /><div style="text-align: justify;"><b style="text-align: left;">Feminizm/ Anne- Charlotte HUSSON: </b><span style="text-align: left;">Bu kitap benim geçen yıl aldığım doğumgünü hediyelerimden birisi :) Çizgiroman aşkım feminist tarafımla birleşince ben okurken çok keyif aldım. Feminizmin oluşum aşamasından hareketin gelişmesinde emeği geçen kadınlara kadar çeşitli bilgiler var kitapta. İçinde özellikle Fransa'da geçen bir kürtaj davası vardı ki beni epey düşündürttü... Karakarga Yayınları'ndan çıkan bu kitabın artık basımı yok diye biliyorum ama eğer bulabilirseniz alıp okumanızı tavsiye ederim özellikle sıfırdan başlayanların tercih edebileceğini düşünüyorum. Feminizmi çizgiler eşliğinde okumak pek keyifli oluyor :) </span></div></div><p></p><p></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><b style="text-align: left;"><br /><br /></b></div><p></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"></div><p></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><br /><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiuS8vSpEndRDef6toTAtxELDTatej362uSBn8T8x68Nl71lIvYxtoP4iRHrkSj4N4QPjx6DXaevTz6z7-NL96YFjM0SHLZ3lO1yjcLVW1VIwtnbmPE339CnguYWp8xJ0jb_360HSWAfu2j/s400/feminizm+%25C3%25A7izgiroman.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="400" data-original-width="291" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiuS8vSpEndRDef6toTAtxELDTatej362uSBn8T8x68Nl71lIvYxtoP4iRHrkSj4N4QPjx6DXaevTz6z7-NL96YFjM0SHLZ3lO1yjcLVW1VIwtnbmPE339CnguYWp8xJ0jb_360HSWAfu2j/s320/feminizm+%25C3%25A7izgiroman.jpg" /></a></div><br /><div style="text-align: justify;"><b style="text-align: left;">Kadının Adı Yok/ Duygu ASENA: </b><span style="text-align: left;">Sevgili Gülsüm'ün geçtiğimiz yıl karantina döneminde yaptığı yayınlardan birinde önerdiği kitaplardan biriydi Doğan Kitap'tan çıkan Kadının Adı Yok. Bu kitabı bu kadar geç okumuş olduğuma o kadar üzüldüm ki muazzam bir kitaptı. Tavsiye ettiğim arkadaşlarım da alıp okuduklarında benim gibi bu kadar geç okuduklarına üzüldüklerini söylediler. Asena, Türkiye'de feminist hareket denince aklıma gelen ilk isimlerden biri ve aramızdan erken ayrıldığını düşünüyorum.Bu güzel kitabının akabinde diğer kitaplarını da tez vakitte okumak üzere listeme aldım Asena'nın :) </span></div><div style="text-align: justify;"><br /></div><div style="text-align: justify;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEigREzjphSMyg44Aq1Sddxmz8ujyr-vg47npfPFOOaBfhE2LCcTZ5zW6cekVG-DqNXhjZEGzpmW3UneXn1m1rrhyphenhyphenb3xwDEQ-hCD0X0CzeuhDEpCu5FDeAA-8OHIzUeH_Waiwk3vIMEUibba/s600/duygu+asena.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="600" data-original-width="405" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEigREzjphSMyg44Aq1Sddxmz8ujyr-vg47npfPFOOaBfhE2LCcTZ5zW6cekVG-DqNXhjZEGzpmW3UneXn1m1rrhyphenhyphenb3xwDEQ-hCD0X0CzeuhDEpCu5FDeAA-8OHIzUeH_Waiwk3vIMEUibba/s320/duygu+asena.jpg" /></a></div><br /><div style="text-align: justify;"><b style="text-align: left;">%99 için Feminizm: Bir Manifesto/ N. Fraser-C. Arruzza- T. Bhattacharya: </b><span style="text-align: left;">Yine sevgili Gülsüm'ün canlı yayınlarından birinde önerdiği kitaplardan biriydi bu kitap da. Özellikle feminizmin ticari bir objeye dönüştürülmesine verdiği tepki ile öne çıkıyor. Kitapta çeşitli feminist dalgalara ve çeşitli tezlere yer verilmiş. Sel Yayınları'ndan çıkan kitabın okuması kolay, terimlere boğmuyor, anlatımı net ve akıcı bir kitap. Bu kitabı herkes okuyabilir diye düşünüyorum alt yapım yok diyenlerin bile okuyabileceği kitaplardan biri. </span></div><br /><br /><br /><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjvsdxaqVqLZxvDfbgzKJNVnIA7EPwKO5mX2IoKrSin26qr5ybrDccLUcocqfNt3Ha2PNGyE7-OBnYrNTlXxwVsBH0NM_aalYVOKT4C9MgK29G4QFjb9dwFEQIxhXEphUP_9YKxIvAxLIyb/s502/99-icin-feminizm-bir-manifesto.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="502" data-original-width="345" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjvsdxaqVqLZxvDfbgzKJNVnIA7EPwKO5mX2IoKrSin26qr5ybrDccLUcocqfNt3Ha2PNGyE7-OBnYrNTlXxwVsBH0NM_aalYVOKT4C9MgK29G4QFjb9dwFEQIxhXEphUP_9YKxIvAxLIyb/s320/99-icin-feminizm-bir-manifesto.jpg" /></a></div><span style="text-align: left;"><br /><div style="text-align: justify;"><b style="font-weight: bold;">Küçük Feministin Kitabı/ Sassa BUREGREN: </b>Arkadaşımın kızına hediye seçerken aklıma bu kitap gelmişti ona alırken kendim için de sepete bir tane attım :) İyi ki atmışım anlatımı o kadar tatlıydı ki feminizmi bir de çocukların gözünden okumak keyif verdi. İçinde oy hakkından cinsiyete feminizme katkıda bulunan isimlere kadar birçok madde var. Ayrıca kitabın en arkasında bir film listesi ve kitap listesi verilmiş ayrıca minik bir de sözlük kısmı var "Kadının Adı Yok" bu listede de mevcut. Filmlere gelince ben akşam "Ruhların Kaçısı" ile izlemeye başlayacağım :) Güldünya yayınları'ndan çıkan bu kitap çocuklar için o kadar güzel bir hediye ki :) Ha ama çocuk kitabı deyip geçmeyin elbette yetişkinler de okuyabilir hele de çocuk kitabı seven yetişkinler :) </div></span><div style="text-align: justify;"><br /></div><br /><br /><br /><br /><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj1ea73pWV3yT3OPVW_ztdxj83SWPYUz0qABjHmvzDP9ekuSpHExIacUlX3SRZ4VhlH5NO_yz-ttFrKZ0fPa8_oZmEmuxnLi5iDHKI6ShlcyCGxu-NeQAG5rrxjmnrz7bctaAvDosr6vmxf/s400/k%25C3%25BC%25C3%25A7%25C3%25BCk+feministin+kitab%25C4%25B1.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="400" data-original-width="301" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj1ea73pWV3yT3OPVW_ztdxj83SWPYUz0qABjHmvzDP9ekuSpHExIacUlX3SRZ4VhlH5NO_yz-ttFrKZ0fPa8_oZmEmuxnLi5iDHKI6ShlcyCGxu-NeQAG5rrxjmnrz7bctaAvDosr6vmxf/s320/k%25C3%25BC%25C3%25A7%25C3%25BCk+feministin+kitab%25C4%25B1.jpg" /></a></div><br /><br /></div><br /><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><br /></div><br /> Sizlerin de okuyup önerdiği kitaplar varsa lütfen bana yazın ben de okuyayım :) Buraya bir de güçlü bir kadın sesten güçlü bir şarkı bırakıyorum. Ne vakit neye üzülsem bunu dinleyip kendi kendime daha önce nasıl yetebildiysem yine öyle bu üzüntüden de kurtulacağımı düşünüp güç alırım. Kendim için "iyi ki varsın" lafını önce kendime kullanıyorum. İyi ki varım iyi ki kolay kolay yıkılmıyorum iyi ki ayaklarımı sağlam yere basıp dimdik durabiliyorum. Siz de önce kendinize sarılın çünkü kendiniz için ilk önce yine siz "iyi ki varsınız"!!! Bu yazıyı okuyan tüm kadın kardeşlerimi kocaman kucaklıyorum! Güzel günlerde görüşüp çiçekli yollarda yürümek üzere! <br /><br /><br /><br /><br /><p></p><blockquote style="border: none; margin: 0px 0px 0px 40px; padding: 0px;"><blockquote style="border: none; margin: 0px 0px 0px 40px; padding: 0px;"><p></p><blockquote style="border: none; margin: 0px 0px 0px 40px; padding: 0px;"><p style="text-align: left;"> <iframe allowfullscreen="" class="BLOG_video_class" height="272" src="https://www.youtube.com/embed/ARt9HV9T0w8" width="327" youtube-src-id="ARt9HV9T0w8"></iframe></p></blockquote><p></p></blockquote></blockquote><br /><p><br /></p><p><br /></p><p><br /></p><p><br /></p><p><br /></p><p><br /></p><p><br /><br /><br /><br /><br /><br /><br /><br /> </p><br />dilekce54.blogpot.comhttp://www.blogger.com/profile/01377165099593604785noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8455986042369702938.post-34663129353949750892021-03-02T10:12:00.004-08:002021-03-02T10:12:33.808-08:00OCAK AYI OKUMA LİSTEM <br />Herkese merhaba<br /><br />Gözümüz aydın ocaktan sonra okuma hızım çok düştü. Benim okuma hızımı kendine dert edip yorum bırakanlar vardı haydi kem gözlerinize sağlık :D Ocakta 8 kitap okudum hemen anlatayım size. Buarada elbette yine fotoğraf çekemedim. Üşeniyorum evet :) Bu sebeple sevdiğim kitaplıklardan birinin fotoğrafını bıraktım gitti :) <span><a name='more'></a></span><br /><br /><br /><b>Kurtlar İmparatorluğu / Jean Christophe GRANGE:</b> Bu ayın tartışmasız en sevdiğim kitabı Kurtlar İmparatorluğu idi. Kitap en başından en sonuna kadar o kadar sardı ki artık sonlara doğru sırf bitmesin diye elimden bırakamadım. Gerilim ve korku filmlerini asla izleyemem ama Grange'ın Kızıl Nehirler'i hem kitabıyla hem filmiyle en sevdiklerimden biriydi. Kurtlar İmparatorluğu'nun filmini de ilk fırsatta izlemek istiyorum. Kitapta Türkiye'den ve Ülkücülerden bahsediliyor olması kitabı daha da ilginç kılıyor ve kendi kendini okutuyordu. Türk işçi kadınların öldürülmesiyle başlayan olaylar yumağının altından çıkan hikaye okunmaya değer kesinlikle. Kitaplara dair ipucu vermeyi sevmediğim için burada kesiyorum ama bıraksalar sabaha kadar anlatırım :D Bir kere ana sayfamda Flaubert'in Madame Bovary'sine dair bir yazı görüp hemen yazıyı açmıştım ama açmaz olaydım resmen kitap tanıtımı yazısı diyerek kitabın özeti çıkarılmıştı ve o esnada ben o kitabı okuyordum... Kimsenin okuma zevkinin ikametini kursağına aldırmamak adına en iyisi kısa kesip bir cümleyle konusunu anlatıp kendi yorumumu eklemek diye düşünüyorum. Çok konuştum yeter :D Doğan Kitap'tan çıkan roman 405 sayfa ve kesinlikle tavsiye listemde. <b><br /><br /><br />Swann'ların Tarafı/ Marcel PROUST:</b> Proust'un 7 ciltlik Kayıp Zamanın İzinde serisinin ilk cildi olan kitap Swann'ların Tarafı. Şu an serinin kitabına başladım ancak size bu seriyi nasıl anlatacağımı pek de bilemiyorum :) Öncelikle Proust okumaya bu seri ile başlamanızı asla tavsiye etmiyorum. Farklı kitapları ile başlayıp en son bu seriye geçmenizi tavsiye ederim. Ben daha önce Proust'un hiçbir kitabını okumadım ancak kullandığı bilinç akışı tekniğine Woolf okumalarımdan dolayı alışkın olduğum için beni zorlamadı yazım tarzı. Anlatıcımız bir erkek ve 1. kitapta anlatıcımızın çocukluğuna eşlik ediyoruz. Ailesi, çevresi, çocukluk anıları ve ilk aşkını dinliyoruz anlatıcımızdan. İlk 100 150 sayfa size sıkıcı gelebilir hele ki tarzına hiç alışık değilseniz. Fakat sonrası çok güzel akıyor ve ben bu kitabı gerçekten sevdiğimi söyleyebilirim. Ancak tavsiye ederim diyemiyorum çünkü çok net ki her okura hitap edecek bir kitap değil. Yapı Kredi Yayınları'ndan çıkan kitap 430 sayfa.<br /><br /><b>Sadık Bey/ Pınar KÜR: </b>Pınar Kür'den okuduğum ilk kitap oldu Sadık Bey. 50'lerinde boşanmış , bir kız çocuğu babası Sadık Beyin hayatını sorgulayışına tanık oluyoruz kitapta. Her kitapta olduğu gibi bu kitapta da kurulacak bir karakter buldum. Kendisi Sadık Beyin kızı :))) Allah hayırlı evlatlar nasip etsin :))) Kitap ilginç başlamıştı ancak bu kadar övgü alan bir yazar için sonu hayal kırıklığı oldu desem yeri. Ortalama bir kitaptı o sebeple tavsiye listeme alamıyorum. Can Yayınları'ndan çıkan roman 168 sayfa.<br /><br /><b>Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat/ Şemseddin Sami :</b> Adından da anlaşılacağı üzere kitapta Talat ve Fitnat isimli iki gencin aşk hikayesine eşlik ediyoruz. Fitnat'ı gören Talat'ın ona ulaşmak için yaptıklarını ve aşklarının geldiği yeri okumak keyifliydi fakat ne yapıyorsunuz Şemseddin Beyciğim o nasıl sondu öyle? Bu son bu kitabın yazıldığı dönemde okuru nasıl etkilemiştir kimbilir ama bizler için biraz Yeşilçamvari kaçabilir. Bu durum kitabı sevmeme engel mi? Asla değil zira Türk Klasikleri benim iki gözümün çiçekleri :) Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları'ndan okudum ben ve 116 sayfaydı.<br /><br /><br /> <a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg0onrRgHo_CL8dbevQt3HKQRgERibII7so53X1hsDXRL0hPTCQjwORZoqqA7h_3rUfStxgs_q5DFhGb-FY4g-MyTm0B_WZ-SFLRqOj740widPNW14QcaloffB7G9FpsDQ4m1S3KfKMdWnU/s610/klasik-ahsap-kitaplik-modelleri-fiyatlari.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em; text-align: center;"><img border="0" data-original-height="538" data-original-width="610" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg0onrRgHo_CL8dbevQt3HKQRgERibII7so53X1hsDXRL0hPTCQjwORZoqqA7h_3rUfStxgs_q5DFhGb-FY4g-MyTm0B_WZ-SFLRqOj740widPNW14QcaloffB7G9FpsDQ4m1S3KfKMdWnU/s320/klasik-ahsap-kitaplik-modelleri-fiyatlari.jpg" width="320" /></a><br /><br /><br /><b>Rüyalar Anlatılmaz/ Nermin YILDIRIM:</b> Yıldırım benim en sevdiğim yazarlardan biri ve kitaplarını hemen bitirmemek adına gıdım gıdım okuyorum kitaplarını :) İlk tanışmamız Dokunmadan'la olmuştu. Dokunmadan'ı okuduğum dönemde babamı yeni kaybetmiştim ve baş karakter Adalet'in omzuna yaslanıp bir ona bir kendime ağlamıştım... Pilar bir sabah uyanır ve eşinin Türkiye'ye gittiğini öğrenir. Eşi kendisine tek söz etmeden kayıplara karışmıştır da niye? Pilar'la birlikte bu "niye"nin cevabını arıyoruz kitapta. Yıldırım'ın ikinci kitabı olmasına rağmen gayet akıcı ve kuvvetli bir kalem okudum ben. Bir aile hesaplaşmasının yanında kişilerin kendileriyle de hesaplaşmasını anlatıyor. Ben sadece "ah be Veysel" diyebildim kitabı kapatırken. Her kahramanın hikayesi ayrıydı da Veysel'inki beni ağlattı :( Nermin Yıldırım'ı her daim tavsiye listeme alıyorum :) Hep Kitap'tan çıkan roman 336 sayfa.<br /><br /><b>Ana / Maksim GORKİ:</b> Nefis bir Rus Klasiğiydi Ana. Pelage oğlu ve eşiyle yaşarken eşini kaybeder ve eşinin vefatından sonra oğluyla başbaşa kalır. Oğlu Pavel'in sosyalizme olan ilgisi gitgide derinleşir ve devrimcilere katılıp aktif bir şekilde çalışmaya başlar. Oğlu anarşik olan Pelaga Ana evladına "aklını başına devşir seni de içeri alırlarsa bana kim bakar oğul" mu diyecektir yoksa "benim oğlum ne yaparsa bir bildiği vardır" mı? Bundan gayrısını ben yazmayayım da siz okuyun. Ben klasikleri ayrı sevdiğim için bu kitabı ayrı sevdim. Bir annenin oğlu için yapabileceği fedakarlıkların haddi hesabı yok gerçekten. Tavsiye listemde elbette. Ben Bordo Siyah Yayınları'ndan okudum 429 sayfaydı.<br /><br /><b>Buzlar Arasında Bir Kış/ Jules VERNE: </b>Çoğu çocuk 80 Günde Devri Alem'i okuyup Verne'e aşık olmuştur. Ben de çocukluk aşkım Verne'i yetişkin de olsam terkedemiyorum. Zaten çocuk kitapları okumayı da kocaman sevince :) Oğlu denizde kaybolan Jean Cornbutte onu aramak için bir deniz yolcuğuna çıkar. Sürpriz bir de yolcusu vardır gemide. Bu yolculuk esnasında kara kış da bastırınca buzlar arasında zorlu maceralarla karşı karşıya kalırlar. İlkokul değil ama ortaokuldan itibaren okunabilir diye düşünüyorum. Çocuk kitabı da olsa ilkokul için sert kalabileceğini düşündüğüm yerleri var. Ben tabii ki sevdim çünkü Verne'i çok seviyorum. Çocuk kitapları sevenlere tavsiyemdir. Alfa Yayınları'ndan çıkan kitap 111 sayfa. <br /><br /><b>Tutunamayanlar/ Oğuz ATAY:</b> 2021'le birlikte kütüphanemde duran kalın kitaplardan her ay bir tane okuma kararı aldım. Atay ne vakittir raftan bana bakıp gözümü korkutuyordu da okumaya cesaret edemiyordum. Arkadasım çok sevdiğini söyleyince ben de ona eşlik etmek için başladım ve ilk 150 sayfa kadar inanılmaz sevdim fakat sonra sonra yormaya başladı beni. Atay'ın dili gerçekten döneminin ötesinde ve bundan çok etkilendim. Okuması zor hatta hikaye içinde hikaye tarzı bir anlatımı var ama tüm zorluklarına rağmen kitabı kapatırken yazara saygı duymamak ve hayran olmamak imkan dışı. Kitap adı üstünde bir tutunamayanı ve ardında bıraktıklarını anlatıyor. Arkadaşı Selim'i kaybeden Turgut'un Selim'le de kendiyle yüzleşmesini okumak yer yer yorsa da iyi ki okumuşum dedim. İletişim Yayınları'ndan çıkan kitap 724 sayfa.<br /><br /><br />Bir de teşekkür. Bu kitapların bir kısmını sevgili <a href="https://www.instagram.com/kursunkalemlecizilmiscumleler/" target="_blank">Nazan Hanım</a> sevgili <a href="https://www.instagram.com/kitapsevincii/" target="_blank">Kitap Sevinci</a> ve sevgili <a href="https://www.instagram.com/crohnietraveller/" target="_blank">Chronie Traveller</a> ile okuduk. Birlikte okuma yapmak okuma motivasyonumu da arttıyor. Kendilerine keyifli eşliklerinden dolayı kocaman sevgiler :) İsimlerinin üstüne tıklayıp Instagram hesaplarına gidebilirsiniz. Ben de hemen şuradayım <a href="https://www.instagram.com/platonik_okur/" target="_blank">tık tık :) </a><br /><br /><br />Şarkısız olmaz hemen en sevdiklerimden bir taneyi buraya iliştiriyorum. Umarım siz de seversiniz :) <br /><br /><br /><br /><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><iframe allowfullscreen="" class="BLOG_video_class" height="266" src="https://www.youtube.com/embed/gQ8O9SidZbs" width="320" youtube-src-id="gQ8O9SidZbs"></iframe></div><br /><br /><br />Yazıdaki kitaplarla alakası olmayan yorumları onaylamıyorum. Bunu bir alnıma yazmadığım kaldı ama yine de alakasız ve sırf yorum olsun diye yorumlar geliyor. Blog yazıları da emek verilerek hazırlanıyor minik bir saygı beklemek çok da altı boş bir istek değil diye düşünüyorum. dilekce54.blogpot.comhttp://www.blogger.com/profile/01377165099593604785noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8455986042369702938.post-89819492385413502702021-01-12T09:27:00.003-08:002021-01-12T09:35:28.612-08:00ARALIK AYI OKUMA LİSTEM<p> Merhaba, <br /><br />Aralık ayında beş adet kitap okumuşum ve 2020'yi 100 kitapla kapatmışım. 2019'a nazaran daha iyi bir bilanço olmuş aferin kendime :) <br /><br />Hemen aralık kitaplarımı anlatayım. Yine fotoğraf çekmedim o sebeple sevdiğim bir fotoğrafı ekliyorum buraya :) <span></span></p><a name='more'></a><br /><b>Roger Ackroyd Cinayeti/ Agatha CHRISTIE:</b> Kendi halinde yaşayan insanların olduğu bir köyde günün birinde bir kadın ölür ve kadının ölümü çeşitli varsayımları da beraberinde getirir. Köy halkı kadını ilk kocasının öldürdüğünü düşünmektedir. Bu esnada emekliye ayrılıp King's Abbot köyüne yerleşen Hecule Poirot da olaya dahil olur. Christie yine yapmış yapacağını. Kitabın sonuna kadar asla şüphe etmediğim biri çıktı katil :) Altın Kitaplar'dan çıkan roman 304 sayfa.<br /><br /><br /><b>Kazaklar/ TOLSTOY:</b> Varlıklı biri olan Olenin Moskova'da yaşarken bir Kazak köyüne göreve gider. Olenin ve köy halkı arasındaki ilişkileri okuyoruz kitapta. Tolstoy, Olenin ve köy halkı üzerinden birbirinden farklı iki kültürü kıyaslamış. Kitap aksiyon dolu bir kurguya sahip değil ama ben okurken çok beğendim beni çok dinlendirdi fondaki Kazak köyü. Sakin sakin kendini okutan kitapları sevenlere tavsiyemdir. Bordo Siyah Yayınları'ndan çıkan baskısını okudum. 320 sayfaydı ve çevirisi de güzeldi ancak basımı yok şu an. <br /><br /><br /><b>Germinal / Emile ZOLA:</b> Germinal çocukluğumdan beri kitaplığımdaydı ancak ne hikmetse elim hiç gitmedi. Şimdi artık zamanı geldiğini düşündüm ve sevgili Kitap Sevinci ile birlikte okuduk. Araştırdığımda Germinal'in 20 kitaplık bir seri olan "Rougon-Macquat Serisi"nin 13. kitabı olduğunu öğrendim fakat serinin birkaç kitabı dilimize çevrilmiş. Germinal'e başlamadan önce serinin ilk kitabı olan "Rougon'ların Yükselişi"ni almıştım ve şu an inanılmaz derecede okuyasım var :) Germinal Fransa'da bir maden ocağında çalışan işçiler ve işverenleri arasındaki hikaye üzerinden anlatılmış bir sınıf farkı hikayesi. Hikaye o kadar güzel anlatılıyor ki "keşke 20 kitap da basılmış olsa da hepsini okusam" dedirtiyor. Daha önce Zola'dan "İtiraf"ı da okuyup çok sevmiştim. Sınıf farkı ve direniş temalı romanları sevenlere ve klasik sevenlere şiddetle tavsiyemdir Zola. Ben harika bir çevirmen olan Adnan Cemgil'in çevirisi ile Engin Yayıncılık'tan çıkan baskıyı okudum. Kitap 496 sayfa ancak şu an bu basımı yok. Rougon'ların Yükselişi'ni ise Hamdi Varol çeviri ile Yordam Kitap'tan aldım belki alacaklara fikir olur :) <br /><br /> <a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjuY1nHjBpwa8FRyVew4DlyMxycuVMEyU2KKqQceVizv8FfjoctdAdG4EDLx4oBsqiAzfduEx9ccKvreBnfZGLgxdswPl9Nv65DkUHEmdEF5nhsb53r73Bq3xEj4RzQkrCeb5QEmdaAi-Xz/s960/Bloga.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em; text-align: center;"><img border="0" data-original-height="960" data-original-width="662" height="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjuY1nHjBpwa8FRyVew4DlyMxycuVMEyU2KKqQceVizv8FfjoctdAdG4EDLx4oBsqiAzfduEx9ccKvreBnfZGLgxdswPl9Nv65DkUHEmdEF5nhsb53r73Bq3xEj4RzQkrCeb5QEmdaAi-Xz/w276-h400/Bloga.jpg" width="276" /></a><br /><br /><br /><p></p><p><b>Tuhaf Masallar/ Ransom RIGGS</b>: Kanadalı yazar Riggs "Bayan Peregrine'in Tuhaf Çocukları" Serisinin de yazarı. Serinin dilimize çevrilmiş ilk 4 kitabını toplamaya çalışıyorum ancak henüz 3. kitabı edinemediğim için seriye başlamak istemedim. Bu esnada yazarın diline, tarzına da aşina olmak için bu kitabıyla bir tanışma okuması yapmak istedim. Rigss'in fantastik birkaç hikayesinden oluşan kitap ortaokul dönemindeki arkadaşlarıma daha uygun gibi geldi 7. sınıftan sonra okunabilir sanırım (yine de bir öğretmen görüşü almak lazım tabii zira işin uzmanı değilim:) Yetişkinler çok sever mi bilemedim. Ben birkaç hikayeyi sevdim ama genel olarak "vay be" dedirtmedi bana. İthaki Yayınları'ndan çıkan kitap sayfa. <br /><br /><b>İnsandan Kaçan/ Moliere: </b>Şuana dek Moliere'den okuduğum tüm kitaplar komik hicivler içeriyordu ve hızlıca okutmuştu hepsi de kendini ancak İnsandan Kaçan yazarın okuduğum diğer kitaplarından farklı olarak sanki daha çok Shakespeare okuyormuşum gibi bir tat bıraktı bende. Kitabın başkahramanı Alceste saraya yakın çevrelerin dalkavukluklarından ve samimiyetsizliğinden bıkmış, değerlerine önem veren bir adamdır. Moliere'in bu kitabı eleştirmen çevrelerce en iyi kitabı diye de nitelenmiş Alceste ise bazı eleştirmenlere göre tiyatro tarihinin en önemli karakterlerinden biridir. Benim için diğer kitaplarına göre biraz daha ağır ilerleyen bir okumaydı ancak asla kötü bir kitaptı demiyorum. İş Bankası Kültür Yayınları'ndan çıkan kitap 96 sayfa. <br /><br /><br />Aralık listem bu şekildeydi. Okuyan herkese teşekkür ve sevgilerimi bir de caaaaanım Zeki Müren'in şu sıralar en çok taktığım şarkılarından birini gönderiyorum :) <br /><br /><br /><br /></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><iframe allowfullscreen="" class="BLOG_video_class" height="266" src="https://www.youtube.com/embed/MR9ru2L2ND0" width="320" youtube-src-id="MR9ru2L2ND0"></iframe></div><br />Bana İnstagram'dan da ulaşabilirsiniz <a href="https://www.instagram.com/platonik_okur/">buraya bir tık :) </a><br /><p><br /></p>dilekce54.blogpot.comhttp://www.blogger.com/profile/01377165099593604785noreply@blogger.com10tag:blogger.com,1999:blog-8455986042369702938.post-85778061357114571692021-01-03T10:26:00.005-08:002021-01-05T09:39:56.774-08:00KASIM AYI OKUMA LİSTEM <p> Merhaba! <br /><br />Herkese iyi yıllar :) <br /><br />Bir yazı sonra 2020 listemi bitirmiş olacağım ( çok şükür :D ) . Hemen yazıya geçeyim 11 kitap okumuşum kasımda. Bittabii yine fotoğraf yükleyemediğim için sevdiğim kitaplık görselini ekliyorum :) <span></span></p><a name='more'></a><br /><br /><br /><b>Sadist/ Stephen KING: </b>King benim en sevdiğim yazarlardan biri. "Göz" okuduğum ilk kitabıydı ve şuana dek en sevdiğim kitabıydı da. "Hayvan Mezarlığı" bu tahta ortak olmuştu ve "Sadist" de şimdi bu listeye eklendi :) Başarılı yazar Paul Sheldon bir trafik kazası geçirir ve takıntılı hayranı Annie Wilkes tarafından bulunur ancak "ah keşke beni orada bıraksaydı" dedirtecek olaylar içinde bulur kendini. Böyle hayran düşman başına bile denmez öyle nefret ettim kadından :))) Çok başarılı bir romandı ben gerçekten severek okudum ve gerilim severlere tavsiyemdir. Altın Kitaplar'dan çıkan roman 344 sayfa.<br /><br /><b>Ateşten Gömlek / Halide Edip ADIVAR:</b> Bu romanın özelliği Kurtuluş Savaşı'nı anlatan ilk roman olması. Kahramanımızın ağzından savaşa ve döneme dair bir hikaye dinliyoruz ancak şöyle bir durum gelişti bende , ben inanılmaz büyük beklentilerle başladım ve bir miktar boşluk yaşadım bitirdiğimde. Bunun sebebi romanın kötü olması değildi çünkü 2 günde okudum gayet de akıcı ancak beklentileri arşa çıkaran yorumlar duyunca bu yaşadığımın da normal olduğunu düşünüyorum. Okuduğuma mutluyum zira sürprizli sonu gayet güzel olmuştu. Adıvar'ın okuduğum 2. kitabıydı ve diğer kitabına göre kat kat iyiydi. Can Yayınları'ndan çıkan kitap 208 sayfa ve Türk Klasiklerini sevenlere tavsiyemdir. <br /><br /><b>Rüzgar Ne Diyor? / Susanna TAMARO: </b>Tamaro'ya hayranım ancak bu kitabını çok sevdim diyemiyorum. Özellikle yazardan beklentileri benim gibi büyük olanlar varsa çok tatmin etmeyebileceğini belirteyim. Bu kitapta mülteci öyküleri anlatmış yazar. Göçler, yeni yaşamlar ve yeni hayalkırıklıkları var hikayelerde. Ben diğer kitaplarını da okuyacağım çünkü külliyatını bitirmek istiyorum. Can Yayınları'ndan çıkan kitap 123 sayfa.<br /><br /><b>Hep Genç Kalacağım/ Sabahattin ALİ:</b> Ali'nin arkadaşları, ailesi ve iş arkadaşlarıyla olan mektuplaşmalarını içeren, tadı damağımda kalan, sonlara doğru bitmesin diye gıdım gıdım okuduğum bir kitaptı. 560 sayfalık kitap bana az geldi ve okurken o dönemlerde yaşadığı için mektup sahiplerini inanılmaz kıskandım. Dil, üslup , kalite, kültür... O zaman diliminde yaşamış olmak isterdim... Mektup okumayı sevenler ve elbette Ali hayranlarına şiddetle tavsiyemdir. Yky'den çıkan kitap 560 sayfa. <br /><br /><br /><b>Fırtınanın Habercisi/ Maksim GORKİ: Ekim</b> Devrimi öncesi Rusya'sından hikayeler içeren bir kitap Fırtınanın Habercisi. Hep Genç Kalacağım"da Sabahattin ALİ'nin öğrencisi Adil'in bu kitaptan bahsedip çok da sevmediğini okumuştum. Benim de okuma listemde olduğu için açıkçası üzülmüştüm ve Adil'e katılıyorum maalesef ben de çok sevemedim ancak kesinlikle kötü değildi. Bendeki baskısı Bordo Siyah Yayınevi'nden çıkan baskı 216 sayfa.<br /><br /><br /><br /><b>Hayriye Hanımı Kim Çaldı? / Figen ŞAKACI:</b> Şakacı'nın 3 kitaplık serisi , Bitirgen/Pala Hayriye/ Hayriye Hanımı Kim Çaldı isimli 3 kitap içeriyor. Ben serinin ilk iki kitabını geçtiğimiz yıllarda okuyup çok sevince son kitabı saklamıştım çünkü Hayriye'den ayrılmak istemedim. Çocukluğundan itibaren hikayesine eşlik ettiğim Hayriye'yi bu son kitapla uğurladım. Açıkçası son kitaptan çok daha büyük beklentilerim vardı maalesef altında kaldı çünkü Hayriye'nin hikayesini arkadaşı Rüya'dan dinledim son kitapta. Rüya bir gün arkadaşı Hayriye'yi ziyarete gider ancak Hayriye yoktur. Bu yokluğun peşinde düşer Rüya. Çok sevemesem de kötü de bulmadığımı belirteyim. Keşke daha çok kitap olsaydı bu seride :( İletişim Yayınları'ndan çıkan kitap 172 sayfa. <br /><br /><br /> <a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgi-aRf47nv6gHGKCWJUIEeJtJaL8rFWW6d_CBfUF93eKHfMAez4yfk-BZOxKCn2F1GMgSqH7B6Fsv126IRfZV9eFYmnlkdJ-LzRFSCR-yl6kE-3aRD5J1WIk9T6xlupOFkrZ5NiHvp6avS/s610/klasik-ahsap-kitaplik.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em; text-align: center;"><img border="0" data-original-height="586" data-original-width="610" height="383" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgi-aRf47nv6gHGKCWJUIEeJtJaL8rFWW6d_CBfUF93eKHfMAez4yfk-BZOxKCn2F1GMgSqH7B6Fsv126IRfZV9eFYmnlkdJ-LzRFSCR-yl6kE-3aRD5J1WIk9T6xlupOFkrZ5NiHvp6avS/w400-h383/klasik-ahsap-kitaplik.jpg" width="400" /></a><p></p><br /><b>Carmilla/ Sheridan Le FANU: </b>Kitabımızın kaahramanı genç ve yalnızlık çeken bir kadın. Bir gün yaşadığı yerde bir kaza olur ve Carmilla ile tanışır. Bu tanışma onu çok memnun etmiştir çünkü bir arkadaş bulmuştur. Dracula'nın ilk vampir romanı olduğu sanılsa da Carmilla , Dracula'dan 26 yıl önce yazılarak ilk vampir romanı olmuş. Vampir kitabı olmasının yanısıra lezbiyen aşk öğeleri barındırmasıyla da ilgi çekmiş bir kitap Carmilla. Kitap 112 sayfa. Ben Can Yayınları'nın Gotik Edebiyat Serisinden okudum ve yazıldığı döneme bakıldığında iyi bir anlatımı olduğu için sevdim kitabı. Türünün en eski örneklerinden olan kitapları okumayı seviyorum eğer siz de benim gibiyseniz listenize alın derim. <br /><br /><b>Od/ İskender PALA:</b> Od bir Yunus Emre romanı. Yunus Emre'yi Yunus Emre yapan hikayesini okuyoruz kitapta. Pala'nın şu ana dek okuduğum "Akşam Yıldızı" hariç tüm kitaplarını sevdim. Od'da da bir şeyler eksik gibi geldi bana. Bilmiyorum belki de "Şah ve Sultan " ve "Mihmandar"ı çok sevdiğim için onlarla kıyasladım en nihayetinde çok beğendiğim bir kitap olmadı. Beklentiyi yüksek tutmadan okumak lazım derim eğer okumak isterseniz. Kapı Yayınları'ndan çıkan roman 361 sayfa.<br /><br /><b>Fatih Harbiye/ Peyami SAFA: </b>Safa benim iki gözümün çiçeği olduğu için her kitabını okumak istediğim yazarlar listesinde :) "Dokuzuncu Hariciye Koğuşu" bir başyapıttı ve ben hala o kitaptaki anlatımın, psikolojik tahlillerin ve bazı cümlelerin etkisinden çıkamadım. Fatih Harbiye güzeldi ancak bana "Dokuzuncu Hariciye Koğuşu"ndan aldığım tadi vermedi. Kitabın kahramanlarından Neriman babası Faiz Beyle yaşar ve mahalleden komşu olduğu Şinası ile nişanlıdır. Konservatuarda ud eğitimi alan Neriman bir gün Macit'le tanışır ve yaşadığı hayatı sorgular olup Batılı tarzda yaşama isteği duyar. Kitap 128 sayfa ben Ötüken Neşriyat basımından okudum Alkım'dan da çıkıyor ve eğer bende olmasaydı kesin Alkım basımını alırdım çünkü onun kapaklarını daha çok seviyorum :) <br /><br /><b>Kelime Defteri/ Nazan BEKİROĞLU: </b>Mücella'sını okuduğumdan beri Bekiroğlu'na hayranım. Diğer romanlarını da hemen topladım ama niyeyse bir türlü okuyamadığım için Kelime Defteri'yle Bekiroğlu okumaya devam etmek istedim. Denemelerden oluşan bu kitapta da Bekiroğlu'nun sıcak anlatımı vardı. Seçtiği kelimeler, benim alıp götürdüğü yerler dolayısıyla bu kitabını da sevdim. Timaş Yayınları'ndan çıkan kitap 256 sayfa ve deneme severlere tavsiyemdir. <br /><br /><b>Kuvayi Milliye/ Nazım HİKMET: </b>Hikmet'in tüm kitapları elimde var ancak ne hikmetse dönüp dolaşıp "Benerci Kendini Neden Öldürdü"yü okuduğumu farkettim. 2001 yılında almıştı sanırım annem bu seti ve ben o zamandan beri o kitabı 4 kez okumuş olabilirim. Bir karar verdim ve sırayla tüm kitaplarını okumaya çalışacağım. Nazım'ın şiirlerini anlatmama hiç gerek yok diye düşünüyorum. Alın, okuyun, hediye edin her kitabını. Ben Adam Yayınları'ndan çıkan basımını okudum 232 sayfa. <br /><br /><br />Size bir de şu sıra sürekli dinlediğim bir şarkıyı bırakıyorum. 1 saatlik versiyonu var ben onu dinliyorum çünkü hiç bitmesin istiyorum :)<br /><br /><br /><br /><br /><br /><br /><br /><br /><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><iframe allowfullscreen="" class="BLOG_video_class" height="266" src="https://www.youtube.com/embed/vBWCphAu8ik" width="320" youtube-src-id="vBWCphAu8ik"></iframe></div><br />dilekce54.blogpot.comhttp://www.blogger.com/profile/01377165099593604785noreply@blogger.com10tag:blogger.com,1999:blog-8455986042369702938.post-22748715463459894832020-12-22T08:51:00.001-08:002020-12-22T09:00:53.177-08:00EKİM AYI OKUMA LİSTEMHerkese merhaba,<br /><br />Epey gecikmiş bir ekim ayı listesiyle geldim. Lafı uzatmadan hemen okuduklarıma geçiyorum. Yine fotoğraf çekemedim çünkü telefondan çektiğim fotoğrafları Blogger kabul etmiyor. Sizde de oluyor mu bu? Çaresi var mıdır? :) <br /><br />Bu vesileyle evrene yine mesaj göndereyim bari sevdiğim bir kitaplığı paylaşarak :D<span><a name='more'></a></span><br /><br /><br /><br /><b>Bay Bojangles'i Beklerken/ Oliver BOURDEAUT:</b> Romanın başkahramanı bir genç ve onun ağzından ailesiyle yaşadıklarını dinliyoruz. Bohem bir aile içinde yetişen kahramanımız bir süre sonra annesinin yaşadığı sıkıntılar nedeniyle babasıyla birlikte olayların iyice karışmaması için harekete geçer... Bu romana niye bilmem büyük beklentilerle başladım ama çok sevemedim dolayısıyla tavsiye listemde olan bir kitap değil. 153 sayfalık romn Kafka Kitap'tan çıkıyor. <br /><br /><b>Thibault'lar/ Roger Martin DU GARD:</b> Ve bu güzel serinin son cildini de ekimde bitirdim. Bu ciltte, 2. ciltte başlayan serinin 8. kitabı olan "1914 Yazı"nın kalan bölümleri ve "Epilog" bölümü yer alıyor. 3. cilt diğer iki cilde nazaran daha ağır akıyor çünkü işlediği konular da biraz kasvetli. Artık savaşın patlak verdiği yıllar ve kahramanlarımız bu atmosferi yaşıyor bu ciltte siz de onlarla birlikte yaşıyorsunuz. Kahramanların başına gelenler özellikle de son 50 sayfa benim kalbimi acıttı. Bunun bir roman olduğunu biliyorum ancak vaktiyle böyle hikayelerin yaşandığını da biliyorum ve çok düşündüm okurken kendimi yerlerine koydum. Kahramanlarını sevdiğim romanlar biterken benim kalbim kırılıyor size de oluyor mu? Yapı Kredi Yayınları'ndan çıkan serinin bu son kitabı 456 sayfa.<br /><br /><b>Unutma Beni Apartmanı/ Nermin YILDIRIM: </b>Yıldırım, Türkiye'nin en iyi kalemlerinden biri bana göre. Bu kitap da bu güçlü kalemin ilk kitabı. Kendisiyle tanışmam "Dokunmadan" isimli kitabıyla olmuştu ve o kitap çok sevdiğim kitaplardan biriydi. Bu kitap hem ilk kitabı olması hem de daha önce gerçekten çok iyi kitaplarını okumuş olmam sebebiyle bana "vay be" dedirtmedi ama asla kötü bir kitao değildi. Çevirmen olan Süreyya babaannesi ile büyümüştür ve yıllar yılla sonra günün birinde bir telefon alır. Telefonun ucundaki ses "anne"sidir... Ne hissedeceğini bilemeyen Süreyya'nın kah çocukluğu kah gençliği kah şimdiki zamanları arasında gezintiye çıkıyorsunuz kitapla. Ben Nermin Yıldırım'a hayran olduğum için elbette tavsiye listemdeki kitaplardan biri. Hep Kİtap'tan çıkan roman 424 sayfa. Doğan Kitap'tan çıkan kapakları daha güzeldi belki biri görür de bu fikri değerlendirir :D <br /><br /><br /><br /><br /><b>Gargantua/ </b><span><b> François RABELAIS:</b> Dünya edebiyatında ilk romanı olarak kabul edilen bir kitap Gargantua. Bu konuda "ilk modern roman" olduğu kabul edilen kaynaklar da var. Bu tartışmaya karşın Boccacio'nun "Decameron"u ilk modern roman kabul eden kaynaklar da var bilemedim ama çok da farketmiyor ben kocaman bir şevkle okudum ilk roman örneği kabul edildiği , bir kilometre taşı olduğu için. Kitap aynı zamanda yazarının da ilk kitabı. Kitabı mutlu bir hisle bitirdim hem "ilk roman"ı okudum hem de gerçekten dönemini güzel hicveden bir kitap okudum. Normalde seri 5 kitaplık bir seriymiş ancak piyasada sadece "Garnagtua" ve "Pantagruel" çevirisi var şu an. Daha önce diğer 3 kitap çevrilmiş mi bir bilgi bulamadım. Gargantua ve Pantagruel bir baba oğul. Gargantua'nın doğumundan, eğitimine, oynadığı oyunlara, beslenmesine kadar bir çok bölüm var kitapta ve bu bölümler üzerinden dönem yaşamı güzelce eleştiriliyor açıkçası bu kadar ince ve güzel bir kurgu beklemiyordum beni şaşırtmadı da değil. Fakat tüm bunları yazarken herkesin seveceği tarzda bir kitap olmadığını ve kitabı okumadan önce bahsedilen döneme dair bir miktar bilgi sahibi olunması gerektiğini de belirteyim. Her ne kadar dipnotlarla açıklamalar olsa da bir miktar bilgi şart. Pantagruel'i de aldım onu da ilk fırsatta okumak istiyorum. Türkiye İşbankası Kültür Yayınları'ndan da çıkıyor kitaplar ancak ben baskısını daha çok beğendiğim için Everest Yayınları'nı tercih ettim. Kitap 288 sayfa ve meraklılarına tavsiyemdir :) <br /></span><b><br /></b><br /><br /><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEicJgMlSRQTuVImt2tWpkb1OHU2bzHuJ60r13rLqj0cViUlFjqx0uuEkS_651EbiKyxD7lhmJwHaxyw02zmEYcQ-DXfr0JFkUhj_9-UZ06GI0aoEiLhyhf4buDX_6B02WXtfx5DNE_YApfy/s610/klasik-ahsap-kitaplik.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="586" data-original-width="610" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEicJgMlSRQTuVImt2tWpkb1OHU2bzHuJ60r13rLqj0cViUlFjqx0uuEkS_651EbiKyxD7lhmJwHaxyw02zmEYcQ-DXfr0JFkUhj_9-UZ06GI0aoEiLhyhf4buDX_6B02WXtfx5DNE_YApfy/s320/klasik-ahsap-kitaplik.jpg" width="320" /></a></div><b>Sisler Prensi/ Carlos Ruiz ZAFON:</b> Çok tatlı bir gençlik romanı Sisler Prensi. 2. Dünya Savaşı döneminde, savaşın koyu rengi yüzünden , merkezden kırsala kaçan Carver ailesinin çocuklarının , taşındıkları evde olan garip olayları farketmeleriyle başlayan ardından da büyüyen bir olaylar zincirini anlatıyor. Hikayeyi ailenin oğlu Max'in ağzından dinliyoruz. 1993'de ilk kez yayınlanan roman aynı zamanda yazarın da ilk romanıymış. Yazarın "Rüzgarın Gölgesi" isimli romanı da var bende ve onu da ilk fırsatta okumak istiyorum. Ben sonuna üzülerek bitirdim bu romanı. Gizemli romanlar seven genç kardeşlerimize çok güzel bir hediye olur bu kitap :) Altın Kitaplar'dan çıkan roman 173 sayfa. <br /><b><br />Felatun Bey ve Rakım Efendi/ Ahmet Mithat Efendi:</b> Türk Klasiklerini okumayı çok seviyorum. Bu romanda Batılılaşmanın negatif tarafları kahramanlardan Felatun Bey üzerinden anlatılır. Rakım Efendi de Doğu'nun güzide özelliklerini taşıyan bir karakterdir. Bu iki karakterin mukayesesi üzerinden Batı- Doğu karşılaştırması yapılır. Ben severek okudum ve Türk Klasiklerini sevenlere de tavsiyemdir. Morpa Yayınları'ndan çıkan baskısı vardı bende ve bu baskı 192 sayfa. Şu an Morpa'nın baskısı yok ama İş Bankası nefis kapaklarla yayınlıyor Türk Klasiklerini. <br /><b><br />Örümcek Ağı/ Agatha Christie:</b> Bir diplomatın eşi olan Clarissa sürekli olasılıklar üzerine konuşur ve planlar yapar. Günün birinde "bir ceset bulsam" diye düşünürken bu düşüncesi garip bir şekilde gerçek olur ve evinde bir ceset bulur... Christie'nin tüm romanları gibi bu da kurgusuyla sizi ters köşe yapacak bir polisiye ve elbette her zaman olduğu gibi tavsiye listemde. Altın Kitaplar'dan çıkan roman 192 sayfa. <br /><br /><b>Yılkı Atı/ Abbas SAYAR:</b> Bir arkadaşım bana yıllar önce, Anadolu'da yılların emektarı atların yaşlandığında ve artık eskisi kadar iyi iş göremez duruma geldiklerinde , hizmetlerini gördükleri aileler tarafından evden uzaklara gönderilip burada kışı çıkarabilirse gelecek yaz tekrar alınmak üzere terkedildiğini anlatmıştı. Nasıl üzüldüğümü anlatamam... Bu roman tam bu hikayeyi anlatıyor işte. O kadar güzel anlatılmış ki etkilenmemeniz pek mümkün olmuyor. Ötüken Neşriyat'tan çıkan kitap 120 sayfa.<br /><br /><b>Savaş ve Barış Manga: </b>Manga okumaya bayılıyorum bu nedenle Yordam Kitap'ın Manga Serisini aldım şu ana dek okuduğum tüm mangalarını da çok sevmiştim ancak bunu sevemedim eğer bu 192 sayfalık manga sonlara doğru toparlamamış olsaydı cidden hayal kırıklığı olacaktı. Tolstoy'un canım kitabını pek de iyi anlattığını düşünmediğim için tavsiye listemde değil. <br /><br /><br />Buraya fıstık bir şarkı bırakıyorum :) <br /><br /><br /><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><iframe allowfullscreen="" class="BLOG_video_class" height="266" src="https://www.youtube.com/embed/mlzOdX6RBRo" width="320" youtube-src-id="mlzOdX6RBRo"></iframe></div><br />dilekce54.blogpot.comhttp://www.blogger.com/profile/01377165099593604785noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8455986042369702938.post-50586832545739565832020-11-22T07:29:00.002-08:002020-11-22T08:42:26.455-08:00EYLÜL AYI OKUMA LİSTEM<p> Merhaba,<br /><br />Eylül ayını yazdım sanan Dilek'e şok :) Ben yazdım diye rahattım bir baktım 3 ay duruyor öylece :D Hemen geçiyorum kitaplara. Hızlı hızlı anlatacağım ve bittabii yine fotoğraf çekmedim :))) Buraya çok istediğim bir kitaplığın fotoğrafını bırakayım bari :) <span></span></p><a name='more'></a><br /><br /><b>Görünmeyen Koleksiyon/ Stefan ZWEIG: </b>Zweig'in 3 öyküsünden oluşan bu kitaba ismini veren "Görünmeyen Koleksiyon" harici diğer iki öykü öykü olan "Mürebbiye ve Leporella"yı okumuştum o sebeple aslında boşa aldığım bir kitap oldu benim için. Görünmeyen Koleksiyon'u ben çok sevdim eğer diğer iki öyküyü de okumadıysanız tavsiyemdir. Koridor Yayınevi'nden aldım ben kitabı zira ciltli baskısına tav oldum :) Kitap 84 sayfa.<br /><br /><b>Jane Eyre/ Charlotte BRONTE: </b>Bizim Çalıkuşu'nun Brit versiyonu olur kendisi :) Yetimhanede büyüyen Jane bir eve öğretmenlik yapmaya gider ve o evde aşkı bulur ama aşk yetmiyor tabii Jane'in aşkına kavuşması için pişmiş tavuğun başına gelenleri bir tecrübe etmesi lazımdı elbette :D Martı Yayınları'nın Vintage serisinden okudum ben bez baskısına ve puntolara bayıldım ama kitapta geçen Fransızca kısımlar çevrilmemiş ve dipnot olarak düşülmemiş. Ben Fransızca bilmediğim için o kısımlarda ne dendiğini bilmeden okudum. Büyük bir anlam karmaşası olmadı ama yine de o kısımları anlamak isterdim. Martı Yayınları'ndan çıkan kitap 576 sayfa. Klasik okumaları sevenlere tavsiyemdir. <br /><br /><b>Üç Yanlış Üç Ceset/ Agatha CHRISTIE:</b> Bir öğrenci pansiyonunda peşi sıra suçlar ve cinayetler işlenir. Bu pansiyonun sorumlusu baş kahramanımız Dedektif Poirot ile iletişim kurar ve Poirot'un açtığı kapılarla suçlar asla tahmin edemeyeceğimiz başka olaylara sürükler bizi :) Christie sevgimi bilmeyen yok artık sanırım. Elbette bu kitap da tavsiye listemde. Altın Kitaplar'dan çıkan kitap 191 sayfa. <br /><br /><br /><b>Otuzunda Kadın/ BALZAC: </b>Ben<b> </b>galiba Balzac ile pek anlaşamıyorum ben zira daha önce de okuduğum kitaplarına çok dahil olamamıştım. Bu kitapta bir kadının aşkının evliliğe evrilişi ve sonrasında yaşadıkları, duygularının değişimi, hayal kırıklıkları, mutlulukları yer alıyor. Ben ne bekliyordum bilmem ama aradığımı bulamadım kitapta :( Akvaryum Yayınevi'nden çıkan kitap 237 sayfa. Bu basım artık yokmuş buarada ama farklı yayınevleri basıyor.<br /><br /><br /><br /><p></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjlTwqZZcpaswmvnhFoRA398yID-0ozQIqZeBVyxVZhgLpHWXCJXzF_Ip_Os9AAvMAGklsMrl-g6JsHrw-P51ADm2jhjXrdVJrPycN0encSV2uQdii3VmaLfiDRJJ8ZNEH3_fJR0Q1TGPZv/s578/Country-kitapl%25C4%25B1k.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="394" data-original-width="578" height="271" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjlTwqZZcpaswmvnhFoRA398yID-0ozQIqZeBVyxVZhgLpHWXCJXzF_Ip_Os9AAvMAGklsMrl-g6JsHrw-P51ADm2jhjXrdVJrPycN0encSV2uQdii3VmaLfiDRJJ8ZNEH3_fJR0Q1TGPZv/w400-h271/Country-kitapl%25C4%25B1k.jpg" width="400" /></a></div><br /><b>Thibault'lar / Roger Martin Du Gard: </b>Thibultlar 2. cilt "Babanın Ölümüé isimli kitaplar devam ediyor. Kahramanlarımız Jacques ve Antoine'in babaları bu kitapta aralarından ayrılıyor ve bu ölümün iki kardeşe yansımasını okuyoruz. İlk ciltten daha yavaş ilerlese de ben bu cildi de severek okudum. Yky'den çıkan kitap 607 sayfa.<br /><br /><b>Gelin Başı/ Seray ŞAHİNER:</b> Şahiner'in öykülerinin yer aldığı 110 sayfalık bir kitap. Çok aşık olmadım ben bu kitaba niye bilmem."Antabus" ve "Hanımların Dikkatine" gibi kitaplarından sonra bana bir şeyler eksik gibi geldi. Everest Yayınları'ndan çıkan kitap 110 sayfa. <br /><b><br />Koralin/ Neil GAIMAN: </b>Gaiman'ı "Doctor Who" serisiyle tanıyıp sevmiştim açıkçası Koralin'de harikalar beklemiştim hele ki arka kapak yazısında "Alice Harikalar Diyarında" ile karşılaştırıldığını görünce beklentim arşa çıktı ancak asla Alice ile aşık atabileceğini düşünmüyorum. Koralin bir gün kendini bambaşka bir evrende bulur ve kendi ait olduğu evrene dönmeye çalışır. Biz de Koralin'in eve dönüş çabasını okuruz kitapta. Beni çekmedi tavsiye ediyorum diyemiyorum. İthaki Yayınları'ndan çıkan kitap 152 sayfa.<br /><br /><b>Şah ve Sultan/ İskender PALA: </b>Bu kitabı bana çok zaman önce sevdiğim bir arkadaşım önermişti ancak kendisinin okuma zevkine pek de güvenmediğim için "ay acaba okumasam mı?" Diyerek hep şüpheyle yaklaşmıştım ama bu yaz kendisinin de aklıma gelişiyle raftan alıp okumaya başladım. İyi ki... İki ezeli rakip olan Yavuz Sultan Selim ve Şah İsmail'in hikayesini her iki hükümdarın yol arkadaşları olan hizmetkarlarından dinliyoruz. Kitabın içinde o kadar da hüzünlü bir kardeşlik ve bir de aşk hikayesi var ki kapağı kapatırken ağlamaklıydım. Kesinlikle tavsiye listemde :) Kapı Yayınları'ndan çıkan kitap 390 sayfa.<br /><br /><b>Tekme Tokatlı Şehir Rehberi/ Mevsim YENİCE:</b> Bu kitap bana tatlı Kitap Sevinci'nin armağanıydı. Kendisi eskiden harika kitap yazıları yazardı ancak şifresini kaybettiğinden beri okuyamıyoruz blogunu. Kendisine Instagram üzerinden eriişebilirsiniz elbette :) @kitapsevincii yazarak ona @platonik_okur yazarak da bana ulabilirsiniz :D Yenice'nin öykülerinden oluşan kitap yazarın ilk kitabı olmasına rağmen oturmuş bir tarza sahip. Bazı öyküleri cidden sevdim ben. Öykü severlere tavsiyemdir. Everest Yayınları'ndan çıkan kitap 112 sayfa.<br /><br /><b>Kahire Modern/ Necip MAHFUZ: </b>Mahfuz benim iki gözümün çiçeği. Kendisinin yazdığı her kitabı okuyasım var ama bitmesin de istiyorum :( Ait olduğu toplumun çözümlemesini bu kadar güzel yapan kaç yazar var acaba? Bu kitabın baş kahramanı üniversite öğrencisi Mahcub. Ailesinin maddi durumu babasının sağlık durumu ile birlikte zayıflayan Mahcup çok hırslı bir gençtir ve istediği mertebeye gelebilmek için hiçbir şeye "hayır" demeyecektir fakat günün birinde kendisine bir makam karşılığı teklif edilen şey ilerleyen zamanlarda hayatını değiştirecektir... Mahfuz'un ahlaksız karakterlerine acıdığımız bir kitap daha olmuş :) Benim için "Midak Sokağı" her daim en iyi kitabı olsa da bu kitap da gayet akıcı ve güzeldi ve elbette tavsiye listemde :)Kırmızı Kedi Yayınevi'nden çıkan kitap 215 sayfa. <br /><br /><br /><br />dilekce54.blogpot.comhttp://www.blogger.com/profile/01377165099593604785noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8455986042369702938.post-82945403081492101642020-11-07T09:19:00.004-08:002020-11-07T15:09:37.508-08:00SEVGİLİ LEONARD! <p>Leonard Cohen'e,<br /><br /><br />"Tanımadığınız birine nasıl böyle üzülebiliyorsunuz? Gerçekten bu hissi anlayamıyorum. Bazısı var babası ölse ağlamaz tanımadığı adama ağladığı kadar" demişti garip birisi. Adına üzülmüştüm. Sevgiyi bilmiyordu. <span></span></p><a name='more'></a><br />Seni tanımamak mı? Tanımamak mümkün mü? Sesine kayıtsız kalmak? En zor anlarda o tonla sakinleşmemek? Ayrıca tanımak çok sığ bir kelime çünkü sen benim ruh eşimsin çünkü "frontiers are my prison" too. <br /><br />Bazı insanlar tek tip sever. Görev gibi işte. Alıştığını sever kimisi. Kimisi de zorunda olduğunu. Kimi payına düşeni... Kimi öğretileni kimi de bağımlılığını sever. Sevmez de aslında kurtulamaz işte. Kurtulmak istemez ya da. <br /><br />Ben seni özlemle sevdim, sesinin tonunun beni tüm harfler ve notalar içinden çekip kucaklamasında sevdim. 6 yaşında, ayıcıklarıma çay partisi verirken koltukta seni dinleyen abimin gözbebeğine yerleştirdiğin ışıltılı tebessümden sevdim seni. Benim en güzel çocukluk anılarıma fon müziği oluşunu sevdim. İlk kez bir hissi aşk sanıp boş çıktığını farkettiğimde bana eşlik edip yol göstermenden sebep sevdim. Seni Babil'in Asma Bahçelerine kadar, uzayın derinliklerine kadar, teldeki kuşa, Marianne'e çarpan kalbine ve hatta Chelsea Hotel'e kadar sevebilirim. Seni mavi yağmurluğumdan da fazla severim hatta. Seni gözümün bebeği kadar seni Bilezikjian'ın udunu sevdiği kadar da sevebilirim. Seni büyük, seni karşılıksız, seni Sina Çölü kadar sevebilirim. Seni aldığım her sağlıklı nefese eşlik edişinde sil baştan tekrar tekrar tekrar sevebilirim... <br /><br /><br /><br />Seni sebeplere sığınmadan sadece canım istediği için canım istediği kadar sevebilirim ve seni kimseye hesap vermeden , tanımadığım insanların ölümlerine sonsuz ve sebepsiz üzülürken de sevebilirim Birini sevip ona üzülmenin "hesaba çekilmek" ve "yargılar" içermediği galaksilere taşınıp seni orada da yeniden sevebilirim... Sebepsiz mutlulukla uyandığım günlerde seni sevmeye devam ederim. Kitaba ayraç bıraktığım sayfadan devam ederim seni sevmeye... Bazısı anlamaz "sevmek" hissini. Bazısı ezberine tutsak çünkü. Ve ben bir gün özgür olacağımı senin notalarında bulduğum için seni yine arşa kadar sevebilirim. Babam da öldü senden az vakit sonra. Ona da çok ağladım. Ağlamak da sevmeye dahil sanırım ağlatmak da... <br /><br />Seni birini özgür bırakmak kadar sevebilirim Leonard. Aynı zamanda seni özgürlüğüm kadar sevebilirim Ben seni doğmak isteyen çocuklara kadar sevebilirim! Ben seni umudum kadar sevebilirim. Gittiğin yerde mutlu olmanı diliyorum. Seni bugün de aklımın benimle kaldığı diğer günler de seveceğim. Seni, birilerini sevmeyi kriterlere bağlayanlara inat, her gün sevmeye devam edeceğim. Daha büyük ve daha hasretle. Ve onlara üzüleceğim sevginin karşılıksız ve her iki tarafı da mutlu eden bir his olduğunu öğrenmeden ölecekleri için. Çünkü ezber bozamayan herkes mutsuz ölmeye mahkum... Sınırlar hapishanelerimizdir değil mi? Seni sevdim, seviyorum ve çok seveceğim. Hiç vazgeçmeden.<br /><br /><br /><p></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiayEKIDpRxW-IcNj-Gz71Y_DwN5a8nem_Kk5QvxTjxImXendfSoWkkxogTifFkfBC28CMLCb43xzZDPqvU_n2Y4ZuD4PlIaxqexw38gLuev1YVSFKuP4QrjNlQ5oLbli5OQOWxyn93XUgY/s700/leonard+cohen+blog.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="469" data-original-width="700" height="253" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiayEKIDpRxW-IcNj-Gz71Y_DwN5a8nem_Kk5QvxTjxImXendfSoWkkxogTifFkfBC28CMLCb43xzZDPqvU_n2Y4ZuD4PlIaxqexw38gLuev1YVSFKuP4QrjNlQ5oLbli5OQOWxyn93XUgY/w378-h253/leonard+cohen+blog.jpg" width="378" /></a></div><br /><p>Sensiz geçen dört yılın ardından ilk günkü kadar sevgi ve özlemle... <br /><br />Yapılan göndermelerin bir kısmı şarkılarından ve hayatındaki dönüm noktalarından alıntılanmıştır. Sina Çölü, doğmayı isteyen çocuklar, Babil vs vs vs... <br /><br /><br /><br /><br /><br /><br /><br />Dance Me To The End Of Love benim çocukluğumda tanışmama vesile olan şarkısı</p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><iframe allowfullscreen="" class="BLOG_video_class" height="266" src="https://www.youtube.com/embed/4FNELjLhMjc" width="320" youtube-src-id="4FNELjLhMjc"></iframe><br /><br />Bu da 2010'da sevgili kardeşim Hamdi'nin bana hediye ettiği bir cd vesilesiyle tanışıp tüm şarkılarının pabucunu dama atan" Lover Lover Lover". 04:20 -05:10 arası Bilezikjian'ın çaldığı notaların ve ud sesinin benim üzerimde bıraktığı etkiyi anlatmaya kelimelerim yok...<br /><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><iframe allowfullscreen="" class="BLOG_video_class" height="266" src="https://www.youtube.com/embed/tWHSWNboz3U" width="320" youtube-src-id="tWHSWNboz3U"></iframe></div><br /><br /><span><!--more--></span>dilekce54.blogpot.comhttp://www.blogger.com/profile/01377165099593604785noreply@blogger.com4tag:blogger.com,1999:blog-8455986042369702938.post-10411002087771676982020-10-17T13:57:00.004-07:002020-10-19T11:46:50.713-07:00AĞUSTOS AYI OKUMA LİSTEM<p></p><div style="text-align: center;"> Merhaba! </div><div style="text-align: center;"><br /></div><div style="text-align: center;">Ne kadar ağır yazıyorum yazılarımı artık :( Bloga başladığım ilk zamanı ve en şevkle yazı yazdığım 2015 yılını düşünüyorum da nereden nereye... </div><div style="text-align: center;"><br /></div><div style="text-align: center;">Neyse sızlanmadan yazıya geçeyim :) 11 kitapla geçmiş ağustos ayı. Ağustosta sadece yattım zira nekahat dönemimdi. Bu sebeple güzel okuma yapabildiğim bir ay oldu. Yine fotoğraf çekmedim o sebeple hayallerimi süsleyen kitaplığın fotoğrafını buraya bırakıp "lütfen bunu yapabilecek bir mobilyacı çıksın karşıma. Amin" diyeyim :D </div><span></span><p></p><a name='more'></a><div style="text-align: center;"><br /></div><div style="text-align: center;"><br /></div><b><div style="text-align: center;"><b>Fırtına Manga Shakespeare:</b> Everest'in "Manga Shakespeare" serisine bayılıyorum. Zaten Shakespeare hayranı biri olarak çok da şaşırtıcı değil bu durum :) Fırtına birkaç ay önce okuyup sevdiğim bir eserdi o yüzden tekrar yorum yazmayacağım:) </div></b><div style="text-align: center;"><br /></div><b><div style="text-align: center;"><b>Kadının Adı Yok/ Duygu ASENA</b>: Asena'nın Türkiye'de feminizme en çok emeği geçen yazarlardan olduğunu kesin ve maalesef ben henüz okuyabildim bu güzel kitabı. Bu romanın ana kahramanı bir kadın ve çocukluğundan yetişkinliğine "kadın" olmaya evrilen yolda ve akabinde çektiği tüm kadınlık sancılarına ortak oluyoruz. Bayıldım ve tavsiye listemde elbette :) Doğan Kitap'tan çıkan roman 182 sayfa.</div></b><div style="text-align: center;"><br /></div><b><div style="text-align: center;"><b>Thibault'lar 1. Cilt/ Roger Martin Du GARD :</b> Thibault'lar , Fransız burjuva bir ailenin hayatını anlatan 8 kitaplık bir nehir roman. Yapı Kredi bu 8 kitabı 3 cilt olarak okurlara sunmuş. Nehir roman fobimi bana yendiren, kolay okunan ve sizi yormayan bir kitap. Kitapta 1900'lerin başında Paris'tesiniz ve Thibault Ailesi üzerinden dönem siyasi konjonktürüne de bir bakış atıyorsunuz. Ailemiz baba Oscar Thibault, Antoine ve Jacques adlı iki kardeşten oluşuyor. Bu iki kardeş ve babaları 3 ayrı karakter. Benim favorimse Antoine :) 1. Cilt , 2 kardeşin çocukluklarından başlayan "Gri Defter" isimli kitapla başlıyor. Bu kitap oldukça ilginçti özellikle Jacques , sevgi ve sadakat anlayışı epey kafamızı karıştırmadı değil (kitabı sevgili Kitap Sevinci ile okuduk :) akabinde "Yetimhane" "Güzel Günler" "Hasta Çocuklar" ve "Sorellina" isimli kitaplarla devam ediyor. İlk 5 kitabı bu ciltle bitirmiş oluyorsunuz. Ben kitabı sevdim ve özellikle klasik okumalar sevenlere tavsiyemdir. Yapı Kredi Yayınları'ndan çıkan kitap 656 sayfa.</div></b><br /><br /><br /><br /><br /><p></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgmBtCUOB7E4x-s2yZZTg-r-tF7ThxwwWoQfTggUWXA-mPKTgTy9jm7NIdNCEoXvT5wPr66atY8Rl74_kh8zkzYRmtyRRFVJzT_4Vku6bO5xyEdGEfcTKOcf4JOAOyILLsUOVs8PUVi9SWo/s610/klasik-ahsap-kitaplik.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="586" data-original-width="610" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgmBtCUOB7E4x-s2yZZTg-r-tF7ThxwwWoQfTggUWXA-mPKTgTy9jm7NIdNCEoXvT5wPr66atY8Rl74_kh8zkzYRmtyRRFVJzT_4Vku6bO5xyEdGEfcTKOcf4JOAOyILLsUOVs8PUVi9SWo/s320/klasik-ahsap-kitaplik.jpg" width="320" /></a><br /><br /><br /></div><blockquote style="border: none; margin: 0px 0px 0px 40px; padding: 0px; text-align: left;"><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><b style="text-align: left;">Cinayetin İlanı/ Agatha CHRISTIE:</b><span style="text-align: left;"> Agatha bacıma ne kadar bayıldığımı ve Kitap Sevinci ile her ay bir Agatha kitabı okumaya çalıştığımızı devamlı okurlar bilir :) Bu ayın kitabı yine harikaydı. Bir gazetede , bir pansiyonda cinayet oyunu oynanacağı ve tüm kasaba halkının davetli olduğu şeklinde bir ilan çıkar ancak pansiyon sahibinin bundan haberi yoktur yine de gece için hazırlanır ve o gece gerçek bir cinayet işlenir... Bu kez dedektif Poirot değil Jane Marple iş başındadır. Çok zevkle okuduğum bir kitabı oldu yine bacımın :) Altın Kitaplar'dan çıkan roman 240 sayfa ama su gibi akıyor :) </span></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><br style="text-align: left;" /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><b style="text-align: left;">Kuştimur Kahvehanesi/ Necip MAHFUZ:</b><span style="text-align: left;"> Mahfuz benim en sevdiğim yazarlardan ve elimde sadece 4 kitabı kaldı :( Çok geç tanışmama rağmen kitaplarının çoğunu okuyabilmeme çok seviniyorum zira satırlar benim için su gibi akıyor. Mahfuz yazarken sanki Mısır sokaklarında o sahneleri o romanların kahramanlarıyla yaşıyor gibi oluyorum. Bu kitapta ilkokuldan yaşlılıklarına dek arkadaş kalan 5 karaktere eşlik ediyoruz. İlk karakterimizin ismi yok kendisini "anlatıcı" olarak anıyor Mahfuz ve kitabı onun ağzından okuyoruz. Diğer 4 arkadaşın ismi ise Sadık, Tahir, Hamada ve İsmail. Her birinin küçüklüğünden yaşlılıklarına kadar onlara eşlik etmek keyifliydi, yaşlılıkları biraz üzse de. Tüm Mahfuz kitapları gibi tabii ki bu da tavsiye listemde ama "Midak Sokağı"nın üstüne çıkamadı. Kırmızı Kedi Yayınevi'nden çıkan roman 144 sayfa. </span></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><br style="text-align: left;" /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><b style="text-align: left;">Yaban/ Yakup Kadri KARAOSMANOĞLU: </b><span style="text-align: left;">Ortaokulda edebiyat öğretmenimiz bize birkaç kitabı okumayı zorunlu tutmuştu. Sınıf defterindeki numaralarımıza bakıp bizlere grup grup birkaç kitabı paylaştırdı bana "Sodom ve Gomore"si düşmüştü Karaosmanoğlu'nun. Allahım iyi ki de o düşmüş o nasıl güzel ve tadı damağımda kalan bir kitaptı...Sonra yıllarca kendisini hiç okumamama bahane olarak "Sodom ve Gomore" ye sadakatimi göstermek istiyorum yoksa başka açıklaması yok yani niye okumadım ki ben?! :))) "Yaban" nefis bir kitaptı. Milli Mücadele döneminde, savaşta kolunu kaybeden ve bir erinin köyüne yerleşip yeni bir hayat kurmaya çalışan ama halkla hiç istemese de hep yadırganan bir karakter olan Ahmet Celal'in hikayesi Yaban. 214 sayfada, halk- aydın çatışmasını, dönem Anadolu'sunu ve savaşı okuyorsunuz ve tadı damağınızda kalıyor. Nasıl sevdim anlatamam. Amazon'da %50'de görüp almasam hala da okumamış olacak olmanın utancını yaşattı bana okurken... Siz benim kadar geç kalmayın hele de Türk Klasiklerini seviyorsanız. Yayıncısını da yazayım hemen :) İletişim Yayınları'ndan çıkıyor kitap. İletişim müthiş fiyatlı bir yayınevi hele o Çalıkuşu'nun etiket fiyatının 56 lira olması beni cidden sinirlendiriyor zira bu klasikleri edinmek isteyen öğrenciler var :( Bu sebeple ara ara Amazon'un kitap kampanyalarını takip etmenizi şiddetle öneririm :) </span></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><br style="text-align: left;" /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><b style="text-align: left;">Dört Anlaşma/ Don Miguel RUIZ:</b><span style="text-align: left;"> Normalde asla bu tarz kitaplara vakit ve para harcama taraftarı değilim ama çok takipçili ve kitap zevkinde güvendiğim bir Youtuber ısrarla nasıl övdü bunu anlatamam. Var herhalde bir hikmeti diye düşünüp aldım. Ay almaz olaydım ortaokul seviyesinde, zaten bildğiniz şeyleri okuduğunuz bir kitap... Neyse bir okul kütüphanesine yollayacağım cidden vakit kaybıydı okurken sinirlendim :) Ötesi Yayıncılık'tan çıkan kitap 122 sayfa. </span></div></blockquote><div style="text-align: center;"><br /></div>dilekce54.blogpot.comhttp://www.blogger.com/profile/01377165099593604785noreply@blogger.com12tag:blogger.com,1999:blog-8455986042369702938.post-41648800736843736612020-09-19T11:52:00.001-07:002020-09-19T11:52:13.044-07:00HAZİRAN-TEMMUZ AYLARI OKUMA LİSTEM<p>Herkese merhaba,<br /><br />Haziran ve temmuz ayları listemi birlikte yazıyorum çünkü ikisi sadece 6 kitaptan oluşuyor :D Ve yine fotoğraf çekmedim çünkü tembelim :D Buraya çok beğendiğim ancak yaptıracak bir yer bulamadığım bir kitaplık modelini ekliyorum. Belki evrene mesaj olur :))) <span></span></p><a name='more'></a><br /><br /><br /><br /><br /><b>HAZİRAN </b><br /><br /><br /><b>Kartal İhsan Kartal Pençesinde/Server BEDİ:</b> Server BEDİ ünlü roman yazarı Peyami SAFA'nın polisiye romanlar yazmak için kendine seçtiği bir isim :) "Dokuzuncu Hariciye Koğuşu"nu okuduktan sonra Safa'nın aşığı olmuştum bu polisiye serilerini de özellikle okumak istedim. Tilki Leman, Çekirge Zehra, Kartal İhsan ve Cingöz Recai yazarın polisiye romanlarındaki baş karakterler. Bu karakterlerin içince kanuni olan tek isim de Kartal İhsan :) Kendisi acar bir polis memuru ve uçan kuş adını duyunca daha yüksekten uçuyor ki yakalanmasın :))) "Kartal Pençesi" 5 ayrı hikayeden oluşuyor. Hikayeler daha çok ortaokul çağlarında okunacak düzeyde olsa da Safa'nın kaleminden çıkmış olması benim okumam için kafi :) Şimdilerde Ötüken Neşriyat basıyor bu kitapları ancak ben kapakları nedeniyle Damla Yayınevi'nden tercih zira nostaljik kapakların hayranıyım :) 128 sayfalık bu kitabı hem siz hem de çocuklarınız okuyabilir :) <br /><br /><b>Devlet Ana/ Kemal TAHİR:</b> Okumaya çok geç kaldığım kitaplardan biriydi maalesef. Ortaokulda niye okumadım acaba diye düşündüm okurken. Osmanlı'nın kuruluş dönemini sosyal ve siyasi hayatı işliyor kitap. Kısım kısım yavaş ilerlediğini düşünsem de genel olarak konu itibariyle ilgi çeken bir kitaptı. Üzerine uzun uzun yazabileceğim çok da bir şey yok aslında zira okumak gerektiğini düşünüyorum ama benim kadar geç kalmadan :) İthaki Yayınları'ndan çıkan kitap 632 sayfa.<br /><br /><b>Bilinmeyen Hedef/ Agatha CHRISTIE:</b> Birçok bilim adamının bir anda ortadan kaybolması istihbaratı hareketlendirir ve bu sorunun cevabını almaya yöneltir. Sorunun cevabının saklı olduğu kişi bir kadındır ve kendisi bir uçak kazasında ağır yaralanmıştır. O esnada konuyla hiç alakası olmayan bir başka kadın intihara karar verir o esnada kendisine kazazedenin yerine geçmesi teklifi gelir. Olaylar karışık ve merak uyandıran türde bir kurguya sahipti. Olayı çözmesi için hiçbir dedektife yer vermemiş bu hikayede Christie. Okuduğum diğer Christie kitaplarından farklı geldi açıkçası bana ama sevdim ve tavsiye listeme aldım tabii ki :) Altın Kitaplar'dan çıkan kitap 270 sayfa.<br /><b><br />Aşk olunu Bulur/ Barbara CARTLAND :</b> Lütfen gülmeyin benim Barbara'ya zaafım var. Çok eski takipçilerim bilir ancak yeni takipçiler için de açıklayayım :D Annemin gençliğinde aldığı Cartland romanlarını okurken çeviri, kurgu ve anlatımı beni o kadar güldürüyordu ki cidden sevdim okumayı ve Artemis Yayınları'nın Cartland'ı "Pembe Seri" adı altında çevirdiğini öğrendiğimde bulabildiğim birkaç kitabını hemen aldım ama annemin 70lerde aldığı kitaplarla uzaktan yakından ilgisi yoktu :( Bir gemi kaptanı olan John kendisine miras kalan eski malikaneyi yeniden hayata döndürmeye çalışırken kendisine Gina isimli genç bir hanım da destek olur. Vallahi hiç okuyun diyemiyorum nerede 70'lerin çevirilerinin Altın Kitaplar'dan çıkan ciltli Barbara'ları :) Şu 174 sayfadan alamadım o tadı :) <br /><br /><br /><br /> <a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgrPeYIFxDzLWnpK9A3zAHMi3ZCsNNeDRbqEYc3aV9oPihgE7elZ_ogt_6IxReqkU-I5JoZhf0B_y4jSXsHWIJdyQQGmUS1XJ3IKHWxAIKpNyNBBj6Qzoo8ce7WjCuzaSSAhWrbQgJb1ecU/s610/klasik-ahsap-kitaplik.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em; text-align: center;"><img border="0" data-original-height="586" data-original-width="610" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgrPeYIFxDzLWnpK9A3zAHMi3ZCsNNeDRbqEYc3aV9oPihgE7elZ_ogt_6IxReqkU-I5JoZhf0B_y4jSXsHWIJdyQQGmUS1XJ3IKHWxAIKpNyNBBj6Qzoo8ce7WjCuzaSSAhWrbQgJb1ecU/s320/klasik-ahsap-kitaplik.jpg" width="320" /></a><br /><b>TEMMUZ</b> <p></p><b><br />Canan/ Peyami SAFA:</b> Bedia ile mutlu bir evliliği olan Lami , Canan'la tanıştıktan sonra gönlünü kaptırıp onunla evlenmeye karar verir. Canan maddi anlamda büyük hırsları olan ve bunları elde etmek için her şeyi yapabilecek karakterde olan bir kadındır. İlk başlarda güzel giden bu evlilikte daha sonra çıkan sorunlar ise Lami'nin asla aklına getirmediği tarzda bir deneyim olacaktır. E tahmin edeceğiniz gibi Lami'nin içine düştüğü rezillik içimin yağlarını eritti çünkü neden eritmesin :)))) Sen gül gibi 5 yıllık evliliğini o kadın için yık ben de sana üzüleyim yok vallahi hiç üzülmem :) Güzel bir kitaptı ancak benim için bir "Dokuzuncu Hariciye Koğuşu" kadar etkileyici olamadı. Sonunu çok sevdim ama :) Ötüken Neşriyat'tan çıkan kitap 256 sayfa.<br /><br /><br /><b>Dorian Gray'in Portresi/ Oscar WILDE:</b> Şu son zamanlarda okuduğum en mükemmel kitaplardan biri kesinlikle buydu. Öyle ki nasıl anlatacağımı hiç bilemiyorum... Gördüğüm en iyi psikolojik tahliller ve ilişkilere dair nokta atışı anlatılar vardı kitapta. Kitabı size anlatmayacağım fakat kitapta yer alan üç ana karakter olan Basil HALLWARD, Dorian GREY ve Lord Henry ile muhakkak tanışın isterim. Ben bu kitabı nasıl anlatırsam büyüsünü bozmam bilemiyorum çünkü :( Ben Everest Yayınevi'nin özel koleksiyon baskısından okudum. Bu baskı muhteşem bir cilde sahip ancak bolca dipnot dolu ve ben bir yerden sonra okumayı iyi ki bırakmışım zira dipnotlardan birinde bir karakterin akıbetine dair bilgi verilmiş o sebeple eğer bu baskıdan okursanız dipnotları çok okumamanızı tavsiye ediyorum :) 316 sayfalık bu kitap adeta bir edebiyat ziyafeti ve şiddetle tavsiyemdir... <br />dilekce54.blogpot.comhttp://www.blogger.com/profile/01377165099593604785noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8455986042369702938.post-87009205313256137282020-09-07T13:02:00.005-07:002020-09-07T13:30:08.382-07:00MAYIS AYI OKUMA LİSTEM <p> Merhaba :) <br /><br />Mayıs ayı okuma performansım pek parlak değildi sadece 4 kitap okuyabildim ve yine tembellikten fotoğraf çekip yükleyemediğim için internetten bir görsel eşlik ediyor yazıya :) Blogger'ın blog ana sayfası için yeni geliştirdiği modeli hiç sevmedim zaten şevkim yoktu iyice itiyor bu dizayn :( <br />Yeni okurlar için de minik bir not bu bir kitap blogu olmadığı için sadece birkaç cümlelik anlatımlar olacak :) <span></span></p><a name='more'></a><br /><br /><b>Çalıkuşu/ Reşat Nuri GÜNTEKİN:</b> Tatlı öğretmen kızımız Feride'nin hayatını bilmeyen yoktur artık. Büyük aşkı Kamuran'ın kendisine verdiği kalp kırığını da alıp çok ama çok uzaklara gidip oralardaki güzel çocuklara kah öğretmenlik kah annelik yapan Feride'nin hikayesini bir kez daha hiç bilmiyormuş gibi okudum ve bu okuma beni inanılmaz mutlu etti. İlk oturuşumda 100 sayfa okuyup akabinde keşke bitmese diyerek okuduğum ve daha sonra yine okumak istediğim bir kitaptı. Tabii ki tavsiye listemde hem de başlarda :) <br />İnkılap Kitabevi'nden çıkan roman 544 sayfa.<br /><br /><br /><br /><b>Postacı/ Roger Martin DU GARD:</b> Bu kitabı Du Gard'ın "Thibault'lar" isimli seri romanına hazırlık olsun diye okudum. Thibaultlar 3 cilt ve 8 kitaptan oluşan bir nehir roman ve ben yazarın tarzına biraz da olsa vakıf olarak başlamak istedim. Kitap, Fransız taşrasında görev yapan bir postacının hikayesini anlatıyor. Çok sevdim diyemiyorum benim adıma ortada bir kitaptı ve açıkçası beni biraz üzdü tekdüze bir kitap oluşu zira "Thibault'lar" da acaba böyle mi diye düşünmeme sebep oldu çünkü 3 cildi de almıştım ve sevmezsem hoş olmayacaktı :) Peki bu kaygım yerinde miydi yoksa yersiz mi? Agustos okumalarında bu sorunun cevabı gelecek :) "Postacı" Bilgi Yayınevi'nden çıkan 140 sayfalık bir kitap tavsiye ediyorum diyemiyorum :) <br /><br /><br /><br /> <a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj_CtZtx23nC53qnVemftL5Xp5ydpb-PS7vidfmtSic1pDmAp1JWTGHyZuZPLysZaaloThTsiVy48L-OTwxh1aazRdqL_oQbNlpiIxhsfn7KTreqgzL3Xw7u1mCIPDf2JIY53T-CZcQWrjz/s1425/reading+corner+ideas.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em; text-align: center;"><img border="0" data-original-height="1425" data-original-width="950" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj_CtZtx23nC53qnVemftL5Xp5ydpb-PS7vidfmtSic1pDmAp1JWTGHyZuZPLysZaaloThTsiVy48L-OTwxh1aazRdqL_oQbNlpiIxhsfn7KTreqgzL3Xw7u1mCIPDf2JIY53T-CZcQWrjz/s320/reading+corner+ideas.jpg" /></a><br /><br /><br /><b>Levayih-i Hayat/ Fatma ALİYE: </b>İşbankası Klasikler serisi hem fiyat hem kapak tasarımı olarak çok sevdiğim serilerden biri ve bu seriyi mümkün mertebe toplamaya çalışıyorum. Bu kitabı çok sevdiğimi ve hemen tavsiye listemde olduğunu söyleyeyim özellikle de kadın-erkek ilişkileri ve klasik okumalar sevenlere. Kitapta iki kız kardeşin birbirine yazdığı mektupları okuyoruz bu mektuplarda evliliklerine dair anlattıklarıyla o dönemden bu zamana ilişkilerin temel çıkmazlarının pek de değişmediğine şahit oluyoruz. 64 sayfalık bu kitabı ben pek sevdim :) <br /><br /><br /><b>Şahidin Gözleri/ Agatha CHRISTIE</b> : Londralı zengin bir aile olan Argyle ailesi bir gün büyük bir cinayetle sarsılır. Ailenin annesi evde ölü bulunmuştur ve bu cinayetin zanlısı olarak da evin oğlu Jacko ömür boyu hapse mahkum olur. Peki katilin zaten belli olduğu bir cinayet romanını okumaya gerek var mı? Bence var çünkü işin içinde bir sürü de iş var. Katil Jacko ise katil kim? :) Altın Kitaplar'dan çıkan roman 280 sayfa ve polisiye severlere tavsiyemdir :) <br /><br /><br />Benim mayıs okumalarım bu şekildeydi. Size bir de dünden beri 1907 kere dinlediğim bir şarkı armağan edip gidiyorum. Bekliyorum (buraya gözlerinden kalpler çıkan emojiler koyduğumu düşünün :) <br /><br />Yazıyı okuyup kıymetlendiren herkese sevgiler :) <br /><p></p>Eklediğim video mobilde açılmıyormuş sanırım. Buradan dinlemek isteyip dinleyemeyen varsa Youtube'a "Zeki Müren Bekliyorum" yazıp bu harika şarkıyı dinleyebilir :) <br /><br /><br /><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><iframe allowfullscreen="" class="BLOG_video_class" height="266" src="https://www.youtube.com/embed/mGI0iTw1q7A" width="320" youtube-src-id="mGI0iTw1q7A"></iframe></div><br />dilekce54.blogpot.comhttp://www.blogger.com/profile/01377165099593604785noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-8455986042369702938.post-67796047409080771772020-08-27T12:21:00.001-07:002020-08-27T12:21:23.007-07:00NİSAN AYI OKUMA LİSTEM <div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<span style="text-align: start;">Uzun bir aradan sonra tekrar merhaba :) </span><br />
<div style="text-align: justify;">
<span style="text-align: start;">Rötarlı bir şekilde okuma listelerimi yazmaya devam edeceğim. Ne vakit buraya yazı yazmaya yeltensem o kadar alakasız şeyler oluyor ki şaşıyorum. En son 1 ay önce araya bir de ameliyat girince ancak yazmaya fırsat buldum :) </span></div>
<span style="text-align: start;"></span><br />
<div style="text-align: justify;">
<span style="text-align: start;"><br /></span></div>
<span style="text-align: start;">
<div style="text-align: justify;">
Nisanda 10 kitap var ancak son dönemde iyice adet edindiğim üzere kısa kısa geçeceğim her kitabı . Fotoğraf çekmeye hiç vaktim olmadı o sebeple internetten bulduğum fıstık gibi bir okuma köşesi koyacağım yine :)<br />
<br />
Yeni takipçilere de bir not : ben uzun uzun kitap analizleri yapmıyorum zira okunduğuna pek inanmadığım gibi yarım sayfalık özet ve kitaba dair ipucu içeren yazıları ben de okumayı pek sevmiyorum :)<br />
<a name='more'></a></div>
</span><br />
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<span style="text-align: start;"></span><br />
<div style="text-align: justify;">
<span style="text-align: start;"><b>Hırçın Kız/ Shakespeare:</b> Baptista isimli zengin bir adamın evlilik çağında 2 adet kızı vardır. Küçük kızı Bianca ne kadar munis ve saygılıysa büyük kızı Katherina da o kadar asi ve kabadır. Bianca ile evlenmek isteyenlere Baptista bir şart koşar: Katherina'nın evlenmesini sağlayan Bianca ile evlenebilir... Shakespeare benim en sevdiğim yazarlardan biri olmasına rağmen Hırçın Kız"ı maalesef sevemedim :( Timaş Yayınları'nın hem "Kral Lear" hem de "Hırçın Kız" kitplarını içeren baskısını okudum artık çeviriden mi yoksa kitabın kendisi mi böyle bilemiyorum bana tat vermedi. Kitap 326 sayfa ancak ben Kral Lear'ı zaten okuduğum için tekrar okumadım. Hırçın Kız ise 139 sayfalık bir bölümü kapsıyor. </span></div>
<span style="text-align: start;">
</span><br />
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<span style="text-align: start;"></span><br />
<div style="text-align: justify;">
<span style="text-align: start;"><b>Da Vinci Şİfresi/ Dan BROWN:</b> Brown'la bu kadar geç tanışmamalıydım zira bu kitabı çok beğendim. Yetenekli ve sanat çevrelerinde çok ünlü bir uzman olan Robert Langdon Paris'e gider bu gezide bir müze müdürü ile buluşacaktır ancak kendisini hiç ummadığı bir şekilde bir cinayetin zanlısı olarak bulacaktır ve yetenekli, genç polis memuru Sophie Neveu ile bu soruşturma esnasında yolları kesişecek akabinde de ikili bu cinayeti çözmeye çalışacaklardır. Olayın Fransa ve müze içermesi benim için yeterince iyi bir arka fon oluşturuyor :) Üstüne bir de fıstık gibi (bu laf niye dilime bu kadar takıldı bilmiyorum :) bir polisiye kurgu olunca kitaba ve yazara gerçekten hayran oldum şimdi gözüm diğer kitaplarında. Bu kitabı okurken sadece bir polisiye okumuyorsunuz içinde sanatla ilgili bilgilerden tutun da tarihe dair de bilgiler ediniyorsunuz benim için biçilmiş kaftandı özetle. Altın Kitaplar'dan çıkan roman 495 sayfa ve nisan ayında en sevdiğim kitaplardan biri olduğu için de kesinlikle tavsiye listemde :) </span></div>
<span style="text-align: start;">
</span><br />
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<span style="text-align: start;"></span><br />
<div style="text-align: justify;">
<span style="text-align: start;"><b>Midak Sokağı/ Necip MAHFUZ: </b>Mahfuz sevgimi düzenli okurlarım ve yakın arkadaş çevrem çok iyi bilirler. Kalemiyle tanışmam "Aşk Zamanı" ile olmuş ve uzun zaman en sevdiğim Mahfuz kitabı olarak liste başı kalmıştı taaaa kiiii ben "Midak Sokağı"na taşınana dek. "Midak Sokağı" şuana dek en sevdiğim ve okurken en keyif aldığım Mahfuz kitabı oldu diyebilirim. Okurken farkettim ki şu ana dek okuduğum en cesur Mahfuz romanıydı da aynı zamanda. Midak Sokağı'nda yaşayan çeşitli ailelerin öykülerine eşlik ediyorsunuz ve okurken 314 sayfa nasıl aktı gitti bir türlü anlamıyorsunuz bence daha uzun olmalıydı bu kitap zira tadı o kadar damağımda kaldı ki... Ben bu kitabı herhangi bir yayınevinden okumadım annem biz küçükken Sabah Gazetesi'nden kupon biriktirerek Nobel'li kitaplar içeren bir seri almıştı bize iyi ki almışsın anne dedim kapağı kapatınca çünkü çeviri nefisti hem de hiç ummadığım kadar nefisti. Bu kitap Kırmızı Kedi Kitap'tan çıkıyor şu an ve kesinlikle tavsiye listemde : )</span></div>
<span style="text-align: start;">
</span><br />
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<span style="text-align: start;"></span><br />
<div style="text-align: justify;">
<span style="text-align: start;"><b>Poirot Araştırıyor/ Agatha CHRISTIE:</b> Agatha bacım en kötü okuma krizlerimin bir numaralı kurtarıcılarından :) Ne vakit onun kitaplarını elime alsam sular seller gibi aktığı için mutlu mesut bir Dilek oluyorum ve tutukluk içeren okuma saatlerimden kurtuluyorum. Bu kitapta 11 adet hikaye vardı ama yazarın kariyerinin başlarında yazıldığından mıdır bilmem orta karar hikayelerdi bu sebeple ısrar kıyamet tavsiye edebileceğim Agatha kitaplarından değildi. Ben sevdim mi? Çok sevmedim ama kötü de bulmadım diyebilirim :) Altın Kitaplar'dan çıkan kitap 208 sayfa. Yazara başlangıç kitabı olarak bunu seçmenizi tavsiye etmediğimi de belirteyim :) </span></div>
<span style="text-align: start;">
</span><br />
<div style="text-align: center;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<span style="text-align: start;"></span><br />
<div style="text-align: justify;">
<span style="text-align: start;"><b>Konovalov/ Maksim GORKİ: </b>Bu kitapta Konovalov isimli bir işçinin hikayesine eşlik ediyoruz. Kendisi aslında bir nevi işçi kesiminin de bir temsilcisi. Bir anlatıcı ve bir fırında çalışırken tanıştığı Konovalov isimli işçiyi anlatışını okuyoruz kitapta. Kitabın konusu, Rus Edebiyatı sevmeyenlere sıradan belki de sıkıcı gelebilir ancak yüklenen semboller ve karakterlerin temsil ettikleri aslında bu küçücük kitabı çok derin kılmaya yetiyor. Kitapta çok sevdiğim 2 alıntı var onları paylaşmak isterim ,</span></div>
<span style="text-align: start;">
</span><br />
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<span style="text-align: start;"></span><br />
<div style="text-align: justify;">
<span style="text-align: start;">İlki arka kapak yazısında da bulunan bir alıntı </span></div>
<span style="text-align: start;">
</span><br />
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<span style="text-align: start;"></span><br />
<div style="text-align: justify;">
<span style="text-align: start;"><i><b>"Yalan olduğunu bilsen dahi inanacaksın insanoğluna, yani dinleyeceksin onu, niçin yalan söylediğini anlamaya çalışacaksın. Bazen yalan , insanın özünü doğrulardan daha çok açığa vurur..."</b></i></span></div>
<span style="text-align: start;">
</span><br />
<div style="text-align: justify;">
<i><b><br /></b></i></div>
<span style="text-align: start;"></span><br />
<div style="text-align: justify;">
<span style="text-align: start;"><i><b>"Ayrılırken ikimiz de gene bir daha karşılaşacağımıza inanıyorduk. Karşılaşmayacakmışız..."</b></i></span></div>
<span style="text-align: start;">
</span><br />
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<span style="text-align: start;"></span><br />
<div style="text-align: justify;">
<span style="text-align: start;">Rus Edebiyatı severlere özellikle tavsiyemdir Nora Kitap'tan çıkan roman 86 sayfa.</span></div>
<span style="text-align: start;">
</span><br />
<div style="text-align: center;">
<br /></div>
<div style="text-align: center;">
<br /></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjUROQBHbc_tu5I4kQIJ3Xncvg-DlRKGu6J0FmVurgJMPrF4RScvq2DwLkd26CYQJ6Tm_tFrPK7RlQhlB71F1fiprNfDvjdKy5pFU0paEkE1xsrI8IprpdpoSvQzc_GoRp87txjB4y-IcNM/s1600/Okuma+k%25C3%25B6%25C5%259Fesi+blog+1.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em; text-align: center;"><img border="0" data-original-height="564" data-original-width="564" height="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjUROQBHbc_tu5I4kQIJ3Xncvg-DlRKGu6J0FmVurgJMPrF4RScvq2DwLkd26CYQJ6Tm_tFrPK7RlQhlB71F1fiprNfDvjdKy5pFU0paEkE1xsrI8IprpdpoSvQzc_GoRp87txjB4y-IcNM/s400/Okuma+k%25C3%25B6%25C5%259Fesi+blog+1.jpg" width="400" /></a></div>
<div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div style="text-align: justify;">
<b><br /></b></div>
<span style="text-align: start;"></span><br />
<div style="text-align: justify;">
<span style="text-align: start;"><b>Yıldırım Sesli Manasçı-Asker Çocuğu-Beyaz Yağmur/ Cengiz AYTMATOV:</b> Aytmatov'un üç hikayesini barındırıyor bu kitap. Ben normalde Aytmatov'u çok severim şu ana dek okuduklarım arasında "Yüz Yüze" de benim favori Aytmatov kitabımdır ancak bu kitabı okurken hikayelerin kısalığından mı bilmiyorum diğer kitaplarından aldığım tadı alamadım. Kitap elbette kötü değildi ancak "Cemile" ya da "Yüz Yüze" kadar etkisinde kalmadım . Yine de Aytmatov her zaman tavsiye listemdeki yazarlardan elbette :) Ötüken Neşriyat'tan çıkan kitap 60 sayfa.</span></div>
<span style="text-align: start;">
</span><br />
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<span style="text-align: start;"></span><br />
<div style="text-align: justify;">
<span style="text-align: start;"><b>Peter SCHLEMIHL/ Adelbert Von CHAMISSO: </b>Yazıldığı dönemin çok çok ötesinde harika bir fantastik hikaye Peter Schlemihl'inki. Kendisi ,gölgesini şeytana satar ve bu alışverişin akabinde çevresi tarafından dışlanır. İşte bu öykü o kadar güzel işlenmiş ki gerçekten hayran kalıyorsunuz. Ezr Yayıncılık daha önce hiç duymadığım bir yayıneviydi hala var mı onu bile bilmiyorum ve kitabın çevirmeninin de kim olduğu bilgisi kitapta yok bu sebeple meraktayım zira bazı kaynaklarda Türkçeye Sabahattin ALİ'nin çevirisiyle kazandırıldığı geçiyor. Keşke kitabı kimin çevirdiğini bilsem zira tam da Ali'ye yakışır bir hikaye bence de :) 112 sayfalık bu kitap tavsiye listemde :) </span></div>
<span style="text-align: start;">
</span><br />
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<span style="text-align: start;"></span><br />
<div style="text-align: justify;">
<span style="text-align: start;"><b>Çernobil 01.23.40/ Andrew LEATHERBARROW:</b> Çernobil'in dizisi yayına girdikten sonra hemen izledim ama kesmemiş olacak ki bir de zorla anneme izletmek suretiyle 2. kez de izledim. Siz benim gibi yapmayın çünkü izlerken böyle bir felakete adım adım nasıl da göz göre göre gidildiğini defalarca izleyip de sinirlenmemek elde değil. Ben hem sinirlenip hem de çok ağladım izlerken. Bu kitabı da 2. izleyişimden sonra okudum. 3 kişi okuduk ve üçümüz de kitabı sevdik. Kitapta Çernobil'e dair bilgiler yer alıyor. Bir roman değil gerçek bilgilerin yer aldığı bir kitap. Kitabın yazarı diziye de minik bir danışmanlık yapmış. Ben severek okudum konuya ilgi duyanlara tavsiyemdir. İndigo Yayınevi'nden çıkan kitap 284 sayfa ancak 224. sayfadan sonrası kaynakça ve fotoğraflara ayrılmış. </span></div>
<span style="text-align: start;">
</span><br />
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<span style="text-align: start;"></span><br />
<div style="text-align: justify;">
<span style="text-align: start;"><b>İki Güzel Günahkar/ Ahmet RASİM:</b> Kitapta 2 kadın portresi var Bedia ve Eleni. Bu iki kadın üzerinden anlatılan aşk hikayelerini okuyoruz. Bedia bence tam bir şeytan kadındı Nazım'ı aptala çevirirken kendini de yakışını sittin sene unutamam :) Kitabı okurken Rasim'in "Kamelyalı Kadın" isimli kitabın çevirisini de yaptığını okudum böyle minik bilgileri de seviyorum :) Ben Türk Klasiklerini okumaya bayıldığım için bu kitabı da sevdim. Kırmızı Kedi Yayınevi'nden çıkan roman 94 sayfa. </span></div>
<span style="text-align: start;">
</span><br />
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<span style="text-align: start;"></span><br />
<div style="text-align: justify;">
<span style="text-align: start;"><b>Gümüş El/ Howard PYLE:</b> Bir orta çağ intikam hikayesi diyebilirim bu kitap için sanırım. Gümüş El aslında bir çocuk kitabı, İş Bankası Gençlik Klasikleri Serisinden çıkan 84 sayfalık bir kitap. Ben çocuk ve gençlik kitapları okumayı sevdiğim için nisan listeme aldım. Babasının düşmanları tarafından kaçırılan Otto'nun hikayesi var kitapta. Genel olarak bir gençlik kitabı olduğu için hikaye benim adıma çok akıcı değildi ancak hikayenin sonu beni çok üzdü .</span></div>
<span style="text-align: start;">
</span><br />
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<span style="text-align: start;"></span><br />
<div style="text-align: justify;">
<span style="text-align: start;">Buraya da eski ama çok sevdiğim bir Cheryl Cole şarkısı bırakıyorum. Yine sandıktan çıkardım başa sarıp dinliyorum bazı şarkılar bazı durumlarda şahane fon müziği oluyor sanırım :) Okuyan herkese sevgiler :) </span></div>
<span style="text-align: start;">
</span><br />
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<iframe allowfullscreen="" class="YOUTUBE-iframe-video" data-thumbnail-src="https://i.ytimg.com/vi/-AWoZmAxKxg/0.jpg" frameborder="0" height="266" src="https://www.youtube.com/embed/-AWoZmAxKxg?feature=player_embedded" width="320"></iframe><br />
<br />dilekce54.blogpot.comhttp://www.blogger.com/profile/01377165099593604785noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-8455986042369702938.post-91131545841035506922020-05-30T11:30:00.006-07:002020-05-30T11:52:09.732-07:00MART AYI OKUMA LİSTEM<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
Merhaba,<br />
<br />
Mart ayında 10 adet kitap okumuşum kitapları anlatmaya geçmeden önce yazı okunmadan yapılan yazıyla alakasız yorumları, link ve reklam içeren yorumları yayınlamıyorum bilginize :)<br />
<br />
Yazıya eşlik etsin diye yine netten bulduğum bir güzel okuma köşesini koyuyorum :)<br />
<a name='more'></a><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<b>Şeytan/ Lev TOLSTOY:</b> Kitap ,Tolstoy'un ölümünden sonra basılmış çünkü kendisi bu kitabın karşılaşacağı tepkiler yüzünden kendi sağlığında basılmasını istememiş. Kitapta zengin bir adamın çalışanlarından fakir bir köylü kadınla ilişkiye girmesi ve daha sonra bu ilişkiyi bitirmesi ,evlenmesi ve bir süre sonra kadınla yeniden denk gelmesi sonrası iç hesaplaşmasını anlatıyor. Ben o kadın karakterden nefret ettim sadece onu söyleyeyim :D Bir de ilginç olan kitabın 2 sonu olması. Yazar 2 son koymuş kitaba ama ben ikisini de sevmedim yahu :) Paris Yayınları'ndan çıkan kitap 80 sayfa.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<b>Trendeki Kız/ Paula HAWKINS: </b>Hergün trenle yolculuk eden Rachel geçtiği güzergahta bir evi ve ev sahibi çifti izler, onların hayatlarına dair hayaller kurar ve günün birinde kendini bir cinayet hikayesinin içinde bulur. Kitaba dair çok fazla bir şey anlatmıyorum zira okurken keşfetmek gerçekten çok daha güzel :) Herkesin okuyup da çok sevdiği kitaplara hep bir önyargıyla yaklaşmışımdır. Bu kitabı da arkadaşım okuyup "arkadaşım sonunu pek beğenmemişti ama ben beğendim" dediği için beklentisiz başladım. İyi ki öyle başlamışım ben sonunu biraz zayıf bulsam da beğenmedim diyemiyorum. Gayet güzel ve kolay okunan bir kitaptı ve tavsiye listeme girdi :) İthaki Yayınları'ndan çıkan kitap 359 sayfa.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<b>İran Masalları:</b> Farklı kültürlerin masallarını okumayı inanılmaz seviyorum. Benim için büyülü bir dünya gibi. İran Masallarından seçmelerin bulunduğu bu kitabı binbir hevesle aldım ancak kesinlikle aradığımı bulamadım. Masallar o kadar hoşuma gitmedi ki , el kadar kitabı aylarca bitiremedim. İlk masalı okudum ancak diğerlerini başladıktan aylar sonra okuyup da kitabı bitirebildim. Kara Karga Yayınları'ndan çıkan kitap 144 sayfa.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<b>Tarhun/ Samed BEHRENGİ:</b> Behrengi çocuk kitapları yazsa da ben yetişkinler için de okunacak kitaplar olduğunu düşünüyorum :) Küçük Karabalık, Bir Şeftali Bin Şeftali, Çıngıraklı Deve bende apayrı yere sahip kitapları yazarın. Tarhun bir tüccarın kızlarından en küçüğüdür. Ablalarının şımarık yaşam tarzını hiç sevmemekte ve kendi hayatının anlamını bulmak istemektedir. Hani çocuk kitabı ama dedim ya işte bu kitap çocuklara kaç yaşında okutulmalı bilemedim. İçerdiği ölüm vs öğeler yüzünden ilkokul çocuklarına pek uygun değil diye düşünüyorum ama ben tabii ki sevdim :) Kırmızı Kedi Yayınları'ndan çıkan kitap 68 sayfa.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<b>Hermes/ Robert KRUGMANN: </b>Zeus ve Tanrıça Maia'nın oğlu olan Hermes'in öyküsünü anlatıyor kitap. Boyut Yayınları'nın mitoloji serisinin hepsi birbirinden güzel ve ben okumayı çok ama çok seviyorum. 64 sayfalık bu kitap mitolojiye merakı olanlar için güzel bir başlangıç niteliğinde diye düşünüyorum. Mitolojiye merakı olan herkese tavsiyemdir.</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<br />
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj2ZsVl0NmsaLyokjZDDzAHlvMda8WHfIwl741eST2Rx7sfFklA8yc4Lwn7wPc3uDgF2C_8ykrpmmofM5NiGbtHJdRdKdjZD4bJT4-5Mfccpd-wesJCgv3jnzIDl7DjsBFUxVJG6dtLLhXx/s1600/okuma+k%25C3%25B6%25C5%259Fesi+3.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="754" data-original-width="600" height="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj2ZsVl0NmsaLyokjZDDzAHlvMda8WHfIwl741eST2Rx7sfFklA8yc4Lwn7wPc3uDgF2C_8ykrpmmofM5NiGbtHJdRdKdjZD4bJT4-5Mfccpd-wesJCgv3jnzIDl7DjsBFUxVJG6dtLLhXx/s400/okuma+k%25C3%25B6%25C5%259Fesi+3.jpg" width="317" /></a><br />
<br />
<br />
<br />
<div style="text-align: justify;">
<br />
<br />
<b>Akşam Yıldızı/ İskender PALA: </b>Pala'nın okuduğum ilk kitabı Mihmandar'dı ve ben o kitaba aşık olmuştum. O kitaptan sonra tüm kitaplarını toplamaya başladım. Akşam Yıldızı da çıkar çıkmaz hemen aldım ve uzun zamandır Pala okuma planım vardı diye hemen bu kitaptan başlamak istedim ama Mihmandar ve Akşam Yıldızı arasında gerçekten inanılmaz bir fark var. Akşam Yıldızı asırlar öncesinde Göbeklitepe'de geçen bir aşk hikayesi üzerinden "iyi" "kötü" "ahlak" gibi kavramları anlatmış ancak ne yazık ki beni içine çekemedi bu kitap... Ne kalemi ne kurgusu bana Pala okuduğumu hissettirmedi açıkçası. Kitap bittiğinde "Pala mı okudum şimdi?" Dedim :( Benim tavsiye listeme girmedi ne yazık ki Akşam Yıldızı. Kapı Yayınları'ndan çıkan kitap 252 sayfa.<br />
<br />
<br />
<b>Lord Edgware'i Kim Öldürdü/ Agatha CHRISTIE:</b> Poirot birgün zengin bir adam olan Lord Edgware'in cinayet haberini alır. Poirot bu cinayetten önce lordun eşi olan eski sinema oyuncusu Jane'in birgün kocasıyla arasının açıldığını ve ondan boşanabilmek için onu öldürebileceğini söylediğini duyar ancak deliller Jane'in cinayet sırasında başka bir yerde olduğunu ve bu cinayeti işleyemeyeceğini göstermektedir. Peki zanlı kim? Poirot bu cinayeti çözerken eşlik etmek yine çok keyifliydi zira yine ters köşe yapan bir sonuca ulaştı :) Altın Yayınları'ndan çıkan kitap 224 sayfa ve tabii ki yine tavsiye listemde.<br />
<br />
<b>Sevgili Brutus/ J. M. BARRIE: </b>Peter Pan'ın da yazarı olan Barrie'nin bu kitabı bir oyun şeklinde yazılmış. Kitapta bir evde kalan konukların birgün evden çıkıp kendilerini sihirli bir ormanda bulması anlatılıyor. Benim için çok sevdim de hiç sevmedim de diyemediğim bir kitap o sebeple tavsiye listemde değil ama geçiş kitabı olarak belki iyi gidebilecek bir kitap olabilir. Maya kitaptan çıkan kitap 176 sayfa.<br />
<br />
<b>Aşk Yapıtı/ Gillian ROSE:</b> "Ölmeden Önce Okunması Gereken 1001 Kitap" listesinde yer alan bu kitap yazarın biyografisini içeriyor. Küçüklüğünden yetişkinliğine kadar yaşadıklarını , hastalığını, ilişkilerini anlattığı bir kitap. 99 sayfa olmasına rağmen maalesef çevisinden dolayı benim zor okuduğum kitaplardan biri oldu. İmge Yayınları normalde sevdiğim bir yayınevi ancak bu kitap nasıl olduysa bu şekilde çevrilmiş. Seçilen kelimeler yoruyor insanı okurken yani enazından beni ve birlikte okuduğum arkadaşımı yordu :) Ancak yine de okuduğuma memnun olduğum bir kitaptı zira 1001 kitap listesindeki kitapların Türkçe'ye çevrilenlerini okuma hedefim var :) Tavsiye listeme alamadığım bir kitap ama 1001 kitap listesinde benim gibi hedefi olanlar varsa tabii ki okumalı.<br />
<br />
<b>Yüzyüze/ Cengiz AYTMATOV:</b> Aytmatov'un şuana dek okuduğum en iyi kitaplarından biriydi kesinlikle. Askerde olan eşi kaçıp memleketine geri dönen Seyde'nin hikayesi anlatılıyor kitapta. Ben okurken inanılmaz sevdim ve keyif aldım. Aslında otoriteye karşı gelişi anlatırken insanın doğasını dair de güzel bir analiz olmuş bence karakterler. Bencillik, fedakarlık, hayal kırıklığı... hepsi çok güzel işlenmiş bence. Ötüken Neşriyat'tan çıkan kitap 63 sayfa ve tavsiye listemde.<br />
<br />
Benim listem bu şekildeydi. Okumamı önerdiğiniz kitaplar varsa yoruma eklerseniz mutlu olurum :) </div>
dilekce54.blogpot.comhttp://www.blogger.com/profile/01377165099593604785noreply@blogger.com8tag:blogger.com,1999:blog-8455986042369702938.post-61905295180144637212020-05-16T13:13:00.000-07:002020-05-16T13:13:15.831-07:00ŞUBAT AYI OKUMA LİSTEM<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<span style="text-align: start;"></span><br />
<div style="text-align: justify;">
<span style="text-align: start;">Merhaba,</span></div>
<span style="text-align: start;">
</span><br />
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<span style="text-align: start;"></span><br />
<div style="text-align: justify;">
<span style="text-align: start;">Şubat ayı okumalarımla karşınızdayım. Az kaldı yetişiyorum mayısa :D Yazıya geçmeden önce minik bir not düşeyim, yazıyla alakası olmayan, link bırakan vb yorumları yayınlamıyorum bilginize :) Yine raflardan kitapları toplayıp da fotoğraf çekmeye üşendiğim için internetten görsel bulup koyuyorum renk olsun :D </span></div>
<span style="text-align: start;">
</span><br />
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<span style="text-align: start;"></span><br />
<div style="text-align: justify;">
<span style="text-align: start;">2 adet akademik okumayla birlikte 9 kitap okudum o ikisini yazmıyorum alan okuması olduğu için direk romanlara geçiyor ve 7 kitabı çok kısa anlatıyorum hemen :) </span><br />
<a name='more'></a></div>
<span style="text-align: start;">
</span><br />
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<span style="text-align: start;"></span><br />
<div style="text-align: justify;">
<span style="text-align: start;"><b style="font-weight: bold;">Büyücü/ John FOWLES:</b><b> </b>Bu kitabı canım Kitap Sevinci ile okumaya karar vermiştik ancak inanılmaz zor bir okuma oldu. Oxford mezunu bir İngilizce Öğretmeni olan Nicholas Urfe yaşadığı hayattan biraz uzaklaşmak için Yunanistan'da bir okulda işe başlar ve Yunanistan'da esrarlı bir milyoner olan Conchis ile tanışır . Bu tanışmayla bir anda kendini bambaşka bir hikayenin içinde bulur gerçekle kurgu arası bir hikayeye evrilen yaşamıyla Urfe'ye eşlik ediyorsunuz kitapta. Yazar kitapta bolca Shakespeare'in "Fırtına" adlı eserine atıfta bulunmuş dolayısıyla bu kitaptan önce Fırtına'yı okumanızı şiddetle tavsiye ederim :) Maalesef ben kitaba çok dahil olamadım ve okurken de bir miktar zorlandım :( Hikayeyi çok uzun anlattığını düşünüyorum. Belki 688 sayfa yerine 300 küsür sayfada bitseydi çok daha fazla sevebilirdim bu kitabı diye düşündüm hep okurken. Ayrıntı Yayınları'ndan çıkan kitap 688 sayfa. </span></div>
<span style="text-align: start;">
</span><br />
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<span style="text-align: start;"></span><br />
<div style="text-align: justify;">
<span style="text-align: start;"><b style="font-weight: bold;">Porsuk Ağacı Cinayetlerı/ Agatha CHRISTIE: </b>Christie'nin Hercule Poirot ve Jane Marple isimli 2 dedektif karakteri vardır bu kitapta gizemi çözme görevini Bayan Marple'a vermiş Christie. Zengin bir işadamı olan Rex Fortescue bir süredir anlamsız yatırımlara para harcamaktadır ve birgün öldürülür. Cinayetin tüm şüphelileri ise ailedendir. Acaba Bayan Marple bu cinayeti çözebilecek midir? :) Normalde ben Poirot kitaplarını çok daha fazla severim ancak bu kitap gerçekten sürükleyiciydi ve ben çok severek okudum ve tavsiye listemde kendisi :) Altın Kitaplar'dan çıkan roman 175 sayfa.</span></div>
<span style="text-align: start;">
</span><br />
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<span style="text-align: start;"></span><br />
<div style="text-align: justify;">
<span style="text-align: start;"><b style="font-weight: bold;">Karabibik/ Yadigarlarım Nabizade Nazım:</b><b> </b>Bu kitap iki ayrı hikayeden oluşuyor ilki Antalya'nın bir köyünde yaşayan Karabibik adlı köylünün hikayesi ikinci olarak da Yadigarlarım isimli hikayede de sürekli aşık olan ve aşklarından sıkılan bir adamın hikayesi anlatılıyor. Ben Türk Klasiklerini okumayı çok seviyorum o sebeple bu iki hikayeyi okurken de keyif aldım Türk Klasikleri okumayı sevenlere tavsiyemdir :)</span></div>
<span style="text-align: start;">
</span><br />
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg5InrlwcTf18LF78wYF4drDdqQ0attg8IsxNDvwMHl3Zm9VADPSKv-jC7qc4lwRaDAx-DJXMAESlfqEocuxx1UmTSXbTM_Y32n6X8UjjTjeoZKAWQnI329RG_MdQXvf5ubL6Opf2nwg7OT/s1600/Blog+Okuma+K%25C3%25B6%25C5%259Fesi.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="766" data-original-width="610" height="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg5InrlwcTf18LF78wYF4drDdqQ0attg8IsxNDvwMHl3Zm9VADPSKv-jC7qc4lwRaDAx-DJXMAESlfqEocuxx1UmTSXbTM_Y32n6X8UjjTjeoZKAWQnI329RG_MdQXvf5ubL6Opf2nwg7OT/s400/Blog+Okuma+K%25C3%25B6%25C5%259Fesi.jpg" width="318" /></a></div>
<br />
<br />
<b style="text-align: justify;">Uzun Beyaz Bulut Gelibolu/ Buket UZUNER:</b><b style="text-align: justify;"> </b><span style="text-align: justify;">Uzuner hep okumak istediğim ancak ertelediğim kalemlerden biriydi. Bu kitap bana tatlı arkadaşım Ayşe tarafından hediye edildiğinde çok da ertelemek istemedim çünkü hem cildi hem kapağı o kadar albeniliydi ki konusunu da seveceğime emindim. Savaşta ölen büyük dedesini aramaya gelen Yeni Zelandalı turist olan Victoria küçük bir köye gider ve bu köyde hayatına dair büyük bir sırrı keşfeder. Kitap sessiz sakin anlattığı o güzel hikayesiyle kendisini hızlıca okutuyor. Everest Yayınları'ndan çıkan kitap 318 sayfa. </span><br />
<br />
<div style="text-align: justify;">
<b style="font-weight: bold;">Feminizm/ Anne Charlotte HUSSON: </b>Bu çizgiroman geçmişten günümüze kadın hareketi öncüsü olan kadınları ve kadınların başından geçen çeşitli olayları aktarıyor okuyucuya. Feminizme dair temel bilgiler içerdiği için sıfırdan başlayacaklara tavsiye edebilirim. Ben temel okumaları yapsam da çizgiroman hayranı biri olarak konu da tam bana hitap edince temel bilgiler içermesi çok da önemli olmadı açıkçası. Kafa dağıtmak için ideal kitaplardan :) Kara Karga Yayınları'ndan çıkan kitap 96 sayfa. </div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<b style="font-weight: bold;">Derde Deva Randevu 1/ Murat MENTEŞ:</b><b> </b>Menteş'in 2 ciltten oluşan Derde Deva Randevu Serisinin 1. kitabı. Bu kitaplarda yazar, seneler önce yaşamış Dostoyevski'den Hacı Bektaş Veli'ye bir kısım yazarla röportaj yapmış :) Kendisi sorup kendisi cevaplasa da bu minik kitapta yer alan yazarların fikirlerine temel anlamda vakıf olmaya faydası var bu kitabın. Ortaokul- lise dönemi öğrencileri için özellikle iyi olabilir diye düşünüyorum eğlenceli bir uslupla yazarlara dair fikir sahibi olabilirler. Kitapta çok da güzel çizimler yer alıyor çizgiromanımsı diyorum o yüzden ben :) April Yayıncılık'tan çıkan kitap 120 sayfa. </div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<b style="font-weight: bold;">Lyon'da Bir Düğün/ Stefan ZWEIG:</b> Zweig'e olan aşkımı her fırsatta dile getireceğim. Zweig ne yazsa okurum ne yazsa severim :) Kitapta , Lyon'da Düğün, İki Yalnız İnsan ve Wondark isimli 3 hikaye vardı. Ben en çok Wondark isimli hikayeyi sevdim. İnsanların dış görünüşü yüzünden sürekli taciz ettiği bir kadın tecavüze uğrar ve bir erkek evlada sahip olur. Bu çocuk onun karanlık hayatına güneş gibi doğmuştur ve kadının hayatının anlamı olmuştur. Çocuk büyüyüp askerlik çağı gelince annesi onu askere göndermek istemez ve çocuğu saklayabilmek için elinden geleni yapar. 3 hikaye içinden benim adıma en etkileyici olan buydu kesinlikle tüm kitap bu hikaye üzerine kurulu olsa bile olurmuş bence :) İş Bankası Kültür Yayınları'ndan çıkan kitap 56 sayfa ve elbette tavsiye listemde :) </div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
dilekce54.blogpot.comhttp://www.blogger.com/profile/01377165099593604785noreply@blogger.com6tag:blogger.com,1999:blog-8455986042369702938.post-51919155675236805382020-04-30T15:24:00.004-07:002020-05-02T15:59:31.408-07:00OCAK AYI OKUMA LİSTEMMerhaba,<br />
<br />
Ocakta 13 kitap okumuşum hiç lafı uzatmadan anlatmaya geçeyim fakat önce şunu söyleyeyim yazıyı okunmadan yapılan yorumlar, yazıyla alakasız yorumlar (reklam vs) vb yorumlarını yayınlamıyorum birbirimizi yormayalım :)<br />
<br />
Çok tembel olduğum için kitapları raflardan toparlayıp fotoğraf çekmeye üşendim o sebeple Google'dan bir kitap okuma köşesi bıraktım renk oluversin diyerek :)<br />
<a name='more'></a><br />
<br />
<b>Amok Koşucusu/ Stefan ZWEIG:</b> Zweig ne yazsa okuyacağım yazarlardan biri. Harika psikolojik tahlilleri var ve kısacık kitaplarda bunları o kadar güzel işliyor ki etkisinden kurtulamıyorsunuz. Bu kitapta, zengin bir kadın bir doktordan yardım ister ancak doktor ilk etapta kadının tavırlarını beğenmediği için bu talebi reddeder fakat daha sonra pişman olup kadına yardım etmeye karar verir ve... Devamını da yazmayayım çünkü ben özet geçilmiş yorumlardan hiç hoşlanmıyorum hatta okuyağım kitapların konularını mümkünse kitabı okurken keşfetmeye çalışırım. Amok Koşucusu, Zweig'in tüm diğer kitapları gibi, tavsiye listemdeki kitaplardan biri oldu. Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları'ndan çıkan kitap 64 sayfa.<br />
<br />
<b>Ölü Ozanlar Derneği/ N.H KLEINBAUM: </b>Gelenekçi ve katı bir eğitim anlayışına sahip bir okul olan Welton Akademisi öğrencileri yeni bir öğretmen olan John Keating'in hayatlarına girmesiyle hayata bambaşka bir pencereden bakmaya başlarlar. Okulun katı ve kasvetli ortamından kurtulmak için eski bir kulüp olan Ölü Ozanlar Derneği'ni yeniden kurarlar. Kitap benim adıma sabit bir şekilde ilerlerken sonuyla o kadar vurucuydu ki... Zengin ailelerin sırf kendileri istiyor diye çocuklarına zorla bu düzeni dayatmaları ve onları anlamak istememeleri ve çocukların kendi hayatlarına dair isteklerini gözardı etmeleri... Sadece sonuyla tavsiye listeme girdi kendisi. Bilge Kültür Sanat'tan çıkan kitap 136 sayfa.<br />
<br />
<b>Kitap Hırsızı/ Markus ZUSAK: </b>2. Dünya Savaşı esnasında yaşanan hikayenin başkahramanı Liset Menninger isimli küçük bir kızdır. Liset bir aile tarafından bakılıp büyütülen bir kızdır ve annesi ve kardeşi ile çıktıkları bir yolculukta ilk kez bir kitap çalar ancak okuma bilmiyordur. Çaldığı kitaplar ve okumayı öğrenme serüvenine eşlik ederken bir yandan da Liset ile birlikte savaşın yıkıcı atmosferine eşlik ediyorsunuz. Kitabın anlatıcısı ise çok ilginç. Kitabı , ölümün ağzından okuyorsunuz... Popüler kitaplardan hep korkmuşumdur çünkü geneli bana asla hitap etmemiştir. Maalesef bu kitap belki bu kadar çok anlatılmamış ve bu kadar beklentimi arşa çıkarmamış olsaydı daha çok sevebilirdim ancak yer yer sıkıldığımı bile söyleyebilirim. Sadece sonunda bir vurucu dalga yaşadım ama yine de "çok sevdim" dedirtmedi bana. Tabii ki çok seveni de var. Martı Yayınları'ndan çıkan kitap 574 sayfa.<br />
<br />
<b><br />Dolaptan Temaşa/ Ahmet Mithat Efendi: </b>Kitabımızın kahramanı Behram Çavuş bir aksam İstanbul'un sokaklarında eve gitmeye çalışırken bir kadın tarafından bir eve davet edilir ve bu daveti bir nevi kabul etmek zorunda kalır ve sonrasında gelişen bir dizi olay içinde bulur kendini. Behram Çavuşun başına gelenler eminim pişmiş tavuğun başına gelmemiştir :) Yer yer gerildim okurken "lütfen artık her şey normale dönsün de çavuş evine gitsin yahu" demişliğim var :) İş Bankası'nın bu Türk Klasikleri serisine hayranım 72 sayfalık bu kısacık kitap da sevdiklerim arasına girdi.<br />
<br />
<br />
<b>Tilki Leman/ Server Bedi:</b> Tilki Leman, Cingöz Recai serisinin de yazarı olan Peyami Safa nam-ı diğer Server Bedi'nin kahramanlarından biri. Güzel ve zeki bir kadın olan Leman, İstanbul'un acar dedektiflerinden Ahmet Fatin'in asla yakalayamadığı bir dolandırıcır. Leman aynı zamanda dünya polisiyes literatürünün de ilk kadın kahramanlarından biri :) Normalde kızacağım işleri yapsa da yazarı yüzünden Leman'a kızamıyorum :) Bu kitapta 5 ayrı hikaye var ve Erol Üyepazarcı gibi bir duayenin notlarıyla yeniden basılmış. Geçmiş aylarda Ebusüreyya Sami'nin Abdi'sini de yine Üyepazarcı'nın notlarıyla okumuştum ve onu okurken aldığım tadı bu kitabı okurken de aldım ancak muazzam edebiyatlı bir kitap değil onu da hemen söyleyeyim. Ben bu tarz kitapları okumayı çok seviyorum özellikle de Safa'nın hayranı oluşum bu polisiye serileri benim gözümde çok daha yukarılara taşıyor. Tilki Leman, Çekirge Zehra ve Kartal Necmi olarak 3 ayrı karakteri var Safa'nın ve tabii ki bir çoğumuzun bildiği Cingöz Recai :) Çekirge Zehra ve Cingöz Recai'nin 25 kitaplık serisinin siparişini verdim bile :) Zaten polisiye hayranı biri olarak Türk Edebiyatı'nda ayrı bir yeri olan bu kitapları sevmesem şaşırtırdı sanırım :) Ötüken Neşriyat'tan çıkan kitap 95 sayfa .<br />
<br />
<br />
<b>Fırtına / SHAKESPEARE: </b>Tüm zamanların açık ara en sevdiğim kalemlerinden biri olan Shakespeare ocakta da bana eşlik etti :) Fırtına'yı okuma sebebim aslında Fowles'in "Büyücü"süne hazırlık yapmaktı zira "Büyücü"de sıklıkla bu kitaba atıf yapılmıştı. Yine aynı yazarın "Koleksiyoncu" isimli kitabında da Fırtına'ya atıf yapılmış . Fırtına, yazarın yazdığı son oyun olma ünvanını da taşıyormuş aynı zamanda. Yazdığı son kitap olması da beni ayrıca etkilemişti. Fırtına'nın başkahramanı ,ihanete uğrayıp Milano'yu terkeden dük Prospero'nun intikam hikayesidir. Ben sevdim bu kitabı özellikle de şu cümlesini <b style="font-style: italic;">"biz düşlerin mayasından yaratılmışız ve uykuyla çevrelenmiştir kısacık hayatlarımız". </b>Ancak bu cümlenin efsane bir çevirisi var ki onu da buraya eklemeden geçemedim <b style="font-style: italic;">"Rüyaların yapıldığı maddeden yapılmayız biz ve uykuyla çevrilidir küçücük hayatlarımız"... </b>Çevirinin önemine ne kadar güzel bir örnek değil mi? İlk çeviri benim okuduğum kitaptan İşbankası Yayınları'ndan Özdemir Nutku çevirisi ikinci cümlenin çevirisini internette okumuş ve aşık olmuştum ancak şu an çevirmeni bulamıyorum :( Bilen varsa eklerse sevinirim :)<br />
<b><br />Dr. Jekyll ve Mr Hyde ve Diğer Fantastik Öyküler/ R. L. STEVENSON: </b>Yazarın Dr Jekyll ve Mr Hyde, Olalla ve Ceset Hırsızları isimli 3 öyküsünün yer aldığı bu kitabın ilk öyküsü olan Dr Jekyll ve Mr Hyde'ı zaten daha önce birkaç kez okumuşluğum vardı diğer 2 öyküyü de onun kadar olmasa da sevdim :) Fantastik okumaları sevenlere tavsiye olarak buraya bırakıyorum. Can Yayınları'ndan çıkan kitap 176 sayfa.<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjKKCX8aCVNGrCfTOGHcsrLc0s1YKer_KSkJTmbIHIfs5lXcufPNp-LaFo4DpCLPr2Zeaq4I997IeNAQaOUXw2I0gS1B6RUxrGWpIkltHASHm0Fsnl25_lonGnxN0KZzOk5z5ekExPBvGS5/s1600/kitap+okuma+kosesi+%25281%2529.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="720" data-original-width="1280" height="225" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjKKCX8aCVNGrCfTOGHcsrLc0s1YKer_KSkJTmbIHIfs5lXcufPNp-LaFo4DpCLPr2Zeaq4I997IeNAQaOUXw2I0gS1B6RUxrGWpIkltHASHm0Fsnl25_lonGnxN0KZzOk5z5ekExPBvGS5/s400/kitap+okuma+kosesi+%25281%2529.jpg" width="400" /></a></div>
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<b>Cebelavi Sokağı Çocukları / Necip MAHFUZ:</b> Uzun zamandır takip edenler Mahfuz hayranlığımı çok iyi bilir. Dilimden düşüremediğim yazarların başında gelir kendisi ancaaaak... Maalesef bazen yazarı ne kadar seversem seveyim bazı kitaplarla anlaşamıyorum bu da onlardan biriydi. Bay Cebalavi'nin 5 oğlu vardır ve kendisi artık iyice yaşlandığı için çocuklarından birini seçip yetkiyi ona devretmek ister. Oğullarından Edhem'i seçmesiyse diğer kardeşler arasında bir kıskançlığa ve intikam isteğine dönüşecektir ancak bir süre sonra Edhem'in babasına ihaneti ve konaktan kovulmasıyla işler farklı bir yöne evrilecektir. Bu hikaye senelere yayılıp ileriki kuşaklarda da can bulacaktır. Cebelavi'nin birbirinden sonraki kuşaktan torunları olan Cebel, Rıfat ve Kasım'ın da dahil olduğu hikayede Mahfuz 'un ,150 hadi 200 sayfada kesse tadından yenmeyecek olan bir kurguyu sürekli kendini tekrarlayarak uzatması beni inanılmaz şaşırttı ve kitaptan hiç tat alamadım. Yine de elbette Mahfuz severlerin bir şans vermesi gerektiğini düşünüyorum :) Kırmızı Kedi Yayınları'ndan çıkan kitap 454 sayfa.<br />
<br />
<b>Hollow Malikanesi Cinayeti/ Agatha CHRISTIE:</b> Kitabın başkahramanlarından olan Lady Lucy Angkatell ünlü dedektif Hercule Poirot'u evine öğle yemeğine davet eder ancak yemeğe giden dedektifi bir ceset karşılar ve Poirot bir anda kendini bir cinayet davasının içinde bulur. Christie'nin 2 dedektif karakterinden biri olan Dedektif Poirot'nun dahil olduğu hikayeler benim adıma Bayan Marple'dan çok daha güzel hikaye kurgularına sahip. Poirot'un içinde olduğu her dava okuması gerçekten zevkli davalardı :) Bu kitapta da yine Poirot cinayeti çözerken ben de tahmin yürütmeye çalıştım ancak tabii ki bulamadım :) Polisiye hayranı olarak eski dönemde yazılmış ama günümüzde hala heyecan veren bu kitaplara aşığım ben :) Altın Kitaplar'dan çıkan kitap 336 sayfa ama bir solukta okunup bitiyor :)<br />
<b><br />Saklı Bahçeler Haritası/ Nermin YILDIRIM:</b> Yıldırım'la bu kadar geç tanıştığıma o kadar pişmanım ki :( Ben 2017'de sevgili Kitap Sevinci'nin armağanı olan "Dokunmadan" isimli kitabıyla tanıştım kendisiyle. Dokunmadan beni o kadar etkilemişti ki kitabı bitirip kapağını kapatırken ağlamıştım...Yazarın 6 kitabı vardı hepsini topladım ve 3 kitabını okudum ancak diğer 3 kitaba hala dokunamıyorum ve en tatsız zamanlarıma saklıyorum. Yani Yıldırım'ı işte tam da bu kadar sevdim :) Artık kitaba geçeyim :) Yazar aslında bu kitabı Unutmabeni Apartmanı, Rüyalar Anlatılmaz ve Saklıbahçeler Haritası olarak bir üçleme şeklinde planlamış ancak sonra vazgeçmiş. Kitabın hikayesi şöyle, Rıdvan bir yayınevini yönetmektedir ve masasında sürekli isimsiz mektuplar bulmaktadır. Mektuplar yıllar yıllar öncesinden gelir ve biri Almanya diğeri İstanbul'da yaşayan Behiye ve Suad isimli 2 kız kardeşe aittir. Kitabın sonu fıstık gibi bir ters köşeyle bitse de ben öyle bitmemesini isterdim :) Buarada ben Suad'ın mektuplarına bayıldığımı da ekleyeyim :) O kadar nefis bir kitaptı ki tadı damağımda kaldı...Yıldırım'ın kalemine bir kez daha hayran kaldığım bu kitap da kesinlikle tavsiye listemde. Hep Kitap'tan çıkan kitap 348 sayfa.<br />
<br />
<b>Bütün Çocuklar İyidir/ Nihan KAYA:</b> Uzun zamandır okumak istediğim yazarlardan biriydi Kaya. Kısmet bu kitapla başlamakmış :) Bu aslında bir çocuk kitabı. Çocukların duygularına vurulan yaftaların asılsız olduğunu ve ne hissediyorsa onun doğru olduğunu anlatıyor hem yetişkinlere hem çocuklara. Zaman zaman çocuklara "o öyle değil böyle" şeklinde yaklaşımlarda bulunuyoruz ama aslında onun ne hissettiğini pek de anlamıyoruz birçoğumuz. Çok güzel bir yazım tarzı vardı Kaya'nın. Yetişkinlerin de kesinlikle okumasından yanayım özellikle de anne babaların. İthaki Yayınevi'nden çıkan kitap 72 sayfa.<br />
<br />
<b>Karanlık Kız/ Elena FERRANTE:</b> Ferrante'nin Napoli Serisini gözümü karartıp almak üzereydim ki önce bir kitabını okuyup sonra seriyi almaya karar verdim :) Bunu Karl Ove Knausgaar'ın kitaplarında yapmıştım. Hiçbir fikrim olmadan tüm kitaplarını alıp "Sonbahar"ı okuyarak yazara bir başlangıç yapmıştım. Cidden büyük riskti ama neyse ki ben Knausgaard'ı sevmiştim :) Ferrante'ye de Karanlık Kız ile bir başlangıç yaptım. İngiliz Dili ve Edebiyatı öğretmeni olan Leda, kızları büyüyüp babalarının yanına taşınınca kendisini boşlukta hisseder ve artık kendine vakit ayırmak üzere bir tatil planı yapar ve bu tatilde içe dönüp geçmişi düşünür. Sessiz sakin bir hayata birkaç günlüğüne eşlik etmek benim adıma keyifliydi :) Leda'yı da Ferrante'nin kalemini de sevdim ve Napoli Serisi'ni de almaya karar verdim :) Bu kitap yazarın seriden önce yazdığı ve kaleminin henüz serideki kadar gelişkin olmadığı bir esermiş bakalım sanırım seriyi daha fazla seveceğim. Yani umarım öyle olur zira beklentimi ne vakit yüksek tutsam bir düş kırıklığıyla yoldaş oluyorum :) Everest Yayınları'ndan çıkan kitap 150 sayfa .<br />
<br />
<b>Deve Gözü / Cengiz AYTMATOV</b>: Sürekli kurduğum bir cümle vardır "usul usul anlatıp kendini okutan kitapları seviyorum" diye. İşte Aytmatov tam da öyle kitaplar yazıyor. Bu kitapta Anarkay Bozkırında bir tarlada işçi olarak çalışan Kemal, Abakir ve Sorokin'in hikayesi anlatılıyor. Kemal tahsilli olduğu için diğer işçiler arasında bir nevi küçümseme ifadesi olarak "üniversiteli" diye çağırılır ve aralarında daimi bir çatışma vardır. Bu hikayede Aytmatov tahsilli kesim ve tahsiline devam etmemiş olan kesim arasındaki çatışmaları, uçurumları anlatmış. Güzeldi ama bir Cemile değildi :) Ötüken Neşriyat'tan çıkan kitap 55 sayfa.<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<i><b><br /></b></i>
<i><b><br /></b></i>
dilekce54.blogpot.comhttp://www.blogger.com/profile/01377165099593604785noreply@blogger.com8tag:blogger.com,1999:blog-8455986042369702938.post-44424884545016248432020-04-06T11:43:00.000-07:002020-04-10T07:45:07.532-07:00KASIM-ARALIK AYLARI OKUMA LİSTEM<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
Edit: Takibe takip yoruma yorum temalı yorumları onaylamıyorum bilginiz olsun birbirimizi yormayalım :)<br />
<br />
<span style="text-align: start;">Merhaba,</span><br />
<br style="text-align: start;" />
<span style="text-align: start;">Bu yazıyı yazıp , taslağa atmıştım yoksa yine uzun zaman yazamazdım :) </span><br />
<a name='more'></a><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br style="text-align: start;" /></div>
<br style="text-align: start;" />
<br style="text-align: start;" />
<span style="text-align: start;"><b>Kızıl Elma-Oğulla Buluşma / Cengiz AYTMATOV</b> Aytmatov'un Cemile'sini okuyup diğer kitaplarını da okumak istemiştim ancak yıllar sonra yeniden bir kitabını okuyabildim. Bu kitapta 2 adet hikaye var ikisi de sade ama derin anlatıma sahip olan hikayeler. Ben ikisini de sevdim. Kızıl Elma , evliliğini sorgulayan bir adamın geçmişe dönüp eşiyle evliliğinin sebebini düşünmesini anlatıyor. Oğulla Buluşma'da ise savaşa giden oğlunu arayan bir adamın hikayesi anlatılmış. Aytmatov^'un tarzını , istediği şeyi usul usul anlatmasını seviyorum. Ötüken Neşriyat'tan çıkan kitap 52 sayfa ve tavsiye listemde. </span><br />
<br style="text-align: start;" />
<span style="text-align: start;"><b>Benerci Kendini Niçin Öldürdü/ Nazım HİKMET:</b> Bu kitabı ya 2 ya da 3. kez okuyorum ama her seferinde "ya bu satır neydi böyle" dediğim satırları sanki ilk kez okuyormuşum gibi bir tat alıyorum. Her seferinde aynı vuruculukla karşılıyor beni Nazım'ın satırları... Elimde tüm kitaplarından oluşan serisi var ve hepsini bitirmeyi hedefliyorum. Umarım başaşırırım. Adam Yayınları'ndan çıkan kitap 277 sayfa.</span><br />
<br style="text-align: start;" />
<span style="text-align: start;"><b>Mimoslar/ Herodos:</b> Kabalcı Yayınları'nın Kitapyurdu'nda yaptığı 5 kitap 15 lira kampanyasından faydalanıp almıştım. Antik çağlardan kalan metinleri okumak kadar büyüleyici az şey var benim için. 112 sayfalık kitapta Herodas'ın şiirleri çevrilirken metnin aslı da verilmiş bu da hoş bir detaydı. Ben severek okudum ve bu tarz okumalar yapan herkesin seveceğini düşüyorum fakat kitap artık kampanyada değil ve fiyatına en son baktığımda 20 liraydı. Bu da böyle gereksiz bir bilgi olarak dursun burada :) </span><br />
<br style="text-align: start;" />
<span style="text-align: start;"><b>Hollanda'da Bir Cinayet/ Georges SIMENON:</b> Polisiye ve özellikle Agahta Christie sever biri olarak Simenon'u kampanyada bulmak beni mutlu etti. Christie'nin Poirot'su ne ise Simenon'un Maigret'i de oydu benim için :) Daha önce dedektif Maigret'in iki hikayesini çizgiromandan okuyup çok sevmiştim. Bu kitapta Dedektif Maigret Delfzijl isimli bir kasabada işlenen cinayeti çözmekte görevlidir. Bu kitap ne yazık ki benim adıma o çizgiromanlardaki gibi akmadı ama kötü de diyemem zira cinayeti kimin işlediğini merak ettim fakat kurgu biraz daha akıcı ve hareketli olsa daha bir güzel olur diye düşünüyorum. Kabalcı'dan çıkan kitap cep boy bir kitap ve 159 sayfa.</span><br />
<br style="text-align: start;" />
<span style="text-align: start;"><b>Kör Güvercin// Bekir YILDIZ</b>: Yıldız da geçen ay okuduğum Toptaş kitabında ismi geçen yazarlardandı. Birkaç kitabını sipariş ettim ancak bu kitabını gördüğümde almayı özellikle istedim çocuk kitaplarını seviyorum ve Yıldız'ın yazdığı bir çocuk kitabının da nasıl olacağını az çok tahmin etmiştim. Kitapta insan oğlunun hayvana yaptığı eziyetler hayvanların ağzıyla anlatılıyor ve kitapta argoya çalan yerler de var. Belli bir yaş grubunun üstü okusa daha iyi olur diye düşünüyorum ancak tek sebebi argoya çalan kısımlar değil duygusal çocuklar etkilenebilir. Cem Yayınları baskısını okudum 72 sayfaydı. </span><br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj2uoTj3mKmgl22g502JQrNStBBI9f22hwvzPIjyy04slnfwJZ7sYGYLsO0qarJiUUmWCeobO2MkxxAWVw9SzraUZEvdZuTbdEwz_AkXSsT_ftJ_zT294SL2mYctPjsOUaBj7gVdtfTy_R6/s1600/Okuma+K%25C3%25B6%25C5%259Fesi.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="531" data-original-width="400" height="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj2uoTj3mKmgl22g502JQrNStBBI9f22hwvzPIjyy04slnfwJZ7sYGYLsO0qarJiUUmWCeobO2MkxxAWVw9SzraUZEvdZuTbdEwz_AkXSsT_ftJ_zT294SL2mYctPjsOUaBj7gVdtfTy_R6/s400/Okuma+K%25C3%25B6%25C5%259Fesi.jpg" width="301" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<b>Savaş ve Barış/ TOLSTOY :</b> Bu kitabı uzun yıllar almak istedim ama hep basiretim bağlandı. Sevgili arkadaşım Kitap Sevinci'ni de kandırdım birlikte okuyacaktık ancak kendisi beni ekti sonra da bana "Dilek beni deşifre edecek misin?" Dedi. Vallahi etmeyecektim. Çoluğu çocuğu var rencide olmasın dedim ama :))))<br />
<br />
Takipçisi çok olan Youtuber ve Instagram tayfası "ay kitap çok zordu. 600den fazla karakter vardı. Ağır bir kitaptı" diye diye beni iyice kitaptan soğuttu. Herkes kitap anlatmak zorunda mı? Harcı olmayan anlatmasın inanılmaz sinir oluyorum. Evet kitap 2000 sayfaya yakın ve içerisinden bir dolu karakter var ama temel karakterleri oturttuktan sonra dahil olan karakterlerin büyük bir kısmı kitaba anlık dahil olup çıkıyor yani okumayı zorlaştıran bir durum olmuyor bu... Ayrıca kitap ağır bir kitap değil sadece içerdiği savaş Rus- Fransız Savaşı olduğu için bilgi kısıtı olanlar veya ilgilenmeyenler için zor okunabilir ama ben bunun bile "zor okunması" için etken olduğunu düşünmüyorum. Kitapta Komutan Kutuzov ve Napolyon eşlik ediyor bize. Yer yer Türklerden de bahsediliyor ayrıca sürekli bir savaş ortamı tasvir edilmiyor karakterlerin aile hayatlarının anlatıldığı bölümler de mevcut. Özetle ben eğer Nazım HİKMET çevirisini görmesem hala almaz ve önyargılı yaklaşırdım ancak canım Nazım çevirmişsse hemen okumak istedim ve çok da iyi yapmışım ben kitabı sevdim. Aranızda önyargısı olan veya gözü korkan varsa hiç korkmasın bence. İlk başlarda karakterleri bir kağıda not alın gerisi kolay geliyor. Ben tam 2 buçuk ayda okudum 2 cildini ancak geniş vakti olanlara tavsiyem hergün okuyun , kopmayın kitaptan ve 2 cildi arka arkaya okuyun. Can Yayınları'na bin teşekkür Nazım çevirisi ile sunduğu için! Başka bir çeviriyle okusam da sonra bu çeviriyi görsem üzülürdüm elbette 2. çevirmen Zeki Baştımar'ı da selamsız geçmeyeyim iki ismin de emeğine sağlık. Kitap 1712 sayfa ve tavsiye listemde :)<br />
<br />
<br />
Kasımda 6 kitap okumuşum ve geçelim Aralığa :)<br />
<br />
<br />
<b>ARALIK:</b><br />
<br />
Kasımda 6 kitap okuduğuma üzülürken aralıkta 3 tane okuyabilmişim :))))<br />
<br />
<b>Hiroşima'nın Tohumları/ Edita MORRIS: </b>Remzi Yayınları'nın kampanyasından almıştım bu kitabı Kitapyurdu'ndan. Hiroşima'yı yaşamış 2 kız kardeşin öyküsünü anlatıyor kitap. Kardeşlerden küçük olanı hamile kalır ve bebeğin nasıl doğacağının telaşı aileyi esir alır. Kitap sakin sakin anlatırken sonu beni üzdü :( Remzi Yayınları'ndan çıkan kitap 80 sayfa.<br />
<br />
<b>Sadako ve Kağıttan Bin Turna Kuşu/ Elenor COERR: </b>Tamamen tesadüfi bir şekilde arka arkaya iki kez Hiroşima'yı anlatan kitap okumuşum. Bu kitap aslında bir çocuk kitabı ancak bence yetişkinlerin de okuyabileceği bir kitap. Hiroşima'dan kalan mirası, kanseri yaşayan çocuklardan biri Sadako. O kadere rağmen o kadar umut dolu ki... Japonya'da genel bir inanışa göre eğer kağıttan 1000 adet turna kuşu yaparsan dileklerin kabul olurmuş. Sadako hastanede kaldığı süreçte 1000 adet turna kuşunu tamamlayacağına ve iyileşerek çıkacağına o kadar inanıyor ki siz de onunla birlikte umudunuzu canlı tutarak hikayeyi tamamlamak istiyorsunuz. Kitabı kapattığımda gözyaşımdan bir turna kuşu uçurdum umarım buluşmuşsunuzdur Sadako... Beyaz Balina Yayınları'ndan çıkan kitap 96 sayfa.<br />
<br />
<b>Romeo ve Juliet/ Shakespeare:</b> Artık hikayeyi bilmeyen yok. 2 aşığın ölümsüz hikayesi. Muhteşem bir başyapıt evet klişe ama bu kitabı sadece bu cümle anlatabilir. Canım Romeo canım Jıliet kahrolsun Montegu'ler ve Capulet'ler de yaşasın aşk! Bu iki gencin ailesine muazzam kılım ya :)<br />
Ben Say Yayınları'ndan okudum çeviriyi sevmeyenler de olmuş ama ben büyük sıkıntılara denk gelmedim şiir gibi aktı gitti 176 sayfa.<br />
<br />
2019'u bu kitaplarla bitirmişim :)dilekce54.blogpot.comhttp://www.blogger.com/profile/01377165099593604785noreply@blogger.com18tag:blogger.com,1999:blog-8455986042369702938.post-87502329972813620512020-03-31T12:01:00.000-07:002020-03-31T12:01:07.099-07:00KOLAY EKMEK TARİFİ<br />
Merhaba!<br />
<br />
Nasılsınız? Evlerdeyiz değil mi? :) Bu süreçte birçok tanıdığımla ortak noktamız kendimizi sürekli mutfakta buluyor olmamız :) Ben ekmeğime kadar kendim yapar oldum ki bu izolasyon öncesi de böyleydi ekmek, tereyağı, reçel, deterjan, peynir .... Bu liste uzar zaten evde yaptığım şeylerdi:) İzolasyon sürecinde bir sürü yeni tarif deneme fırsatım oldu ve yapımı benim adıma en kolay olan ekmek tarifini sizinle de paylaşmak istedim. Ben internetten baktığım ölçülerin tutmamasından muzdarip olduğum için en ince detayına kadar yazdım :)<br />
<br />
Sonunda fotoğraf yükleme sorunumu da çözdüm :) Eklediğim fotoğraf bu tarifi 2. yaptığımda çekildi hepsini yediğim için kalanlarla Allah ne verdiyse çekiverdim :))) Tabaktaki peynirler de ev yapımı :)<br />
<a name='more'></a><br />
<br />
<br />
Malzemeler:<br />
<br />
9 Su Bardağı Un (Su Bardağının Ölçüsü 200 ml)<br />
<br />
1 Paket Kuru Maya<br />
<br />
1 Yemek Kaşığı Tuz<br />
<br />
1 Tatlı Kaşığı Şeker<br />
<br />
3.5 Su Bardağı Ilık Su<br />
<br />
<div style="text-align: justify;">
<br />
Tüm malzemeleri yoğurma kabına atıp , karıştırıp, yoğuruyoruz. Hamuru ne kadar yoğurursanız hamur o kadar iyi olacaktır bu sebeple yoğurma süresini uzun tutmanızı tavsiye ederim. Ben 15-20 dk kadar yoğuruyorum her seferinde. Hamur elinize yapışacak bakın burası çokomelli :) Hamur elinize ve yoğurduğunuz zemine yapıştı diye yanlış bir şey yaptığınızı düşünmeyin. Ben ilk etapta "yanlış mı yapıyorum niye bu kadar yapış yapış" diye düşünmüştüm :)<br />
<br />
<br />
<br />
Hamuru iyice yoğurduktan sonra hala kıvamı size çok yapış yapış geliyorsa çok az daha un daha ilave edebilirsiniz ancak ilave edeceğiniz un 1 bardağı geçmesin hatta en fazla yarım bardak filan ekleyin ama hamuru yapışkan bir hamur olacak onu tekrar eklemiş olayım hem elinize hem yoğurduğunuz kaba yapışacak zaten :)<br />
<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjfME5VkkWM7KWoKLjGcVZhLQIRfBBRZguV7FuXuM_VfJv2kgJQhaL5DK4E_YJgU-2seVwB4UVDSGSshzpa4xBn0LcHxG_arw86GAw4safOIhP3_cbOBjmlu9nWhL_pGGMSoIkFTi3rmy6t/s1600/ekmek+blog.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1600" data-original-width="1366" height="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjfME5VkkWM7KWoKLjGcVZhLQIRfBBRZguV7FuXuM_VfJv2kgJQhaL5DK4E_YJgU-2seVwB4UVDSGSshzpa4xBn0LcHxG_arw86GAw4safOIhP3_cbOBjmlu9nWhL_pGGMSoIkFTi3rmy6t/s400/ekmek+blog.jpg" width="341" /></a></div>
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
Hamur yoğurma işlemini bitirdikten sonra hamuru 3 kere mayalamaya bırakacağız. Hemen maya aşamasını anlatayım. <br />
<br />
Hamuru yoğurduktan sonra ağzını kapatıp bir buçuk saat mayalanmaya bırakın. Vaktiniz yoksa bu süreyi 1 saate indirebilirsiniz ancak bırakabildiğiniz kadar uzun bırakmanızı tavsiye ederim o sebeple mümkünse bir buçuk saat kalsın.<br /><br /> Bir buçuk saat sonra hamuru açıp havasını elinizle indirip , biraz karıştırıp çevirin ve sonra 45 dakika daha üstünü kapatarak tekrar mayalanmaya bırakın. Ben sofra bezi ile kundakladım ve sıcak bir yerde beklettim hamurum dev bir şekilde kabardı. Hamuru mayalamaya bıraktığınız ortam ne kadar sıcak olursa hamur o kadar kabarıyormuş. Öğrendim :)<br />
<br />
45 dakika dolduktan sonra hamuru açıp isteseniz 2 parçaya bölüp isterseniz de bir büyük parça olarak elinizle yuvarlak şekil verip tepsinize koyabilir isterseniz de bir kalıba koyup fırına koyabilirsiniz. Ben bir pişirdiğimde kelepçeli kek kalıbına koydum bir başka pişirmemde de oval bir Borcam'a koyup fırına attım. Tek bir büyük ekmek yapmak ikiye bölmekle uğraşmaktan daha kolay geldi bir de hamur çok yapışkan bir kıvamda olduğu için şekil vermekte zorlandım yayıldı tepsiye biraz.<br /><br /> Hamuru tepsiye çektikten sonra fırına vermeden koyduğunuz tepside/kalıpta 45 dakika üstü örtülü şekilde mayalamaya bırakmanızı tavsiye edeceğim buna "tepsi mayası" da diyorlar. Eğer isterseniz bu süreyi 25 dakikaya çekebilir ya da hiç bekletmeden fırına atabilirsiniz ancak hamuru ne kadar çok mayalamaya bırakırsanız hamur o kadar güzel oluyor. Ben tepsi mayasına da muhakkak bırakıyorum ekmeği.<br />
<br />
Tepside/kalıpta 45 dakika beklettikten sonra hamuru 200 derecede fansız ayarda fırına atıp ekmeğinizi pişirebilirsiniz. Ekmeğin üstüne bıçakla bir çizgi çekip fırın ekmeklerine benzetebilirsiniz isterseniz :) Üstüne hiçbir şey sürmeden fırına verebilirsiniz ilk pişirdiğimde yağ sürmüştüm ama hiç gerek yokmuş zaten üst kısmı nar gibi kızarıyor her türlü :) Ekmeği pişirirken fırına 1 kase su koymanız ekmeğin puf puf olmasına katkı sağlıyor bunu da ekleyeyim suyu unutmayın derim :)<br />
<br />
Ben 40-50 dakika civarında pişirdim fırından fırına bu süre değişebilir zaman zaman kontrol ederek üstü kızardığında fırından alabilirsiniz. Fırından çıkardığınızda üst kabuğunun çok sert olduğunu göreceksiniz vurduğunuzda tak tak ses gelecektir bu iyi bir şeymiş ben ilk yapışımda "aaa tahta gibi oldu" diye üzülmüştüm :)<br />
<br />
Evet 3 kez mayalamak biraz vakit alıyor ancak ekmek hem yumuşacık oluyor hem de mis gibi oluyor. Yaptığım en kolay ve zahmetsiz ekmek buydu. Yeni tarifler deniyorum beğendiğim tarifler olursa onları da yazacağım :)<br />
<br />
Umuyorum siz de benim kadar seversiniz ekmeğin lezzetini. Yapanlara afiyet olsun :) </div>
dilekce54.blogpot.comhttp://www.blogger.com/profile/01377165099593604785noreply@blogger.com8tag:blogger.com,1999:blog-8455986042369702938.post-66358421954046629312020-03-18T11:08:00.000-07:002020-03-18T11:08:54.886-07:00EYLÜL-EKİM AYLARI OKUMA LİSTEMHerkese merhaba,<br />
<br />
Çok ama çok zor bir dönemin içinden geçiyoruz öncelikle dilerim ki hepiniz iyisinizdir ve bu dönemi hasarsız atlatırız hep beraber.<br />
<br />
Şu dönemde sokaklar hiç olmadığı kadar ıssız (bu kısmını çok sevdiğimi asla gizlemeyeceğim :) Evde yapılacak en güzel şeylerden biri benim için kitap okumak. Uzun zamandır da yazamadığım için şu dönemi fırsat bilip yazamadığım tüm ayları haftada bir yazıp bitirmeyi hedefliyorum (yazamadı :)))<br />
<br />
Fotoğraf yükleyememe durumu devam ediyor. Cep telefonumla çektiğim fotoğrafları kabul etmiyor Blogger. Bunun sebebini bilen varsa yoruma yazarsa mutlu olurum. Bu durumu çözene kadar internette hoşuma giden okuma köşelerini yükleyeceğim :)<br />
<a name='more'></a>.<br />
<br />
<b>Lindbergh Uçan Bir Farenin Macera Dolu Hikayesi/ Torben KUHLMAN: </b>Bu kitabı ilk gördüğümde kapağına ve çizimlerine vurulmuştum. Kendisi bir çocuk kitabı ama okuyan yetişkinleri de sıkmaz diye düşünüyorum :) Günün birinde tüm fareler birden kaybolur ve başkahramanımız da kendi cinsini bulmak için bir yolculuk planlar. Bu yolculuğu kendi imkanlarla yapacağı bir uçak ile gerçekleştirecektir. Kitapta , Atlas Okyanusu'nu uçakla, tek başına geçen pilot Charles Lindbergh'e de atıf yapılmış . Minik kahramanımızın yolculuğuna tatlı çizimlerle eşlik etmek isteyenler tatlı çizimler eşliğinde yeniden çocukluklarına dönebilir ya da bir çocuğa hediye olarak gayet güzel bir seçim olabilir :) Kitap Uçan Fil yayınlarından çıkmış ve 96 sayfa.<br />
<br />
<b>Eski Bahçe/ Tezer ÖZLÜ: </b>Kendisi benim okuduğum ilk Tezer Özlü kitabı olması hasebiyle yeri ayrıdır :) Özlü'nün kitaplarının özel basımlarını çıkarmış YKY ben de bu vesileyle alıp tanışmak istedim. İlk etapta tam anlamıyla sıkıldım kitaptan ancak daha sonra beni , nasıl olduğunu anlamadığım bir şekilde içine çekti ve kapatırken sevdiğim kitaplar listesine girdi. Kitapta 11 adet öykü bulunmakta ve hepsi de kasvetin ağır bastığı öyküler ki zaten ilk etapta sıkılmama sebep de buydu. En sevdiğim öykü "Hayalet Oğuz" oldu. Hiç tanımadığım birine üzülüp yas tutmama ve şu dünyadan geçerken aslında tanısam ne kadar seveceğim insanlar olduğunun garipliğine yanmama sebep oldu kendisi... YKY'den çıkan kitap 80 sayfa. Tavsiye listemdedir ancak kasvet ağırlıklı olduğunun altını yeniden çizeyim bu günlerde pek akmayabilir ama özel baskıları yayındayken alınmalı.<br />
<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhlppDhp97pm3jfpjU6QuPHvowxp8Sxh2fOycZXubVXkZJaDCp7BrBvLttPdsML4MOqhhGzHYBcPLkutZxPcU5Zyw1LsqHJaSPiDHYEpQKsi6xLWkxLWfY9LH8aRxAgctV4458w3B9COFDe/s1600/okuma+k%25C3%25B6%25C5%259Fesi+2.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="766" data-original-width="610" height="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhlppDhp97pm3jfpjU6QuPHvowxp8Sxh2fOycZXubVXkZJaDCp7BrBvLttPdsML4MOqhhGzHYBcPLkutZxPcU5Zyw1LsqHJaSPiDHYEpQKsi6xLWkxLWfY9LH8aRxAgctV4458w3B9COFDe/s400/okuma+k%25C3%25B6%25C5%259Fesi+2.jpg" width="318" /></a></div>
<br />
<br />
<br />
<b>Amanvermez Avni-Kamelya'nın Ölümü/ Ebusüreyya Sami:</b> Eylül ayında en sevdiğim kitap kesinlikle bu oldu. İlk Türk polisiye kahramanı Avni ve edebiyatımızda apayrı bir yeri olan yazarla ve kahramanıyla tanıştığım için o kadar mutluyum ki :) Dedektif Avni edebiyat dünyamızın Sherlock Holmes'ü. Kendisi ve asistanı Arif vakadan vakaya atlayıp , olayları çözmeye çalışırken siz de onlarla beraber 2. Abdülhamit Dönemi'nde Osmanlı Sokaklarını arşınlıyorsunuz ki bu benim gibi tarih meraklısı biri için bulunmaz Hint Kumaşıydı evet :) Hikayeler "aaa vay be" dedirterek gibi şaşırtıcı sonlarla bitmese de okumak ve o yolculuğa eşlik etmek benim adıma paha biçilmezdi. Kitabın içindeki hikayelerden biri olan "Kamelya'nın Ölümü"nün gerçek bir olaydan alınması da benim adıma bonus oldu. Benim gibi edebiyatta ayrı yer teşkil eden kitaplara ayrı bir ilginiz varsa alın okuyun derim. Palto Yayınları'ndan çıkan kitap 264 sayfa ve düzenlemesi de "Cingöz Recai" serisinin de düzenleyicisi olan usta isim Erol Üyepazarcı tarafından yapılmış. Yayınevinin tek dezavantajı sadece kendi sitelerinde satış yapıyor olmaları.<br />
<br />
<b>Ölümsüz Kardeşin Gözleri/ Stefan Zweig</b>: Okumayı en sevdiğim yazarlardan biri olan ve bitmesin diye aylara serpiştirdiğim canım Zweig. Baş kahramanımız Virata krala hizmet etmek için seçilir ancak istemeden kendi öz abisini öldürür ve akabinde hayatı değişir. Zweig'in genel hikayelerinin dışında bir konusu var bir ama Zweig'i seven herkesin bu kitabı da seveceğini düşünüyorum. Ben Kırmızı Kedi'den okudum 96 sayfaydı kitap. Tüm Zweig kitapları gibi tavsiye listemde kendisi de :)<br />
<br />
<b>Venedik Taciri Manga:</b> East Press'in muazzam mangalarını bastığı için Everest'e bin teşekkür! Venedik Taciri'ni daha önce okuyup yorumladığım için bunu tekrar anlatmayacağım zira kendisinin manga hali. Venedikli iki tüccarın birbirleriyle yaptığı bir anlaşma ve akabinde gelişen olaylar diye tek cümle ile geçiyorum. Ben hem kitabın kendisini hem de bu manga halini tavsiye ediyorum. Everest Yayınları'ndan çıkan manga 208 sayfa ve çevirmeni de başarılı isimlerden Sabri Gürses.<br />
<br />
<b>Harfler ve Notalar/ Hasan Ali Toptaş:</b> Toptaş'ın birbirinden güzel denemelerinin bulunduğu bu kitap tüm diğer Toptaş kitapları gibi tavsiye listemde yerini aldı. Kendisinin romanlarını okuyup o tarza alıştığım için denemelerine birazcık kuşkuyla yaklaşıp "aynı tadı alır mıyım?" Dedim ve dediğimden utandım :) Her biri gerçekten ayrı lezzetteydi. Kitabın içinde bahsettiği yazarlar ve kitapları da not alıp bir kısmını sipariş bile verdim. Bana böyle de güzel kazanımlar bıraktığı için Toptaş'a kocaman teşekkür ederim. Everest Yayınları'ndan çıkan kitap 168 sayfa.<br />
<br />
<b>İlişkiler İçin Reçetesiz Antidepresanlar/ Didem K. Boğda:</b> Palto Yayınevi sadece kendi sitesinden siparişle ulaşılabilir olduğu için siteden bir kısım sipariş verdiğimde ücretsiz kargoya 6 lira bir miktar kalmıştı ben de 3 liralık kısımdan 2 adet kitap attım sepete. İnce ve çabuk bitecek bir kitap olduğu için geldiğinde okudum ama zaman kaybı. Tek cümle ile net bir şekilde zaman kaybı oldu benim için. Yazar psikologmuş ve kendisine danışan vakaları anlatmış. Açıkçası hem "bana bilmediğim bir şey söyle" diyerek hem de yetersiz bularak kapattım kitabı. Bir de hep kadın erkek ilişkilerine değinmiş ben alırken ikili ilişkilerden bahseder diye düşünmüştüm hem klasik söylemlerden öteye gitmemesi hem de sadece evlilikleri anlatan vakaları yazdığı için beni çekmedi. Tavsiye listemde değil. Pera Kitap'tan çıkan kitap 80 sayfa.<br />
<br />
<br />
<b>Savaş ve Barış Cilt 1/ Tolsto</b>y: Bunu 2. cildi anlatırken sonraki yazıda yorumlayacağım zira Youtube ve Instagram'da kitap yorumlayan bazı hesaplara bu kitapla ilgili bir çift de lafım olacak :)<br />
<br />
<br />
Eylülde 10 kitap okumuşum bilen bilir ben eski ve akademik kitapları tekrar tekrar okurum bu sebeple onlar bu listede yok :)<br />
<br />
<br />
<b>EKİM</b><br />
<br />
Ekimde okuyamama rekorumu kırıp sadece 2 kitap okumuşum :)<br />
<br />
<br />
<b>Bay Muannit Sahtegi'nin Notları/ Vusat O. Bener: </b>Toptaş'ın "Harfler ve Notalar" kitabında bahsettiği kitaplardan biriydi. Maalesef benim kitapla aram iyi olmadı. Kitabın baş kahramanı aslında hukuk mezunu ama yazarlığı seçmiş yaşlı bir adam ve yanılmıyorsam yazarın kendi hikayesi . Ankara'da geçen kitap şehrin tüm kasvetini barındırıyor. Kahramanımızın yakın arkadaşlarından birinin kızı olan ve kendisinin de manevi babası olduğu ve bir dönem birlikte yaşadıkları Fatoş isimli kıza anlamlandıramadığı hisleri vs kitap beni ziyadesiyle boğdu. Arada Adalet Ağaoğlu gibi tanıdık isimler geçse de kendine çekemedi beni kitap... Ben Remzi Kitabevi'nden çıkan baskıyı okudum 100 sayfa idi. Toptaş'ın önerileri benim için hep kıymetlidir o sebeple bu kitapla sınırlamayıp diğer önerilerini de okuyacağım muhakkak.<br />
<br />
<b>Düşlerin Efendisi Yusuf/ Albert Hirsch:</b> Yurt Yayınları'nın mitoloji kitaplarına bayılıyorum. Bu kitaplar ince ama anlatımı o kadar güzel ki bu tarz okumalara yeni başlayanlar için tavsiyemdir. Bilgi sahibi olanların da okuyup seveceği , bir çırpıda bitecek ve keyifli bir okuma sağlayacak kitaplardan olduğu için benim tavsiye listemde bu kitap da içinde bulunduğu seri de :) Yusuf Peygamberin hayatını anlatıyor kitap elbette hepimiz bilgi sahibiyiz ancak belirttiğim gibi okurken "aman ben zaten bunları biliyorum yahu" dedirtmiyor zaten 64 sayfayı bir oturuşta okuyorsunuz :)dilekce54.blogpot.comhttp://www.blogger.com/profile/01377165099593604785noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-8455986042369702938.post-84951925703573470242020-02-26T09:31:00.001-08:002020-02-26T14:35:56.018-08:00VE BU AŞK MIYDI? <br />
25.02.2020<br />
<br />
Birbirini hiç tanımayan insanların sadece cümlelerle birbiriyle gönül bağı kurabileceğine gönüllü inananlardanım ben. Bu gönüllülük bir süre sonra adanmışlığa bile döndü diyebilirim...<br />
<br />
Elime geçen ilk kitabın "Canım Aliye Ruhum Filiz"di. Kitabı kapattığım ilk dakikadan itibaren , akan gözyaşlarım eşliğinde "Filiz'in babasını öldürdüler" dediğimi hatırlıyorum. Aliye'nin eşini değil... Ama bu senin, Filiz'in annesini de ne büyük hislerle ve samimiyetle sevebileceğinden şüphe duymama hiç sebep olmamıştı.<br />
<a name='more'></a><br />
<br />
"Kürk Mantolu Madonna"yı bir çırpıda bitirişimi de hatırlıyorum. Raif'in senden, bu kadar büyük bir parça olabileceği de hiç aklıma gelmemişti mesela... Hayatını pek bilmeyip ve Google'dan okumak yerine satırlarında seni aradığım için muhtemelen... Çünkü o vakitler Ayşe Sıtkı ismi dimağımda yer edinmemişti kendine... Belki gördüm, duydum ama asla saklamadım...<br />
<br />
Sonra günün birinde saçma sapan bir sosyal medya akışında "Ayşe"ye yazdığın mektup düştü önüme. Kilitlendim... Canım Aliye'yi anlatıyordun Ayşe'ye. Maalesefler , üzüntüler ve ona atfettiğin görevler eşliğinde... Ben sanırdım ki Aliye'yi sevmiştin oysa sen Aliye'ye elden düşme bir aşk armağan etmişsin üstelik hiçbir zaman kendisinin bile olamayacak bir aşk...<br />
<br />
<br />
Belki sevdiğini savunan bile çıkacaktır ama insan sevdiğini, birlikte tamamlanan bir ömre ve bir de Filiz'e rağmen 3. Şahsın kara gölgesiyle yaşamaya mahkum eder miydi? O bilmese bile senin bildiğin bir gölgeye...<br />
<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEig6V-95NLk3UmsjYZooI-7tSwPFj-NxmsPi04jbnt1zG3POvHUKvttObgCkr6sVRjIm-uckrF_qvxsoUakXVgCoAaMdScdT3kASuJRGe7C1eE8y0qxkibhVri638Say7BSV5onr8uP-k12/s1600/Sabahattin+Ali.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="959" data-original-width="522" height="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEig6V-95NLk3UmsjYZooI-7tSwPFj-NxmsPi04jbnt1zG3POvHUKvttObgCkr6sVRjIm-uckrF_qvxsoUakXVgCoAaMdScdT3kASuJRGe7C1eE8y0qxkibhVri638Say7BSV5onr8uP-k12/s400/Sabahattin+Ali.jpg" width="217" /></a></div>
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
Oysa sen benim için en eşsiz travmaların en şatifilli anlatıcısıydın Sevgili Sabahattin. En karanlık travmaları bile yaşanılır kılan cümlelerin vardı senin... Sen bir karanlığı yine başka bir karanlıkla eşsiz bir şekilde aydınlatabilen kelimelerin efendisi Sabahattin ALİ! Kelimelere olan adanmışlığımın ne kadar doğru olduğunun tescilli haliydin... <br />
<br />
Aliye'ye dediğin "canım"a ben bu kadar inandıysam Aliye kimbilir ne çabuk kanmıştır diye düşündüm. Ama şaşkınlığım bu kadar katmerlenince dürttüm kendimi "zaten ilk tanıdığında Filiz'in Babası dememiş miydin Dilek? Niye şaşırdın bu kadar?"Dedim de kurtuldum şaşkınlığımdan...<br />
<br />
Aşk nedir, nasıl tanımlanır bilmem ama ham maddesinin depresyon olduğunu söyleyenleri dinleyeceğim ve ekleyeceğim, aşk yaşanmamışlık halidir biraz da... Çokça merakla başlayan ve tamamlanamadan biten o his...<br />
<br />
İnsanoğlu doyumsuz, elindekinin kıymetini bilmektense anlam yüklemekten ileri gelen beklentilerini ve bulamadıklarını , kavuşamadığına yüklemeye meyillidir. Zira kendi hatalarıyla muhatap olmamanın ve dahi onları legalleştirmenin en muazzam yoludur bu... "Seninle evlensem muhakkak daha iyi olurdu" diyerek aslında bir evliliği yürütürken nasılsa yaşayacağını ,adından daha iyi bildiğin, mutsuzluğun "sebebini" değiştirmek insanın kendisiyle yaşamasını daha kolay kılıyor muhakkak... <br />
<br />
<br />
Sebebi ,kendin yerine "Aliye"ye yüklemek kurtardı mı gerçekten seni o yükten? Bence okkalı bir hayır... Zira bir önceki paragrafta zaten "tek başına yaşayamadığı için evlendiğini" belirten bir insanın kiminle olsa mutsuz olacağı aşikar değil mi? "Ben kendi kendimi her hususta idare edemiyorum"... Bunu Aliye'ye de söyledin mi? Yoksa ona sadece "Canım Aliye" mi dedin? Bir an da aklıma şu soru geldi "haberdar olsa durum değişir miydi?" Keşke bilebilsem...<br />
<br />
<br />
Senin 1907'de başlayan ve melankolilerin en estetiğiyle geçen hayatın ,başkalarının iradesiyle bittiğinde sadece 41 yaşındaydın ama biz bugün 113. yaş gününü kutladık senin...<br />
<br />
İnsanlar ölür de acıları sonraki nesillere kalır. Senin yaşayamadığın aşkın acısı niye bize kaldı Sabahattin? Ve aslında daha da acısı bize "canım" diyebilen adamların ve dahi kadınların da aslında "3. şahısların gölgelerini gizleyebilme ihtimallerini" niye bu kadar çetin bir şekilde idrak etmeye mahkum ettin bizi? <br />
<br />
<br />
Yaşadığın tüm hayal kırıklıklarının tariflerini yaparken her zaman aldatanın yüzüne bizim yerimize de tüküren de sen değil miydin? Yoksa zaten o yüzün senin olduğunu en başından bilmek miydi seni bu kadar kırgın, hırçın ve melankolik yapan ?... Her iki tarafta da olmak nasıl duygu peki?<br />
<br />
Bir ara Aliye'yi anlatırken "denize birlikte girerdik" deyip akabinde masumiyetine de halel gelmesin diye "o vakitler küçüktü" yazdığında sen de kendini ona bir şans verirken yakaladın mı?<br />
<br />
Bir yazı ama uzunca bir yazı yazabilirim de aşk acısı çekiyorum sanılmasından korkarım. Hele şimdi ben yerleşik huzurumu bozmadan gideyim ama belki sana bir ara bu yazının devamını yazarım Sevgili Sabahattin. Keşkeler, yüzleşmeler ve görevler üzerine :)<br />
<br />
Ayşe'ye aslında "aşk" olmayan hislerinin farkında olduğunu ama bunu kendinden de gizlemeye çalışmanın senin hayata tutunma şeklin olduğunu da düşünüyorum zira sen melankolilerden beslenen bir dahiydin ve kendin de dahil kimseyi "tanımına uygun" sevemezdin. Filiz hariç. Çünkü babalar ve kızları...<br />
<br />
Melankolinden, Filiz'e olan sevginden, Aliye'ye bıraktığın "elden düşme aşkından" ve Ayşe'yle taze tuttuğun "yalnızlığından" ve dahi gözlerinden öperim Sabahattin. Sana biraz kırılsam da doğumgünün kutlu olsun.<br />
<br />
Normalde pencerene konması muhtemel "boncuktan kuşlar"ı benim yollamam lazımdı ama sen yıllar önce yapıp sayfalar arasına kondurmuşsun da gelip konuyorlar pencerelerimize...<br />
<br />
<br />
Bu şarkıyı da ne severim be (kalp ikonu:)<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<iframe allowfullscreen="" class="YOUTUBE-iframe-video" data-thumbnail-src="https://i.ytimg.com/vi/pRhooEdG9-8/0.jpg" frameborder="0" height="266" src="https://www.youtube.com/embed/pRhooEdG9-8?feature=player_embedded" width="320"></iframe></div>
<br />
<br />
<br />
Sevgilerimle Dilek :)<br />
<br />
<br />
<br />dilekce54.blogpot.comhttp://www.blogger.com/profile/01377165099593604785noreply@blogger.com8tag:blogger.com,1999:blog-8455986042369702938.post-84193275872077774582020-01-12T11:32:00.000-08:002020-01-12T12:18:45.714-08:00AĞUSTOS AYI OKUMA LİSTEM Merhaba,<br />
<br />
Geçen yazımda "ağustos ayı listesini de 1 ay sonra yazarım" deyip ancak şimdi yazabilmem :)))))))))<br />
<br />
Gerçekten o kadar meşgulüm ki kalan zamanlarda sadece oturmak istediğim bir dönemdeyim :) Cep telefonuyla çektiğim fotoğrafları yükleyemiyorum bloga :( Yine internetten bulduğum görselleri ekliyorum yazıya.<br />
<br />
Bu yıl ağustos ayında özellikle 20 yıl önce ağustos ayında okuduğum kitaplar arasından birkaç tane seçip okudum ve kendimce 17 Ağustos'u da anmak istedim.<br />
<br />
İki tanesi akademik toplam 9 kitap okudum ancak akademikleri paylaşmıyorum o sebeple burada 7 tanesini anlattım.<br />
<br />
Buyurun bakalım neler okumuşum :)<br />
<a name='more'></a><br />
<br />
<div style="text-align: justify;">
<b style="font-weight: bold;">Bir Kedi, Bir Adam, İki Kadın/ J. TANIZAKI:</b> İlk kez kalemiyle tanıştığım bir yazar Tanizaki. Çokça merak ettiğim bir kalemdi ama bir kitabını daha okuyup hakkındaki kararı öyle vermek istedim. Bu kitabı benim adıma çok ortada bir kitaptı. Şozo, ilk karısı Şinako'dan boşanmış ve Fukuko ile evlenmiştir. Şinako ve Şozo'nun Lili isimli kedileri boşanma sonrasında Şozo ve yeni eşiyle kalmıştır. Zaten Lili'yi çok da sevmeyen Şinako sırf Şozo'dan intikam alıp bir miktar huzursuzluk vermek için kedi Lili'yi istediğine dair bir mektup yazar ve o mektupla birlikte de istediği etkiyi oluşturmuştur :) Bir an düşündüm de Şinako'nun aksine ben kediyi gerçekten ister sonra da yoluma onunla devam ederdim :D Ama kitapla alakası yok ben uslanmaz bir kedi hayranıyım. Yediğim patiler ve çektiğim kaprisler bu fikrimi asla değiştirmedi :))))) Jaguar Kitap'tan çıkan kitap 100 sayfa. Kedi severlere tavsiye edebilirim çünkü Şozo'nun durumunu sadece onlar anlayabilir :D </div>
<br />
<div style="text-align: justify;">
<b>Kızıl/ Stefan ZWEIG: </b>Zweig geç tanıştığım için çok üzgün olduğum ve kalemine hayran olup , kitapları hiç bitmesin istediğim yazarlardan biri. Kitaplarında kadınları bu kadar nokta atışı anlatabilmesine hayranım zira kaç erkek yazar bunu başarabildi? Emin olun sayılıdır... Kadın psikolojisi kadar güzel anlattığı bir diğer öğe de ölüm. Zweig kitaplarında ince ince işlenen ölüm aslında onun yaşam hikayesini bilenler için hiç de şaşırtıcı değil zira kendine biçtiği sonu kitaplarına ilmek ilmek işlediğini düşünüyorum. Bu kitapta da genç bir hekim adayının, okul için gittiği, Viyana'ya adaptasyonda çektiği sıkıntılar yüzünden okulundan vazgeçmek üzereyken aynı apartmanda yaşayan ve kızıl hastalığına yakalanan bir kızı tedavi etme isteği ile tekrar hekimlik arzusuna duyduğu aşkı hatırlaması anlatılıyor. Bazen kurtarmak istediğiniz hayatlar o kadar doğru seçimler olmayabilir elbette... Sevdiğim bir kitaptı. Zweig ne yazsa çok seviyorum zaten :) İş Bankası Yayınları'ndan çıkan kitap 67 sayfa ve tavsiye listemde. </div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<b>George Dandin veya Bir Koca Nasıl Rezil Edilir? / MOLIERE:</b> Moliere'e hayranım :D Kitaplarındaki hicivler ve olay kurgularını o kadar çok seviyorum ki... Bu kitapta ,farklı gelir gruplarından bir kadınla evli olan ve eşi tarafından kendisine saygı duyulmayan bir adamın hikayesini okuyorsunuz. Bir çırpıda okunup biten ve "haklıyken nasıl haksız duruma düşülür?" dediğiniz bir kitap. Kadın karaktere o kadar ama o kadar sinir oldum ki elime verseler bir kaşık suda boğmak istedim kadını :D Bana neyse :D İş Bankası Yayınları'ndan çıkan kitap 78 sayfa ve tavsiye listemde :) </div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhVxK9DiVqOA9uI7042eLeGYe8jm68uV-UvWsvujPneGt-y9bX5gmHDbpTxHKJCbUKpAuqgXDRge3ct9EQUqtepcsPf4yjGNy6KpBlUSkrJrNRIgwzuvQU3-KLd-THaF3VLzW9nJrp59LaT/s1600/Okuma+K%25C3%25B6%25C5%259Fesi.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="531" data-original-width="400" height="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhVxK9DiVqOA9uI7042eLeGYe8jm68uV-UvWsvujPneGt-y9bX5gmHDbpTxHKJCbUKpAuqgXDRge3ct9EQUqtepcsPf4yjGNy6KpBlUSkrJrNRIgwzuvQU3-KLd-THaF3VLzW9nJrp59LaT/s400/Okuma+K%25C3%25B6%25C5%259Fesi.jpg" width="301" /></a></div>
<br />
<div style="text-align: justify;">
<b>Genç Kızlar/Nihal YEĞİNOBALI (Vincent EWING):</b> İlk gençliğime adım bile atmamıştım bu kitabı okuduğumda. Yıllar yıllar sonra kitabın aslında Nihal YEĞİNOBALI isimli bir Türk kadın yazar tarafından yazıldığını öğrendiğimde inanılmaz şaşırmıştım çünkü yazsa yazsa bir Amerikalı yazar bunu diyeceğiniz bir kitaptı 99'da okuduğum versiyonu. Ciltli ve 70'lerde basılmış olan versiyonunu maalesef kaybettim ama sitede gezinirken geçen yıl tekrar aldım kitabı. Can Yayınları basıyormuş ama tam emin olmamakla birlikte sanki sansürlü gibi geldi bana zira Can baskısında içinde sakıncalı bir kısım yoktu. Sakıncalı dediğim kısımlar gerçi şimdi için ergen tayfanın bile okurken utanmayacağı şeyler. Bakmayın yani sakıncalı dediğime :)))) Sakıncası muhtemelen 70'lerde kaldı. Çünkü vaktiyle "erotik" ögeler barındırdığı için yasaklı kitaplar kategorisine de girmiş olan bu kitabı sırf kendini saklayıp daha rahat yazabilmek adına bir Amerikalı erkek ismi altında yazmış Yeğinobalı... Neyse minik de kitaptan bahsedeyim :D Amerika'da bir sahne sanatları okulunun güzel kızları yeni gelen hocaları Gabriel Samson'a aşık olurlar ve onu ilk kimin kendine aşık edeceğine dair bahse girerler. Çok çok şeker bir kitap olsa da ilk okuduğumdaki tadı alamadım ama bu beklentiyle okumamıştım zira aradan geçen koca 20 yılda bu kız o kadar çok kitap okudu ki okuma alışkanlığım ve beğenilerim haliyle değişti ve daha seçici bir kıvama geldi ancak ona rağmen kitabı okurken sıkılmadım hiç :) Liseli kardeşlerime liseli Dilek'in tavsiyesi olsun bu kitap. Can Yayınları'ndan çıkan kitap 455 sayfa. </div>
<br />
<br />
<div style="text-align: justify;">
<b>Çocuk Kalbi/ Edmondo De AMICIS:</b> Bu kitabı her okuyuşumda ağlayarak bitiriyorum :( Kitabı ilk olarak annemin kitaplığından alıp okumuştum ve çok eski bir basımıydı şu an okuduğum halamın kitaplığından bana gelen 1981 basımı idi. Kendiminkini kaybettiğim için halam bana bu kitabı yollayınca nasıl sevindim anlatamam. Kitabın ön kapağında "dünyanın en faydalı çocuk kitabı" yazıyor. Ah nasıl tatlı :) Kitap, baş kahramanı Enriko'nun ağzından anlatılıyor. Günlük şeklinde yazılan kitapta Enriko'nun okulu, arkadaşları ve ailesine dair bir çok şeye şahit olurken eskinin zarafetinin yitip gitmiş olmasına da üzülüyorsunuz... Enriko'nun ailesinin ona olan öğütleri ve bunların dile getiriliş biçimi o kadar tatlı ve zarif ki... Bendeki kitap May Yayınları'ndan ama anneminki Engin Yayıncılık idi sanırım. Yeni baskılarına hiç bakmadım ama açıkçası çevirisini de merak etmiyor değilim. Bendeki kitap 246 sayfa ve çok geçmiş tarih olmasına rağmen tertemiz , dünya tatlısı bir çevirisi var :) Çocuk, büyük herkese tavsiyemdir bu kitap. Hiç değilse çocuk saflığımızı yeniden hatırlamak adına okunabilir... </div>
<br />
<div style="text-align: justify;">
<b>Şeker Portakalı// Jose Mauro De VASCONCELOS</b>: Sene 99. Deprem olmuş, bitmiş, aradan 1 ay kadar geçmiş ve biz çadırlar ya da barakalardan yeni yeni evlere çıkıyoruz. Bir sürü kitap okuyorum her gece. Bundan önce "Çocuk Kalbi"ni bitirmişim akabinde Şeker Portakal'ını bitirdim ve yere kapaklanmış ağlıyordum... Telefonda liseden sıra arkadaşım Nezihe var "Dilek ne oldu? Kötü bir şey mi var?" Diyor "yok ya şu iki kitabı okudum da böğğğğğ" diye kulağına kulağına bağırarak ağlıyorum "manyak mısın kızım ya. Kapat o kitapları da dışarı gel hadi sizin kapıda oturalım biraz. Açılırsın. Bak yapma böyle depresyona girersin sonra" diyor. Çıkıyorum. O gün belki açıldım ama yaşadığım sürece bu iki kitabın bana o gün verdiği hüznü unutmam... Zeze, ailesinin en yaramaz çocuğudur. Yaptığı her yaramazlık ona dayak olarak geri dönse de yapacağından geri kalmaz... Onu tek anlayan kişi ise tüm herkesin korktuğu zengin ve kuvvetli bir adam olan Manuel Valedares namı diğer Portuga'dır... Kitaptaki diyaloglarını defalarca okuyup defalarca aklıma kazımak istedim. Bu kitaptan o kadar çok etkilendim ki 1 ay kadar önce ailemize dahil ettiğimiz kedinin ismini Portuga koydum :) Aslında ben Manuel Valadares koyacaktım da canım Sinem "onu koyma ben söyleyemem" dediği için insaflı olup Portuga koymaya karar verdim. Zaten annem Platon'u bir süre Teflon diye çağırmış kadındır onun da aklında kalmazdı :))))) Tüm zamanların tavsiye listelerinin hepsinde yer alacağına emin olduğum bu kitaba aşığım. Çocuk büyük demeyin okuyun... Can Yayınları'ndan çıkan kitabın bendeki baskısı 1994 yılına ait ve 208 sayfa.</div>
<br />
<div style="text-align: justify;">
<b style="font-weight: bold;">Ateşin Topal Efendisi Hephaistos/ Robert KRUGMANN: </b>Yurt Yayınları'nın mitoloji serisine aşığım. Hayyam, Kızılbaşlar ve Alamut kesinlikle favoriler listemde. Bu minik kitaplar da "herkes için mitoloji" serisinden ve bir solukta okunan kitaplardan. Yazıları puntoları büyük ve resimli kitaplar hani "sıkılır mıyım?" Diye düşünen varsa emin olun okursanız kaybınız olmaz :D Hiç sıkılacağınızı da sanmıyorum hemen okunuyor ve kurguları gerçekten akıcı. Kitap , adından da anlaşılacağı üzere Hephistos'u anlatıyor. Ben severek okudum ve tavsiye listemde kendisi. Ağır kitaplar okurken araya alıp okumayı dengelemek için de bazen okuma konusunda tıkandığınızda o tıkanıklığı çözmek için de ideal kitaplar bu serinin kitapları. 63 sayfa olduklarını da ekleyerek yazımı bitireyim :) </div>
dilekce54.blogpot.comhttp://www.blogger.com/profile/01377165099593604785noreply@blogger.com8tag:blogger.com,1999:blog-8455986042369702938.post-45617040166071559652019-12-03T09:55:00.000-08:002019-12-03T11:24:29.036-08:00CEZAEVİ ZİYARETİM VE DEDE OYUNCAK'A BİR TEŞEKKÜR<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
Bu yazıda size şu ana dek yaptığım en anlamlı ve huzurlu yolculuklardan birini anlatmak istedim.</div>
<br />
8 Martta Kadın Meclisleri'nin Sakarya İl Direktörlüğü görevini üstlendim ve kadınlarla aktif çalışmaya başladığımdan beri de "kadın dayanışmasını nasıl somut kılabilirim?" Sorusu hep aklımdaydı ve aklıma cezaevlerinde anneleriyle kalan çocuklar geldi. Cezaevlerine ben nasıl yardım edebilirim diye düşünürken bir gün hastanede yanıma bir gardiyan oturdu ve işte yolculuğum böyle başladı :)<br />
<a name='more'></a><br />
<br />
"Sizin cezaevinde hiç çocuk var mı?" Dedim "tam 50 çocuğumuz var" cevabını alınca şaşkınlıkla karışık bir burukluk yaşadım ve "tamam yeni adresim belli oldu" dedim :)<br />
<br />
Cezaeviyle iletişime geçtiğimde "bez desteği ihtiyaçlarımızdan biri. Dilerseniz gelip çocuklarla kreşte zaman da geçirebilirsiniz" dediklerinden beri bunun hayalini kurdum :) Savcılık izni akabinde cezaevinin kreşine ilk ziyaretimi gerçekleştirdim ve o gün daha farklı ne yardım yapabilirim diye konuşurken "koğuşlara oyuncak veremiyoruz. Bu konuda destek vermeniz mümkün olur mu?" Dediler "ben ne yapabileceğime bir bakayım" diyerek ayrıldım :)<br />
<br />
<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://1.bp.blogspot.com/-UBGCEdyVrIp_XbyZ2zxgN73jrZwB2mvdA56JDMy1y-pgsxqa5Rh_pSc3pHsN2o2RRdGJQNd_AI=s400" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="400" data-original-width="300" height="640" src="https://1.bp.blogspot.com/-UBGCEdyVrIp_XbyZ2zxgN73jrZwB2mvdA56JDMy1y-pgsxqa5Rh_pSc3pHsN2o2RRdGJQNd_AI=s400" width="480" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<br />
<br />
Hiç çocuğu olmayanlar beni anlar çocuk eşyaları, oyuncakları hatta bezlerinin bile ateş pahası olduğunu görünce çok şaşırdım ve bunu destekçilerle yapmanın süreci uzatabileceği kaygısı aklıma bir firmaya yazıp oyuncak konusunda desteği isteme fikrini getirdi. Oyuncaklar için pazar araştırması yaparken duydum ilk kez "Dede Oyuncak" adını. Ertesi gün firmayı aradığımda bana "Selin Hanımla bir konuşun" dediler. O konuşmayı yaptığım görevlinin ses tonu bile Selin'e duyduğu güvenin işaretiydi "Selin yapar" demişti sanki tonlamasında. Mail attım ve ertesi sabah bir telefon "Dilek Hanım ben Dede Oyuncak'tan Selin"... Telefonda öyle çok uzun konuşmadık bile ama kapatırken hakkında minicik bilgisi olan bana "adresinizi ve çocuk sayısı, cinsiyetleri ile ilgili detaylı listeyi atar mısınız oyuncakları göndereyim" dedi. Bu minik ve ziyadesiyle güvene dayalı konuşmayla görevlinin ses tonu da anlamlanmıştı.<br />
<br />
Bir müddet sonra telefonum çaldı "Dilek Hanım merhaba birkaç koli oyuncak paketiniz var adresi tarif eder misiniz?" Dedi nakliyeci. Kocaman bir kamyonette 3 dev koliyle tam 50 takım oyuncak geldi bana. Ama hani yardımdır uygun modeller gelir vs diye düşünürsünüz ya öyle değil işte içlerinde Frozen'ınden Mickey Mouse'una Barbie'sine o kasvetli dört duvarı renkle dolduracak tam 50 takım harika oyuncak gelmişti.... Başladım ağlamaya. Ama mutluluktan :)<br />
<br />
<br />
Salya sümük aradım teşekkür için ve iyi ki 2 lafı biraraya getiremeyecek durumdayken açmadı Selin telefonunu. Sonra akşam sohbet ettik "siz de gelsenize beraber dağıtalım oyuncakları. Siz de görün o mutluluğu dedim." Karşımdaki şahane kadın da vaktiyle çocuk esirgemede annelik yapmış biri olunca "tamam geleceğim" dedi. Tabii o esnada hayatımdaki güçlü ve kocaman kalbi olan kadınlara bir yenisi ekleneceğini bilmiyorum henüz :)<br />
<br />
Savcılık yazışmalarımızı yaptık veee iznimiz çıktı. Selin yola çıktığında bastıran kocaman yağmurlar bile biz cezaevi kapısına doğru giderken yerini mahcup bir güneşe bıraktı :)<br />
<br />
Selin , ben ve 3 cezaevi ziyaretimin üçünde de beni götüren canım Olgu hep birlikte düştük yola. Hem heyecanlıyız hem de muazzam mutluyuz. Bu olayda savcısından, adalet bakanlığı personeline ve cezaevi personeline kadar herkes çok mutluydu da nasıl mutlu olmasınlardı zaten :)<br />
<br />
Önce kreşi ziyaret ettik. Galiba çok ağır hisler yaşadığımda bunların tarifini yapamıyorum o sebeple çocuklarla kucaklaşma kısmını asla anlatamayacağım. Koşarak yanınıza gelirler, en favori oyuncaklarını sepetten alıp "abla bak bu ne biliyor musun" derler, günlük bir iki olay anlatırlar ama en çok da sarılırlar ve tüm bunları muazzam bir mutlulukla yaparlar. O mutluluk yere göğe sığmaz ki dört duvara nasıl sığsın? İşte en çok da bu eziyor insanı... O imkanlara rağmen uçsuz bucaksız bir mutlulukları var. İlk ziyaretimde 3 paket Selpak götürdüm Olgu''la Dilara'ya "ben çok ağlarım bunlar yetecek mi acaba?" Demiştim. Mendilimi içeri almadılar ama zaten çocukların güzelliğinden buna hiç gerek kalmadı :)<br />
<br />
Sohbet faslını bitirdik ve Selin tüm çocuklara tek tek elleriyle oyuncakları dağıttı "güle güle oyna tamam mı?" Deyip yanaklarından öperek yolladı her birini...<br />
<br />
O kalabalıkta aklıma kazınan 3 sahne vardı ki ölsem unutamam..<br />
<br />
Dünya güzeli bir oğlan çocuğu hediye edilen tamir setine bakarak "aaa anne bak oyuncak hem de tak tak şeyleri bile var (çekiç) aaa çivileri de var anne bak çantası da var" diyerek annesine oyuncağını gösterip ardından bana "abla bunları oynayınca size geri verecek miyiz?" Dedi... "Hayır kimseye vermeyeceksin. Odana götür sen oyna onlarla" deyince gözleri parladı "anne ben hepsini saklayacağım." Dedi... Bir izahı yok içimde oluşan hüznün... Yaşı dolduğu için annesinden ayrılacak bir kızımıza bulaşık seti verdik sevdiğine bakar gibi dakikalarca o sete gülümseyerek baktı. O , oyuncağına baktı ben ona... Son olarak da maddi durumu çok kötü olan bir annenin çocuğuna verilen oyuncağa bakışı yaraladı beni... Sadece 4 duvar değil sorun kimbilir ne hikayeler var o dört duvarların ardında... Neyse bu kez de ağlamadan tek parça ayrılabildik. Tam çıkarken tamir setini alan minik koşarak yanımıza gelip "bakın ben bunlarla oynuyorum biliyor musunuz?" Diyerek uğurladı bizi... Ardında ağız dolusu mutluluklar bıraktığın için sana ne kadar teşekkür etsem az Selin...<br />
<br />
Sonra biz 3 kadın oturduk bir masaya, biz anlattık Selin dinledi , o anlattı biz dinledik. "Hanım"lar kalktı masadan Selin, Olgu ve Dilek kaldı ve o an hayatımdaki güçlü, sevgi dolu ve babayiğit kadınların sayısı bir arttı.<br />
<br />
Sonra Selin ayrıldı kasabamızdan. O ayrılırken, bir kadın cezaevinde o gece renkli market setleriyle yapılan alışverişlerle karşı koğuştan arkadaşlar yemeğe alındı ardından çay setleriyle çaylar içildi, market setlerinin meyveleri yendi, bulaşık setleriyle bulaşıklar yıkandı ve bloklarla rengarenk şehirler inşa edildi...<br />
<br />
Selin kendi evine gidedursun ardında bıraktığı soğuk dört duvarda bayram vardı o gece. Tak tak setleriyle kurulan hayaller ve kimsenin o hayalleri "oynadıktan sonra geri almayacağını" bilmenin güveni ve mutluluğuyla uyudu minik gözler...<br />
<br />
Bir hocamın şahane bir sözü vardı "bir insanın büyüklüğü derdine derman olduğu insanlar kadardır" demişti. Sadece çocukları mutlu etmedin benim de en derin yaralarıma merhem oldun. Benim için "iyi bir şeyler yapabilmek" demek çok sevip de kaybettiklerimle yeniden buluşma imkanı demek. Sayende en kıymetlilerimle bir adım daha yaklaşmış hissediyorum kendimi. İyiliğine beni vesile kıldığın için kocaman teşekkürler.<br />
<br />
Ve çocukluk bir insanın en büyük anısı kuşkusuz. Kimi anılar insanın en büyük yarası da olabilir elbet... Ama ne olursa olsun en büyük yaraları umut ve sevginin saracağına hiç süphe yok. Umudu renklerle yeşertip , sevgini dört duvar arasına taşıyıp hem çocuklara hem bana unutulmayacak bir anı bıraktığın için çok teşekkür ederim Selin.<br />
<br />
<br />
Bu yazıyı Ahmed Arif'in 1951'de cezaevinde yazdığı bir şiirle bitirmek isterim<br />
<br />
<b>"Mağlup mu desem mahcup mu? <br />Ama ikisi de değil<br />Ben garip sen güzel<br />Dünya umutlu"<br /><br />Geçtiği yollara umut bırakan tüm güzel insanlara teşekkürlerimle!</b><br />
<b><br /></b>
<b><br /></b>
dilekce54.blogpot.comhttp://www.blogger.com/profile/01377165099593604785noreply@blogger.com8